Ayasofya'nın Penceresinden Geleceğe Bakmak

29 Mayıs 1453'te, müjdelenen şehir İstanbul fetholdu,
Ayasofya fethin sembolu olarak kiliseden camiye kalboldu.

Fetihle Fatih ünvanını alan Ulu Sultan
Bir vasiyet bıraktı,
Ayasofya Camisi'nin vasfını bozmak isteyene bedduasını attı.

1934 yılında kör bakarlar mı çevirdi seni müzeye,
Asırlarca insanlığı aydınlatan dünyan döndü hücreye.

Dile gelse Ezanı, Kur'anı haykıran minarelerin, minberin, mihrabın ve kürsün,
Çektiği acıyı bir bir anlatır, boynu bükük, mahzun ve küskün

Ulu mabed, hasretini çektiğin cemaatine kavuşunca şöyle,
Artık hicranını sevinçlere çevirdiğini sağırlara bile söyle.

86 Yıl süren esaretin, 10 Temmuz 2020 deki karar ile sona erdi,
Türk yargısı adaletiyle Ayasofya'nın haklarını geri verdi.

Dilekçeyi veren KANDEMİR, noktayı koyan ERDOĞAN'dır,
Ey millet iyi tanıyın, hakikate uyun, bunlar Evlad-ı Fatihandır.

Bu yeniden dirilişin ayak sesi, dünyaya daha söylecek sözümüzün şarkısı,
Bu dirilişin öncüsü Ayasofya, ilahi çağrısı tez ulaşır, Romadan Telavive yankısı.

Bu dirilişte Akif'in dediği gibi Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı.”

Bismillah deyip beş vakit loşluğunda yine saf saf olalım,
Ezanlardaki davetinle geleceğin hayalini kuralım,

Saftaki gibi bir olup prangaları bir bir kıralım,
Mescid-i aksa ve bütün mazlumlara umut ışığı olalım,

Din-i mübini İslamın güzel ahlakını kuşanarak aslımıza dönelim,
Seni kapayanları da açmayanları da tarihe gömelim.

نَصْرٌ مِنَ اللّٰهِ وَفَتْحٌ قَر۪يب
deyip yeniden destan yazalım,
Nefsimizden başlayarak marifet, medeniyet, hikmetle cehaletin kökünü kazıyalım.