zamansız sevdalar durağında
bir yol ayrımına denk geldim
kırışmış zaman çizgisi alnımda
hissettiğin koyu yalnızlık bendim
saklanmış sevi masanın altında
pustuğu yerden çıkarmak istedim
ciğerlerimin kan tadı hala ağzımda
kustuğum aşkın kanlarıdır nevrim
kan ve aşkın ölümsüz dansında
nadas zamanı tohumlar ektim
yeşersinler istedim her bastığında
ayaklarının altında dört mevsim
geçen bu uzun zaman zarfında
üstüme sevdaları kuşanıp geldim
bir sevda ki bekliyor kapında
orda olduğunu bilmesi tek derdi
bir yalnızlık hissi sol yanımda
bende bıraktığın yalnızlığı sevdim
bir yalnızlık hissi karnımda
bende bıraktığın açlığı sevdim
eziyet, sıkıntı, üzüntü var adında
geri dönemem o yolu çoktan geçtim
cefa, yol, gidiş var adının ardında
geri dönemem artık bunu ben seçtim
Kayıt Tarihi : 20.1.2024 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Zamansız sevdaların hüküm sürdüğü bir durağın ortasında yaşayan genç bir adam vardı.Kırık dökük bir masa ve zamanın izlerini taşıyan bir sandalye etrafında duygularını ölümsüz bir şiire dönüştürdü. Zamanın nadasında, tohumlar ekti ve umut yeşermesini diledi. Her adımda, sevdasının ayaklarının altında dört mevsim yaşamasını istedi.Bir yalnızlık hissi, içindeki derin boşluğu doldurmuştu.Geri dönemeyeceği bir yolu seçti. Geçmişin ağırlığından kurtulmaya ve yalnızlıkla açlığı sevmeye karar verdi. Yol, cefa ve gidiş, artık onun özgürleşme hikayesinin bir parçasıydı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!