Ay ve Porsukağacı (Sylvia Plath)

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Ay ve Porsukağacı (Sylvia Plath)

Belleğin ışığıdır bu, soğuk ve gezegensi
Siyahtır belleğin ağaçları. Mavidir ışık.
Sanki Tanrı’yım da, gamlarını boşaltır çimenler ayaklarıma
İğneler ayak bileklerimi ve mırıldanır tevazularını
Buharlı, manevi sisler yaşar bu yerde.
Bir dizi mezar taşı var evimle arasında.
Göremem hemencecik nereye varılacağını.

Kapı değildir ay. Kendi halinde bir yüzdür,
Beyazdır parmak boğumları misali ve müthiş sinirli.
Karanlık bir suç gibi çeker denizi arkasından; sessizdir
Büsbütün umutsuzluğuyla O-şaşkınlığının. Burada yaşarım.
Pazarları iki kez, ürkütür çanlar göğü –
Diriliş’i onaylayan sekiz büyük çan dili
Nihayet, gösterişsizce çınlatır adlarını.

Yukarıyı işaretler porsukağacı, biçimi Gotik’tir.
İzler onu gözler ve ay’ı bulurlar.
Annemdir ay. Mary gibi şirin değildir.
Mavi urbaları salıverir küçük yarasaları ve baykuşları.
Nasıl isterdim ki şefkate inanaydım –
Portrenin yüzü, mumlarla mutedil,
Eğilir, benim üzerime özellikle, uysal gözleriyle.

Düşmüştüm çok ötelere. Çiçekleniyor bulutlar
Mavi ve gizemli yıldızların yüzünde
Kilisenin içinde, azizlerin hepsi mavi olacak,
Soğuk sıraların üstünde narin ayaklarıyla yüzerek,
Katılaşmış elleri ve yüzleri kutsallıkla.
Ay görmüyor bunların hiç birini. Kel ve yabanıl kadın.
Ve porsukağacının iletisi karanlıktır - karanlık ve sessizlik.

Sylvia Plath (1932-1963, ABD) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 23.8.2007 05:06:00
Hikayesi:


The Moon and the Yew Tree by Sylvia Plath This is the light of the mind, cold and planetary The trees of the mind are black. The light is blue. The grasses unload their griefs on my feet as if I were God Prickling my ankles and murmuring of their humility Fumy, spiritous mists inhabit this place. Separated from my house by a row of headstones. I simply cannot see where there is to get to. The moon is no door. It is a face in its own right, White as a knuckle and terribly upset. It drags the sea after it like a dark crime; it is quiet With the O-gape of complete despair. I live here. Twice on Sunday, the bells startle the sky - Eight great tongues affirming the Resurrection At the end, they soberly bong out their names. The yew tree points up, it has a Gothic shape. The eyes lift after it and find the moon. The moon is my mother. She is not sweet like Mary. Her blue garments unloose small bats and owls. How I would like to believe in tenderness - The face of the effigy, gentled by candles, Bending, on me in particular, its mild eyes. I have fallen a long way. Clouds are flowering Blue and mystical over the face of the stars Inside the church, the saints will all be blue, Floating on their delicate feet over the cold pews, Their hands and faces stiff with holiness. The moon sees nothing of this. She is bald and wild. And the message of the yew tree is blackness - blackness and silence.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy