Boya tezgahında parlattığı ayakkabılara bakarak,
Saçlarını taramaya çalışıyordu çocuk.
Sağa yatırsa olmuyor, sola yatırsa olmuyor,
Geriye de yatmıyordu zaten.
Sırtını dayadığı duvar, yaşıtlarının okuduğu bir okula aitti.
Onlar derse başlamadan yarım saat önce açardı tezgahını.
Şanslı günündeyse okuldan bir öğretmen derse girmeden önce,
Boyatmak isterdi ayakkabılarını, kaçıramazdı.
Ama her tenefüs zilinde kapatırdı tezgâhı,
Ders zili çalana kadar da açmazdı.
Prensip sahibi bir çocuktu boyacı Ali.
Bağıra çağıra, güle oynaya koşuşan arkadaşlarını izlerdi duvarın üzerinden.
Hatta bazen ortak bile olurdu oyunlarına.
Duvarı aşan bir topun peşinden koşup yakalar
Ve büyük bir ustalıkla tek vuruşta yollardı okulun bahçesine.
Sarı saçları belinde bir kıza sevdalıydı Ali.
Hoş! Sevda hakkında bir fikri olduğu söylenemezdi.
Ama okul bitip çocuklar hep beraber servislere doğru koşarken,
Gözleriyle arardı kalbinin atışlarını hızlandıran güzeli.
Ve onu gördüğü anda, farkında olmadan ceplerine saklanırdı boya karası elleri.
Bir boyadığı ayakkabıların bağcığından, bir de o sarı saçlardan tutunuyordu hayata.
Bir okul çıkışı göz göze gelmişlerdi, hatta gülümsemişti sevdiği, sarı saçlarını savurarak.
Bundan cesaret topladı tezgahını, düştü kızın peşine.
Meğer birkaç sokak ötedeymiş evleri.
Oturdu kaldırıma, izlemeye başladı sevdasının kalesini.
Hava kararana kadar bekledi.
Beklerken, ayakkabısı tozlu birkaç müşteriye de” kapalıyız” dedi.
Sokak lambaları yandı ve yazmaya başladı Ali.
“Seni seviyorum.”
Bir sonraki yağmura kadar kalabilecek bir ilanı aşka,
Yatırdı tüm sermayeyi…
Kayıt Tarihi : 21.4.2018 01:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!