Ayağında soğukkuyuları
Dolunayda bata çıka
Çıkıyor yokuş yukarı
Nice sonra durdu avlu kapısında
Omuzlarcasına itti koca kapıyı
Paslı menteşeler gıcırdadı
Yalpalayarak çıktı ahşap merdivenleri
Alışkındı açtı tandır evinin kapısını
Ağır ağır oturdu ocağın başına
Sağa sola bakındı anlamsızca
Yine yalnızsın dedi içinden
Bir iki çırpı sokuşturdu
Sacayağının altına, yaktı
Alevler koşuyordu duvarlarda
Bir tutam çay attı isli çaydanlığa
Koydu sacayağının üstüne
Ateşte çıtırdayan yorgun yıllar mı?
Demlenen çay mı? hasret mi?
Çay doldurdu ince belli bardağı
Hatırladı yine şeker olmadığını
Yine de kaşık koydu bardağına
Birkaç kuru üzüm aldı avucuna
Karıştırdı yavaş yavaş çayını
Şıngır, şıngır eritti acılarını
Sigaranın dumanı çıkarken bacalıktan
Uyku akıyordu yorgun gözlerinden
Kıvrıldı mindere verdi sırtını ateşe
Sol kolunu yastık yaptı
Yattı geçmişiyle koyun koyuna
Esneyerek kırpıştırdı gözlerini
Daldı belki de sabahsız bir uykuya…
Kayıt Tarihi : 23.7.2022 04:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!