Nebi’nin işareti vardır, İstanbul’un fethinde,
Melekler ve mücahitler hepsi şükür secdesinde,
Bayram yeri idi Ayasofya, zafer şenliğinde,
Ervahı muzdarip ecdadın, emanetini ister.
Surların sultanı Bursa’nın Ulubatlı Hasanı,
Unutmayız biz fethin sancaktarı büyük insanı
Feth-i İstanbul ki, Rabbimizin bizedir ihsanı,
Ayasofya minareleri de Bilâl’ini bekler
Ayasofya ihanetin derin girdabında tutsak,
Lakin o, mü’minlere kapalı, ibadete yasak.
Susturuldu Tilavet-i Kur’an, kaldırıldı sancak,
Ağlıyor evlad-ı Fatih, ağlıyor evlad-ı Osman
Ayasofya mahzun, minaresinde bekler ezanı,
Özler namaz için Saf-u saf dizilen müslümanı
Ki, uygulanmazsa eğer Fatih’in fetih fermanı;
Elbette uğrayacaktır şühedanın lanetine.
Ayasofya biliyorum hüzünlüsün, kederlisin
Meğer kaderin böyle imiş, sanki yâd ellerdesin,
Hangi kiralık el kilit astı asırlık kapına?
Evet senelerce hasret kaldık ulu mihrabına.
Bitecek esaret, mahzun olmayacaksın bir daha
Yeniden fetih belki akşama, belki de sabaha,
Ayasofya mihrabında yöneleceğiz Allaha
Fethi ve Fatihi yâd edeceğiz Fatihalarla.
01/05/2014
Kayıt Tarihi : 1.5.2014 11:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hayırlı kandiller ve hayırlı şiirler dilerim.
TÜM YORUMLAR (1)