Ayaklı Kütüphane Şiiri - Önder Karaçay

Önder Karaçay
1808

ŞİİR


81

TAKİPÇİ

Ayaklı Kütüphane

Çalıştığım yerde çok değerli bir arkadaşım bir gün benim için ayaklı kütüphane diyerek bir başka arkadaşına anlatırken söylemiş.

Sonra bunu banada söyledi.

Ayaklı kütüphane nasıl oldum.

Okuyarak!

Kitap okuyarak, insanı okuyarak, yaşamı okuyarak ve zulmün canına okuyarak ayaklı kütüphane oldum.

Örnek aldığım tek insan vardı.

İnsanlık devriminin ve o devrimin karşısına bir fikir koymanın mümkün olmadığını bana inandıran en büyük insan Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek aldım.

Bir köy çocuğuyum. Babam çiftçi annem ev hanımı bir kardeşim ile köyde mütevazi bir yaşam sürdük.

Paramız yoktu. Okuma aşkım ise çoktu. Tarihi geçmiş gazeteleri, yere atılmış okunacak ne varsa bulup okurdum. En anlamlı bilgileri yere atılan yazılardan öğrendim.

Elime ne geçse kitaba yatırırdım.

Beş bine yakın kitap okumuşumdur. Saymadım.

Okuduğum her kitabın özetini ve ana fikrini çıkartır sonra o düşünceler üzerinden kendi katıldığım veya katılmadığım yönleri ile yazardım.

Bir müddet sonra kitap okuma ihtiyacı ortadan kalktı.

Üreten bir membaya dönüştü derya olmuş bilgiler.

Her insan yaşamını bildiği veya bilmeyerek rolünü yaşamda oynamak için sahne alır.

İçimde ki derya daha sonra gök yüzü denizi ile ilim sırrı sayesinde birleşti.

Ve dört büyük Türk ile o tufanda Türklüğe ve insanlığa zulüm yapanların hakkından gelmek için yollarımız kesişti.

Bunu sır bir yır ile anlatmak isterim;

Bir derya arıyordu insanlık
Şer fitne fesat üretmek amacıyla tasarlanmış sosyal ağları derya diye gösterdi.
Gökten destekli bir derya o şer denizine mana yüklü gemisi ile indi.
Zulmün tepesine bindi.

Bu şer bu sosyal ağları biz olmadan bir gün dahi ayakta tutamaz.

Çünkü; söz bizim, tarih bizim, kültür bizim, sanat bizim, müzik bizim.

Türk ise bu ağlarda kendine ağlar olmuştu.

Şeytan bununla alay ediyordu adeta.

Sosyal ağlara neresi sosyal ise o da tartışma konusu iyi bir gelişme diyen oldu demeyen oldu. Yinede başka çare kalmadığı için herkes oraya doldu.

İşte olanlar da ondan sonra oldu.

21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede şer denizine kitap kılığında gemimle indim. İlk kez orada kılık değiştirerek şeytanı aldattım.

Sırrım nefsinden soyun dedi hiç tereddüt etmeden soyundum.

Sonra bu yetmez dedi sırrım Hızır gibi yardıma yetişen dört büyük Türk'ün tinini elbise olarak giydim. Şeytanı ikinci kez burada aldattım.

Hep o aldatacak değil ya!

Beklentisizlik makamı verildi. Oraya gemimim kaptanı olarak oturdum.

İki ayaklarımın üzerinde işi bitirdim.

Yaratan beni aşağıya düşürdüğünü sanan kodamanlardan kendini en tepede sanan zavallı madde gücü müptelası birisini canını diğerlerine ibret olsun diye aldı. Katili ben değildim. Kendileriydi. Geride kalanlara sizde yaşattığınız zulmü yaşayana kadar ve insanlık uyanıp sizin hakkınızdan gelene kadar canlı ölüye kalpleri karartılarak dönüştürüldüler.

İki ayaklı bir kütüphane ben böyle oldum.

Mustafa Kemal Atatürk zamanında o ilmi ile ilgili daha detaylı bilgi yerine şifreler verdiğini öğrenip onları açıklamak için yurdum Anadolu'ya gemimle birlikte döndüm.

Bizim sürekli ayaklarımız yerde olduğu için yere sağlam basarız.

Dimdik ayaktayız insanlık tarihinin en büyük ulusu Türkler olarak.

Karşımıza kim hangi kılıkla çıkıyorsa yıkılıyor.

Başka hiçbir kimseye ve anlattıklarına itibar etmeyin.

İçime mana ırmağından akıp gelen bilgileri olduğu gibi yazıyorum.

Tarihte haliyle biz Türkleri yazıyor.

Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 7.5.2024 11:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


♾️ Mobbing Bank diyor ki;

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Önder Karaçay