zordu hüzünler okulunda öğrencilik
kabuksuz kalmış istiridye içiydim
sığındım kirpiklerimin siperine
uzak bakışlar giyinmeyi öğrendim
geri çekiliyordu vuruşarak
dağlarıma konuk bir kaç militan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kendine bakmak ve aynı anda görmek yıkımdan artıkları giyinmek şair şiir olmuş okumak da güzelmiş.Tebriklerimle
karşımda: idam mangası bir yaşam
sırtım duvardaydı kilitledim kendimi
sessizliğimle gönüllü sürgündük düş tünellerinde
nice uzun geçitlerden geçtim
yoruldum kaçışlardan, kayboluştan sıkıldım
sürüyordu
bir dip
bir doruk
dursuz duraksız yolculuk
sokuldu düşlerimin gerçeğine
ağaçkakan sorular
sahte gülücük
düşman yaşam
dingin ellerimle avuttum
düşme korkusundaki bedenimi
giyindim tenime yıkımdan artakalan beni
yıkıl!
her tuğlasında payım olan duvar
yıkıl!
sahi kimdi o eylül saçlı şair sevgili?
ben mi? ben!
kim?...
harika begenerek 0kudum.. tebrikler..
Bence fena değil.Hem daha ilk yayınlanışında günün şiiri olmak büyük marifet olsa gerek:Kutlarım şairi
sevgili dost aristot gibi konsmayayim ama tek kelimeyle harika
yani kurgu-icerik-estetik- ve final
harikulade
tebrikler
sevgilerimle
lolan
Kanepesel iskan
Gökyüzü kalkan
Akan can
Çan çan çan
Sesler: kulaklarımızda
Ne diyor şu sessizlik
Hiç usanmadan?
Hangi suret hangimizde nümâyan?
Uyan, uyan
Sen, şu kendini uyuyamayan sanan
Pîri sensin, şâhısın sen uykunun:
Uyanmalardan üryân...
-Buyurun burdan yakın-
Dantelli yorumlara baktım,
Bir mısradan birine düşünmeden hiç
Koyverdim parmakları
Bu klavyede aktım
Niyetim çok kötüydü
Hiç anlayan olmazsa
Yayınlayacaktım
En iyi şiirlerin -öyle derlermiş-
Yanından geçilmezmiş de hattâ anlamanın!
Yeter ey parmak
Sus artık
Yazdıkça artıyor anlayanlar
Böyle giderse bu şey
İyi bir şiir olamayacak!
Tak tak tak
Aç kapıyı ana
Ben geldim
Sivri zekalılar dünyasından
Yaralı mıyım,
N'olur bak...
ey aklının yılanı gel beni de sok!
Şiir anlatılanı görmekten öte birşeydir. bezen yalın sancısız ve kavranabilir ,.bazende ızdarabın koynunda açan dokuz başlı canavara döner.
Yani anlıyacağın üstadım kırmızı beyaz olur, mavi siyah, iki iki dört etmez. boşluğu anlatmanın kalıbı yoktur.kalıbını döksen bile boşluklara.
'zordu hüzünler okulunda öğrencilik
kabuksuz kalmış istiridye içiydim
sığındım kirpiklerimin siperine
uzak bakışlar giyinmeyi öğrendim'
Yaşaya yaşaya hüznü , acıyı öğrendim
Çıplaktım, üşüdüm, dondum
Buraya kadar birşeyler anladım sanıyorum fakat, anladığımdan da emin değilim.
Üçüncü dizeyi pek anlayamadım; insan kendi kirpiklerini nasıl siper yapar, veya sığınır? Orası bir sığınak mı, yoksa topa tüfeğe siper mi? Siperse düşmanlarına oradan mı karşı koyacak, hangi düşmana?..
Dördüncü dize de ne anlatıyor? Giyinmelerini uzaktan kumandayla mı yapıyor? Nasıl? şair açıklasa da biz de öğrensek, dakikalarca giyinip, soyunmayla vakit geçirmesek de, zamandan tasarruf etsek. Hatta işimize bile bu kış kıyamette, düşünce gücüyle gidip-gelebilsek vs.
Şimdi bana diyecekler ki: bu bir imge; neresi imge? Saçmalık. İmge: hayal, imaj, işaret demek. Yani bir yerde imge de anlaşılır olması gerek. anlaşılmayan sözler bana göre afaki.
Benim aklı dengesi yerinde olmayan bir yeğenim var, o da şiir yazardı; bir gün bana affınıza sığınarak, yeminle söylüyorum bir şiir yazmıştı. Aklımda kalan sadece şiirin başlığı şöyleydi: 'Pakistan .rospuları' varın gerisini siz düşünün...
Şiirlerini istedim burada yayınlamak için, kaybolduğunu söylediler. Anlatmak istediğim şu: imgenin kralı onun şiirlerindeydi. hatta her şiiri, Günün Şiiri olacak nitelikteydi.
Şaire ve herkese saygılarımı sunarım.
Üçüncü dizeyi pek anlayamadım
Sevgili Emrah'ın telmihini görmezden gelerek söylüyorum,
İşte bu yüzden ne kadar mutlu olsalar azdır bu ülkenin insanları
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta