Uçağa ikinci kez biniyordum ama pencere kenarında ilk defa gidecektim. Yolculuğumuz başlamadan önce hosteslerin uyarılarını dinledik, kemerlerimizi bağladık. Uçağın kalkışına hazırlandık. Uçağımız belirli bir hıza ulaştığında havalanmaya başlamıştık. Abartılacak gibi değildi, normal bir kalkış yaptık ya da bana öyle geldi. Benim bulunduğum yer kanatların yer aldığı bölümdü. Kanatlar kimi zaman görüş alanımızı daraltmış olsa da uçmamızı sağlayan dev yapısıyla farklı bir duyguyu da beraberinde yaşatıyordu. Yavaş yavaş yükseliyorduk. Gözlerimi pencereye dikmiş, atmosferdeki yükselişimizin bütün ayrıntılarını hafızama nakşediyordum. İlk bulut kümesiyle karşılaştığımda heyecanlandım. Bana ince zar tabakası gibi geldi. Biraz daha yükseldiğimizde yoğun bir bulutun arasından geçtik. Dahası bulut kümesinin içine girdik, sonra orada kaybolduk.
İkinci bulut kümesini de aştığımızda berrak bir aydınlığa kavuştuk. Her yer ışıl ışıldı. Güneşin alabildiğine aydınlattığı yüzeye baktığımda, burası yeryüzünün karla kaplı halini andırıyordu. Yer yer inişli çıkışlı tepeler vardı ve uçsuz bucaksız ovalar, birbirini gözleyen dağ yamaçlarıyla harika bir doğa ile karşı karşıya bulunuyordum. Kar yığınları o kadar belirgindi ki, yansıttığı güneş ışıkları gözlerimi kamaştırıyordu. Bir ara gözlerimi kapatmıştım, uykuya dalmış olmalıyım ki, kaptanımızın şu sözleriyle uyandım: "Sayın yolcular, Ay Işığı Vadisinde 30 dakika mola veriyoruz. Gezmek serbesttir. Ancak, vaktinde gelmezseniz, geriye dönüşünüz mümkün değildir." Kızlı erkekli bir kaç gençle birlikte ben de indim. Ne aradığımı bilmeden ilerlemeye başladım. Diğer gruptan ayrı yöne gittiğimin farkına geç vardım. Sonuncu kişiyi de gözden kaybettiğimde yalnız kalmıştım. Bulut kümesinde yürümek karda yürümek gibi değildi. Kar yüzeyine ayaklarınız değiyor ama siz ona batıp çıkıyormuş gibi hissediyorsunuz. Yerçekiminin olmadığı veya az olduğu bir yer düşünün ve siz havada süzülüyormuş gibi adım atıyorsunuz. Ben de bulutlara bata çıka ilerlemeye başladım. Gördüğüm ilk tepeye oldukça hızlı şekilde tırmandım ve aşağıya vadinin derinliğine doğru inmeye başladım. İlerideki bir görüntü dikkatimi çekmişti: Beni çağıran bu görüntü, ona yaklaştıkça öyle bir hale gelmeye başladı ki; bana, hem buradayım, seni bekliyorum diyor, hem de ben ona yaklaştıkça uzaklaşıyordu. Açık bir alnı vardı, kaşları oklarını fırlatmaya hazır bir yay gibi ayağa kalkmış, kavisle referans edip alnının ortasında birleşmiş gibiydi. Yüz hatlarıyla uyumlu küçük burnu ile o ayağa kalkmış yay gibi kaşların altına yerleşmiş mavi gözleri onun canlı belirtileriydi. Saçlarının siluetiyse dalgalar halinde omuzlarından aşağıya doğru iniyordu. İşte beni çağıran böyle bir ayışığı yanılsaması idi. Vadiden yukarı doğru yöneldiğimde vaktimin de azaldığını hissediyordum. Geriye dönüşü olmayan bir yola girebilirdim. Bulutlar arasında yürürken farkettiğim bir şey de, bazı yerler ince buz tabakasıyla kaplıydı ve aşağıya baktığımda aynı saydamlıkla yeryüzünü görebiliyordum.
Gözlerimi geçmişin üzerinden hızla çektim ve geri dönmeye karar verdim. İstasyona vardığımda vakit dolmak üzereydi. İnen yolcuların hepsi de uçağa binmişlerdi. Uçağımız Ay Işığı Vadisinden hareket etti.
Ter içerisinde uyandığımda Antalya üzerindeydik. Aşağıda sıkça gördüğümüz şey seraların varlığıydı. Deniz üzerinden dönüp havaalanına iniş yaptık. Kalacağımız otele giderken de taksiciye seraları sordum. O da, eskiden daha çok olduğunu söyledi. İlk gün dinlendikten sonra seminerimiz başladı. Çağdaş yönetim teknikleri konusunda yeni bilgiler öğrendik. Her şeyden önce personelin diyalog kurması, birbiriyle kaynaşması, bütün bir yılın verdiği yorgunluğu üzerinden atmak için eğlenmek dahil dinlenme imkanı bulması, enerji ve sinerji birikimi bakımından faydalı oldu.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
okumaktan büyük bir haz aldım. İlhamınız bol kaleminiz daim olsun.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta