yirmi yıl oldu babam öleli
ve yirmi yıl baba olalı
yarı yarıya doğum
yarı yarıya düğüm
ölüm yarı yarıya
çizgiler içinde aldığım yolda
Kaf önce hafif hafif düşüyorsun sonra
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Devamını Oku
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
kırk yaş şiirini okuduğumda şairlerinde şiirlerinde başka bir yönüyle tanışmış oldum,daha önce göremediğim yanlarını gördükçe şiir severliğim beni doğru yolda yürüdüğümü ispatlamış oldu,şiir içeriğine yorum yapacak durumda değilim etkisinden çıkabileceğimi sanıyorum o yüzden şiirle ilgili duygularımı birarada tutamıyorum enfes,ben öğrendimki daha önce fark etmediğim bir şeydi,sadece okurlar değil şairlerden şairlerde etkilenebiliyor harikalar çıkarabiliyorlar bu etkilenişimlerden,hal böyle oluncada biz şiir severlere bayram oluyor
saygımla
Anlatım, değişik ve büyüleyici.
Çok etkilendim.
Babalar ölümü dengede tutar demiş şair. Hayatla ölümün dengelendiği dönüm noktaları vardır insanların yaşam sürecinde.
Şairin diğer şiirlerinde olduğu gibi bir masal havası isteği mevcut bu şiirde de. Şuurun en dip yanlarının üste çıkma baskısının en koyu hissedildiği böylesi duygulanmalarda her bir şey yeniden ve derinden tanımlanmak istenilir.Veya kendiliğinden içimizde yeni tanımlar doğar.
Çizgi üstünde aldığım yolda
Kıvrıldı işte dümen
Aynada yüzüme baktığım o gün
Tarihi kazıdı beynime görünmez bir el...
Bütün çok özel anlarda olduğu gibi tedaileri şairin kendisinde bir şiir bu..
Ama yine de şairin söylemek istediğinde Nureddin Özdemir in şu mısraları saklı sanki..
Yakan güneş,durgun deniz...hepsi boş
Ölümsüz ve gerçek olan biziz....yalnız biz..
Saygılarımla
Evet, güzel ve yerinde bir soru:)
Bir şiiri yazılma tarihinin üzerinden süre geçip de yeniden çalıştığımızda içindeki duyguyu değiştiriyorsak , işte bu büyük haksızlık olur bence şiire ve insana.
Ancak zaman geçip de, eski bir şiirinize genel olarak biçimsel anlamda bu süre zarfında edinilmiş bilgilenimlerin ışığında tekrar baktığınızda ondaki (deyim tam yerindeyse) acemiliklerinizi görüyorsunuz. Şiirin zaten bütününde anlattığını bir de düz yazısal sözlere benzer ifadelerle ( eklemeler yaparak ) illa anlatmak gerekliliğini sanıyorsunuz ilk yazılışta. Yani bugün, tek yapılan şey, şiiri biçimsel fazlalıklardan kurtarmak, damıtmak oldu.
Senin fikrin bu anlamda çok önemliydi Tuğba, bu şiirin eski halini bilmen, içselleştirmiş olman ve yakın tanıklıkların nedeniyle. Demişsin ya verdiği duygu aynı. İşte en büyük endişemi (ben dile getirmesem de) olumlu yönden yanıtlamış oldun.
Sağol:)
Sevgilerimle
Aynur Özbek Uluç
Ben bir kitabı bir ilk aldığımda bir de bir yıl sonra okurum. Önceden ne almıştım şimdi ne hissediyorumun muhakemesini yapmak için.Ama şiir galiba ayrı duruyor bende bu anlamda ( bilirsin ben pek şiirle oynamayı sevmem).Şimdi beni düşündüren şu oldu ki değiştirdiğin dizelerle yeni senden çıkan dizeler arasında ki duygu değişimi midir? Yoksa '' ya şurda ki dize biraz eğreti durmuş bu olsa daha mı iyi olurdu'' nun bir biçimsel değişimi midir?
Benim ilk okuduğumda aldığım hazla şimdi aldığım haz arasında inan hiç fark yok. Hangi hislerle üstünde oynamalar yaptın bilmiyorum ama. İnan bu halini de sevdim şiirin. İçinde ki erkek at şaha kalkmış gibi bir his uyanıyor bu şiiri her okuduğumda biliyor musun?
özüne sadık kalarak,yeniden doğuşu, babasını doğuran kızı müthiş bir işleyişle anlatmışsın... kutlarım..yunus güzel
tebrik ederim.tanık oldumdan öncesi vesonrası ayrı ayrı insanın eseri gibi üzülme büyükler diger dünyada gülecekler.birtek dostun yedegi yoktur.
başlığa gelirsek, ayaklarınız buzullarda galiba:)
ayaklarım suda demeye gerek var mı
şairiz biz
buzlar aşağıda değil, kutuplarda buzullar yüzeyde yüzer ve su aşağıdadır
ama birşeyin ayrımını iyi yapmışsınız.
buz yüzeye çıkabilecek kadar hacmini aşıp kütlesel olabilse, suyun üstünde durmazdı.
şiire gelirsek
'Yarıyarıya doğum
Yarıyarıya düğüm
Yarıyarıya ölüm '
bunun sonucunda bir doğum oldu sanırım?
Sevgiyi de taşıdı çocuk '
dizesinden bunu anlıyoruz
'Kan bağı, emek bağı '
'Doğurunca sevdi
Ölürken sevdi
Ölünce sevdi
Sevgiyi de taşıdı çocuk '
güzel şiir aynur
kutlarımm
akın akça
İçimde koca bir yarık oldu bu şimdi bu şiir.Ne yaptın be sevgili Aynur?Kağıttan bir gemiye atlayıp kaçsamda artık çoooook uzaklara,bırakacak mı bu hüzün peşimi sanki.Tam kırk yaş bebeğim oldun işte şimdi....
Ölümün getirdigi yalnizlik,bizi var eden insanlar tarafindan sunuldugunda daha bir kabullenilmez oluyor...
Bize verdikleri herseyi birden elimizden aldiklarini dusunuyoruz cogu zaman...
Ölüm anne ve babalarimiza hic yakismiyor bizleri koruyan buguten insanlardan sonsuza kadar görev bekleme istegi onlari ölümsüz kilmakta.
Onurlu ve güclü insanlarin yaslilikta hissettikleri garip duygulardan bir haber biz ölmeden ölmelerini haksizlik sayariz hep.
Cocukken ettigim bir dua vardi sonradan ögrendim ki bircok cocuk ölümün kacinilmazligini farkettiginde ayni dua ile yakarirmis tanriya 'tanrim beni annemden babamdan ve kardeslerimden önce al ben onlarsiz yasayamam' diye ancak yasiyoruz dualarimiz cocuklarimiz üzerine güncellenmis bir sekilde.....
Hani derler ya 'Keller sagirlar birbirini agirlar' diye kim nederse desin Aynur özbek Uluc acik ara yol almakta sairlikten yana kimi üstatlarin yanina vardi bile .....
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta