-I-
Senden sonra tadı tuzu kalmadı hayatın..Hani öylesi vakit öldüren bir adam olup çıktım sonunda..Arada bir ayağıma takılan taşlar olmasa, ya da kulağıma gelmese kıyıya vuran dalga sesleri ne kendimin farkına varacak gibiyim ne sensizliğin..
Oysa ne kadar dün gibi her şey..Ne kadar yakın..Zannediyor ki insan, az sonra tenine bir dokunuş değecek, bir ses fısıldayacak eğilip kulağına “Seni seviyorum” diyen..Yüzüne bakıp sonra keyifle gülen bir tebessüm, damdan düşer gibi gelip yüreğinin tam ortasından vuracak..Oysa ne kadar dün gibi her şey..Yastığımın kokusu, duvarda asılı resim, penceremin ismini yazdığım buğusu, boşluğa düşen sesim…
Ne kadar K/adın…
Bu gel-git zamanlar, bu aklımı çelen kavga, bu amansız çelişki..Bu, umuda geç kalışım, zamansız rastlantılar, eğreti bahar ayları, bu aldanışım...Bir rakı sofrası kurmalı yine….Az peynir yanına, biraz da çerez..Sustalı bıçak gibi zulaya koymalı sözü, girmeli şiirin türkünün kanına..
-II-
Hiçbir şey göründüğü gibi değil kadın..El, ayak özgür olsa ne çıkar..Ruhumuz esarette bizim..Onca yıl yaşamız da bir arpa boyu yol gitmemişiz İnsan adına, İnsanlık adına…Direnmek sanmışız öfkeyi, sevmek sanmışız kirli otel odalarında sabaha kadar sevişmeyi..Öyle ucuz ki bu ülkede insan..
Çok sevdiğim, kardeşim gibi bildiğim bir kız vardı..Tanırsın sen de, adı Birsen..Görsen nasıl da büyümüş, ama gülüş aynı gülüş, bakış aynı bakış..Geçen gün rastladım sokakta..Beni görünce gözleri parladı, koştu “ağbiciiim” deyip sarıldı boynuma.. “Kız yapma gören yanlış anlar” dedim “Boş ver be abi” dedi..Nice zamandır görüşmüyorduk, gittik
bir yerde oturduk..Biraz çay sigara molası biraz sohbet, ordan burdan..Bir sevdiği vardı ismi Tuğrul’mu ne..Sordum, sustu..”Onu da boşver abi” dedi sonra..Seni sordu, sustum..
Sonra dedi ki, “abi sana bir şey soracağım..İnandığın şeylerde yanıldığın oldu mu hiç? ”
“Çok..” dedim…
“Peki en çok neye inandın? ”
Sarsıldım bunu duyunca..Üzerime bir dağ devrilir gibi oldu..Bir volkan patlamaya hazır gibi en derin yerlerimde kükredi..İnandığım şeyleri düşündüm…..Bu ülkede, bir gün bir şeylerin değişeceğine inanırdım bir zamanlar mesela..Düşünebilen insanların çoğalacağını..Ve bu insanların düşündükçe yanlışlara karşı koyacağını, direneceğini..Dostlarıma da inanırdım..Daha doğrusu bir dostum olduğuna..Kolay zaman da olduğu gibi zor zamanda da arayıp soracaklarına, hani başı belaya girdiği zaman insanın, hani çulsuz kaldığı zaman,ya da bir hastane köşesinde acısıyla baş başa kaldığı zaman da..Yanında olacaklarına…….“Seni seviyorum” sözüne inanırdım bir de.. “Aklımdan öte bir yerlerdesin dediğin an’a..”
“Beni özlediğin zamana..” Sana…Peki en çok neye inanmıştım ben?
“Allah’a…” dedim…
“Hiç bu inancını yitirdiğin an oldu mu abi? ”
“Hayır..Ama belki bazen..Bazen nerdesin? Diye sorduğum anlar olmuştur…Neden soruyorsun bunları ufaklık? Anlatsana neyin var senin? ”
“Abi..Ben artık hiçbir şeye inanmıyorum! ! ...”
Onun küçük yaşta boynuma sarılıp yanaklarımdan öptüğü zamanları biliyordum..Sapsarı saçları, deniz mavisi gözleri ve al yanakları ile genç kızlığa adım atmaya hazırlandığı yılları..Yüzünde ki masumiyeti hiç unutamadım..Keşke böyle bir kızım olsa dediğim çok olmuştur kendime..Dünyalar tatlısı Birsen..Biraz kızım, biraz kardeşim, biraz arkadaşım..
Bambaşka biri vardı şimdi karşımda..Ürkekçe saklamaya çalıştığı hüznü seçebiliyordum yüzünden ve gözlerimden kaçırdığı utancının bardağa yansıyan izlerini…O artık genç bir kadın olmuştu.Bedeni kadın olmanın sancısında kıvranırken, benim aklımdan çıkmayan çocukluğunu çoktan unutmuştu..Saatlerce anlattı..Saatlerce ağlattı…
“Tuğrul’u çok sevmiştim ben..Onun için ölürdüm..Hiç bir sözüne hayır demedim, diyemedim abi..Biliyorsun aynı okuldaydık..Ama o benden iki yıl öndeydi..Son senesinde biraz huzursuzdu, bana soğuk davranmaya başlamıştı..Aynı evi paylaşıyorduk..Bilirsin işte artık normal karşılanıyor böyle şeyler..Ailemde biliyordu..Biraz eşya falan almıştık..Para konusunda bizi zorlama ne yaparsan yap, artık kendi kararlarını verecek yaştasın demişlerdi.
Eşyaların masrafını bölüştük Tuğrul’la..Ben mecburen kredi kartı aldım..Sonra Tuğrul’un neden öyle davrandığını anladım..Yüksek lisans için İngiltere’ye gitmek istiyormuş..Ben kendi payıma düşen miktarı sana bırakıyorum, ama benimde maddi durumum ortada seninkileri ödeyemem dedi..Ben de biraz açılmıştım zaten..Geçen yıl o İngiltere’ye gitti..
Ben okula devam ettim ama borç oldukça arttı hatta katladı diyebilirim..”
“Ailene açmadın mı durumu” dedim..Katılırcasına ağlamaya başladı…
“Abi zaten benim yıkıldığım an bunu onlara anlattığım an oldu..Annem suratını astı..Babam öfkeden deliye döndü.. “Ben sana para konusunda bana gelme demedim mi? Sana zaten her ay yetecek kadar para gönderiyoruz! Kalanı ancak bize yetiyor..Defol git nasıl halledersen hallet! ! ” diye bağırdı…Ama bankada parası vardı biliyorum olduğunu..Geçen ay yazlık aldılar yeni..Nasıl koydu bana bilsen..”
“Sen ne yaptın peki? Dedim..Ödeyebildin mi borcunu, ne kadar dı o borç?
Kaşlarını çattı..Sesinde öfkeli bir ton hakimdi şimdi..
“Ödedim abi..Son kuruşuna kadar ödedim..Hatta aldıkları yazlıkta yardım bile ettim..Borcun tamamı 4.5 milyardı..Bir arkadaşa açtım durumu bizim sınıftan..Üzüldü durumuma..Düşünelim beraber dedi..Sohbet esnasında birden bana dönüp “Sen Tuğrul’la beraber oldun mu hiç? Diye sordu.. Anlamadım önce..Sonra “Evet” dedim..Bir çığlık kopardı, “Yaşasın! ! Buldum! ! Yani sen bakire değilsin! ” dedi..İlk anda çok sinirlendim..
Ama daha sonra anlattıkları mantıklı geldi..Tanıdığı zengin iş adamları varmış..Ara sıra kendiside sıkıştığı zamanlarda aynı yola başvuruyormuş zaten..Onlarla tanışmamı yoksa bu borcun altından kalkmamın mümkün olamayacağını ama okulu bitirip kendimi en başta ailem olmak üzere beni tanıyan herkese ispat etmem gerektiğini söyledi..”
Damarlarımda dolaşan kanın sıcaklığını hissediyordum..Kusacak gibi olduğumu..Kızgındım ama bunu ortaya koyacak bunu ifade edecek ne bir makam, ne bir merci, ne de bir insan mevcuttu..Bu ülkeyi ne kadar sevdiğimi düşündüm..Sonra ne kadar nefret ettiğimi…Hangisi doğruydu? Bu ülkede bir genç kızın bedeni kaç para ediyordu? Masum bir güzelliğin kirlenmesi için, kahrolası bir yazlığın duvarlarına kaç tuğla koymak gerekiyordu…Faiz ve borç batağına düşmemek uğruna en mahrem yerlerin kaç yağlı, göbekli, ağzı leş gibi kokan aşağılık para babasına sunulması gerekiyordu? ...
Dünün sarı saçlı, mavi gözlü “akıllım” Birsen’i, bu gün hayatın acımasız yanına karşı en güçlü, en özel, en gizli silahını “kadınlığını” kullanmış ve bunu yaparken bir an bile düşünmeden harekete geçmişti..Çünkü o bir kadındı..
Çünkü en sevdiği insanlar bile onu şu lanet zevk ve para hırsları sebebiyle ortada bırakmıştı..Çünkü güzeldi..Mutluluğun yolunu masumiyetini koruyarak bulamayacak kadar güzel…
Bu ülkede insanlar için konulduğu söylenen kuralların bir çoğunu sevmiyorum…Bu ülkede eğitim adı altında gencecik insanlardan para alınmasından, bu çocukların Ahlaki konularda “özgürlük” palavralarıyla zafiyete uğratılmasından, bu alçak düzenin çarkları arasında ezilip yok olmalarından nefret ediyorum..Beş para etmez insan müsvettelerinin benim adıma “vekil” sıfatıyla bu toplumun insanlarına yalan söylemelerinden ve bunu defalarca bıkmadan, usanmadan yapmalarından iğreniyorum..Ben bu ülkenin onlarca saçma sapan kural ve kaidelerinden tiksiniyorum….
Çünkü bu ülkede sevdiğim bir çok Birsen var…
-III-
Gülüşün ağlamaktı senin..Gelişin gitmekti…Sevişin savrulmaktı zamansız bir dağ rüzgarında mecalsiz..Dokunuşun kar yangını düşlerde yanıp kavrulmaktı..
Yine de sevmekti işte sol yanıma kurşun gibi sapladığım..Sevmekti adam gibi..Sabaha çıkmaz sorgularda sır gibi sakladığım…
Ayak seslerine kulak ver bazen..Ola ki pencerene konan bir güvercin kadar yorgun ve aç kalmıştır sana yüreğim..Bakma sen benim öfkeme..Bakma küfredişime pervasız…Alın yazımda en büyük harflerle durur sana söylemediğim…
Bir sigara daha yaktım tütünü efkar duman..Ciğerimde yaman bir özlem sancısı..Say ki sensizliğe çıplak ve üryan öfkem..Bir serseri kurşun içimde isyan…
Say ki ben kurduğun bir saat başıydım yastığının kenarında…Düşlerine geç kalan…
Uğur Deniz ÜlkegülKayıt Tarihi : 11.1.2006 19:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Uğur Deniz Ülkegül](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/01/11/ayak-sesleri-ii.jpg)
Ve ne mutludur bana...benim en yakın dostumsun.
Seni ve insanlığını selamlıyorum dostum...harikasın..
Teşekkürler Deniz......teşekkürler.
Mehtap
Ve ne mutludur bana...benim en yakın dostumsun.
Seni ve insanlığını selamlıyorum dostum...harikasın..
Teşekkürler Deniz......teşekkürler.
Mehtap
TÜM YORUMLAR (3)