…/ Mavi bir dem istedim, kendimden de yalnızdım…
billahi…
sahipsiz gölgeydim yaz ayazında
arkadan vuracak güneşim bile yoktu hatta
ay suskunu gecelerimde sonatıma mavi bir dem
son anıma seni isterdim çaresizliğimden
Kalbimi kırdın yüreğimi kor ettin.
Zulumkar oldun beni candan bezdirdin.
Ben seni sevdikce sen hep naz ettin.
Dost olamadık neden dostca biz ikimiz..
Aramadın bir kez olsun hatrım sormadın.
Devamını Oku
Zulumkar oldun beni candan bezdirdin.
Ben seni sevdikce sen hep naz ettin.
Dost olamadık neden dostca biz ikimiz..
Aramadın bir kez olsun hatrım sormadın.
sayfanızdaki değişiklik ve yenilik şiirlerinizede yansımış çok güzel anlamlı ve akıcı olan bu şiir için tebrikler okuması zor gibi geliyor ama başlayınca sonunu merakla bekliyorsunuz tebrikler
yemin ederim ki
ay ışığı yansıtıyordu pencereden tenimize sedefi
güz yaprakları rengindeydi gece yatağa bahar serili
bedenlerimizde oynaştıkça alaca hayaller
keşfe çıktı gizli mabetlerimizi süvariler
yudumluyorduk mahzendeki ateşi
yürekte zincirkıran bir sevda bestesi
her bir sevişme ibadet gibi
ilk sonatımızdır her biri
başım döner ya sarhoşluğum en çok ondandır
en çok ondan sevgilim neden diye gözlerime sorma
sebepsizdir titreyişim ay ışığı soyunurken masumdur denizim
…/ Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala…
yüreginize saglık rengin hanım kaleminiz daim olsun saygıalrımla yıldırım şimşek
yemin ederim ki
ay ışığı yansıtıyordu pencereden tenimize sedefi
güz yaprakları rengindeydi gece yatağa bahar serili
bedenlerimizde oynaştıkça alaca hayaller
keşfe çıktı gizli mabetlerimizi süvariler
yudumluyorduk mahzendeki ateşi
yürekte zincirkıran bir sevda bestesi
her bir sevişme ibadet gibi
ilk sonatımızdır her biri
başım döner ya sarhoşluğum en çok ondandır
en çok ondan sevgilim neden diye gözlerime sorma
sebepsizdir titreyişim ay ışığı soyunurken masumdur denizim
--Ay Işığı Sonatı
AY IŞIĞI SONATI
…/ Mavi bir dem istedim, kendimden de yalnızdım…
billahi…
sahipsiz gölgeydim yaz ayazında
arkadan vuracak güneşim bile yoktu hatta
ay suskunu gecelerimde sonatıma mavi bir dem
son anıma seni isterdim çaresizliğimden
viyolonselimin tellerine işlediğim dizeler
lirik dansa dururdu şiirlerle
kokum öyle eksikti sesim gibi kendime
ağustos sağrısı tenimi ince ince dağlar da
solgun gözlerime kadife güller dikip
süzerdim günsüz saatleri kirpiğimde
ismim okunurdu minarelerde ben dinlerdim
bir sigara yakıp külünü basardım yarama
dumanında dün boğulurdu bildik nakaratlarla
gecenin zembereğinde kurup yarını
koyu yalnızlığa gizlenmek var ya en çok o ağırdı
en çok o cancağızım
uzun uzun ağlardım
hem nasıl ağlardım…
…/ Dip notalarında tinsel motifli erinçtir yaşamın ıtırı, güneş sızıyorsa eğer pencereden…
kör kurşunlara geleyim ki
namlunun ucundaydı gönül sözüm
vurulmak istedim o an serseri bir hüzünle
oysa daha büyümemişti bile bir yanım
küçüktüm, sefildim, hatta
faili malum maktuldüm
ölmeye aç bedenimi kaç kere doyurdum
seninle, senin için defalarca
heyhat! yakışmadı dargın bakışa
anladım ki sevmek, ölmekle başlarmış
güneşe açtım ardına kadar penceremi cumbalı
dilime dolanan eski bir Üsküp sevda şarkısı
çıkageldin, aydınlık bir sabahın ertesinden
yayılan kokundan tanıdım diyerek balkonumdaki hayalimden
beklediğin ben miydim?
oysa daha yeni ölmüştüm…
…/ Dudak izini bıraktığın hangi masalın prensesiydim mevsimin dingin kristallerinde…
vallahi…
kan revan yüreğimin ellerinden tutup sokaklarını ezberletiyordun şehrinin
önünde duruyordun orkestranın çamaşır iplerindeki smokinini çalıp
ben nasıl da uyanıyordum kabusumdan romans kaplarken tüm benliğimi
hayatı kucaklıyordum enstrümanların hüzün soluklarında özellikle obua
usulca… usulca… usulca…
ellerinde kastanyeti başka bir köşe başında
gece saçlı bir İspanyol dilber kulağına sıkıştırdığı gülün sevdasıyla
eteklerini savuruyordu aşka flemenkonun topuk tıkırtılarında
ritim tuttuk yüreğimizle sokulurken birbirimize bu tutkulu kırmızı dansa
…/ Ölesiye değilmiş sevmek… Sevmek, ölmekle başlarmış yeni anladım…
dilim lal olsun ki
buz kesiğiydi hava… sığındığımız meyhanenin eşiğinde önce gözlerimizde ısındık
cesurca soyunup atmalıydık abartılarımızı hatta vatkalarını bile mantomuzun
eski bir melodi mırıldandın karanfil uzatıp bahşiş bekleyen sokak çalgıcılarına
bitmek istemeyen, uzun mu uzun…
gözlerime yazdım yudumladığın şarkının sözlerini benimle olsun kapanırsa
işte o an cancağızım, en çok o an vuruldum sana
çingene kadından aldığın bir demet en maviyi avuçlarıma bırakırken
gerçektin bana yapay zekaların sıradanlığından çok öte
kokusunda dağlar, şekilli kıvrımlarında dorukların asiliği varken
kuşbakışı izleyeceğimiz manzaranın kaparo görüntülerinde
uzaktaki denizin kokusunu çekiyorduk ciğerlerimize
bekle, ay ışığını bekle sevgilim daha erken
teslim oluyordum naif dokunuşuna ellerinin
patika yolun göğsüne sokuldukça tepedeki kulübenin ışıklarıyla
dudakların değdi kutup yıldızını arayan bakışlarıma
anın büyüsüyle fısıldıyordun tüm evrene iki yana açıp kollarını
“ezberlemiş olacak bütün denizler, teknedeki ismimizi yan yana
pusula bu sevdayı gösteriyor, kuzey yıldızına aldırma”
o şiir cancağızım, o şiirdi yüreğimiz, en çok o…
…/ Vuralım denizin dibine geceyi süzüp yudumladığımız sevişmelerle… Haydi bu gece
yemin ederim ki
ay ışığı yansıtıyordu pencereden tenimize sedefi
güz yaprakları rengindeydi gece yatağa bahar serili
bedenlerimizde oynaştıkça alaca hayaller
keşfe çıktı gizli mabetlerimizi süvariler
yudumluyorduk mahzendeki ateşi
yürekte zincirkıran bir sevda bestesi
her bir sevişme ibadet gibi
ilk sonatımızdır her biri
başım döner ya sarhoşluğum en çok ondandır
en çok ondan sevgilim neden diye gözlerime sorma
sebepsizdir titreyişim ay ışığı soyunurken masumdur denizim
…/ Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala
--Ay Işığı Sonatı
AY IŞIĞI SONATI
…/ Mavi bir dem istedim, kendimden de yalnızdım…
billahi…
sahipsiz gölgeydim yaz ayazında
arkadan vuracak güneşim bile yoktu hatta
ay suskunu gecelerimde sonatıma mavi bir dem
son anıma seni isterdim çaresizliğimden
viyolonselimin tellerine işlediğim dizeler
lirik dansa dururdu şiirlerle
kokum öyle eksikti sesim gibi kendime
ağustos sağrısı tenimi ince ince dağlar da
solgun gözlerime kadife güller dikip
süzerdim günsüz saatleri kirpiğimde
ismim okunurdu minarelerde ben dinlerdim
bir sigara yakıp külünü basardım yarama
dumanında dün boğulurdu bildik nakaratlarla
gecenin zembereğinde kurup yarını
koyu yalnızlığa gizlenmek var ya en çok o ağırdı
en çok o cancağızım
uzun uzun ağlardım
hem nasıl ağlardım…
…/ Dip notalarında tinsel motifli erinçtir yaşamın ıtırı, güneş sızıyorsa eğer pencereden…
kör kurşunlara geleyim ki
namlunun ucundaydı gönül sözüm
vurulmak istedim o an serseri bir hüzünle
oysa daha büyümemişti bile bir yanım
küçüktüm, sefildim, hatta
faili malum maktuldüm
ölmeye aç bedenimi kaç kere doyurdum
seninle, senin için defalarca
heyhat! yakışmadı dargın bakışa
anladım ki sevmek, ölmekle başlarmış
güneşe açtım ardına kadar penceremi cumbalı
dilime dolanan eski bir Üsküp sevda şarkısı
çıkageldin, aydınlık bir sabahın ertesinden
yayılan kokundan tanıdım diyerek balkonumdaki hayalimden
beklediğin ben miydim?
oysa daha yeni ölmüştüm…
…/ Dudak izini bıraktığın hangi masalın prensesiydim mevsimin dingin kristallerinde…
vallahi…
kan revan yüreğimin ellerinden tutup sokaklarını ezberletiyordun şehrinin
önünde duruyordun orkestranın çamaşır iplerindeki smokinini çalıp
ben nasıl da uyanıyordum kabusumdan romans kaplarken tüm benliğimi
hayatı kucaklıyordum enstrümanların hüzün soluklarında özellikle obua
usulca… usulca… usulca…
ellerinde kastanyeti başka bir köşe başında
gece saçlı bir İspanyol dilber kulağına sıkıştırdığı gülün sevdasıyla
eteklerini savuruyordu aşka flemenkonun topuk tıkırtılarında
ritim tuttuk yüreğimizle sokulurken birbirimize bu tutkulu kırmızı dansa
…/ Ölesiye değilmiş sevmek… Sevmek, ölmekle başlarmış yeni anladım…
dilim lal olsun ki
buz kesiğiydi hava… sığındığımız meyhanenin eşiğinde önce gözlerimizde ısındık
cesurca soyunup atmalıydık abartılarımızı hatta vatkalarını bile mantomuzun
eski bir melodi mırıldandın karanfil uzatıp bahşiş bekleyen sokak çalgıcılarına
bitmek istemeyen, uzun mu uzun…
gözlerime yazdım yudumladığın şarkının sözlerini benimle olsun kapanırsa
işte o an cancağızım, en çok o an vuruldum sana
çingene kadından aldığın bir demet en maviyi avuçlarıma bırakırken
gerçektin bana yapay zekaların sıradanlığından çok öte
kokusunda dağlar, şekilli kıvrımlarında dorukların asiliği varken
kuşbakışı izleyeceğimiz manzaranın kaparo görüntülerinde
uzaktaki denizin kokusunu çekiyorduk ciğerlerimize
bekle, ay ışığını bekle sevgilim daha erken
teslim oluyordum naif dokunuşuna ellerinin
patika yolun göğsüne sokuldukça tepedeki kulübenin ışıklarıyla
dudakların değdi kutup yıldızını arayan bakışlarıma
anın büyüsüyle fısıldıyordun tüm evrene iki yana açıp kollarını
“ezberlemiş olacak bütün denizler, teknedeki ismimizi yan yana
pusula bu sevdayı gösteriyor, kuzey yıldızına aldırma”
o şiir cancağızım, o şiirdi yüreğimiz, en çok o…
…/ Vuralım denizin dibine geceyi süzüp yudumladığımız sevişmelerle… Haydi bu gece
yemin ederim ki
ay ışığı yansıtıyordu pencereden tenimize sedefi
güz yaprakları rengindeydi gece yatağa bahar serili
bedenlerimizde oynaştıkça alaca hayaller
keşfe çıktı gizli mabetlerimizi süvariler
yudumluyorduk mahzendeki ateşi
yürekte zincirkıran bir sevda bestesi
her bir sevişme ibadet gibi
ilk sonatımızdır her biri
başım döner ya sarhoşluğum en çok ondandır
en çok ondan sevgilim neden diye gözlerime sorma
sebepsizdir titreyişim ay ışığı soyunurken masumdur denizim
…/ Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala
Güzel değişik bir güzel bir çalışma.
Emeğinize yüreğinize sağlık.
Kaleminiz daim ilhamınız bol olsun.
Selam ve dua ile
…/ Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala…
Değişik tarzda yazılmış,etkileyici ve güzel şiir,yüreğine sağlık,tebrikler,tam puanımla kutlarım
' Aşk ' göze alabilmektir, herşeyi göze almak, herşeye rağmen aşk diyebilmek,,, diyebiilenlerimize saygıyla. Kutlarım. Fatma Hatun Esen
Değişik bir tarz
kaleminize sağlık
Rengin hanım.
Selam ve
muhabbetle...
Rengin Hanım,
Şiiri,bir film izler gibi ve huşû içinde okudum. Okurken.şiirin bazı bölümleri sanki filmin top sahneleri gibi gelmişti.Yorum kutusuna onlardan birini koyarak yazmaya başlamayı düşündüm. Fakat,şiire dönünce gördüm ki,her bölüm şiirin zirvesiydi ve ayırmak yanlış olurdu.
İşte,şiirin başarı ölçüsü o ki,her bölümü zirve ,yani şiirin tümü o düzeyfe...
Bu durumda sadece şiirinize ve size alkışlarımı ve saygılarımı sunabiliyorum efendim.,
Ünal Beşkese
Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala…
Harika bir güzel şiiirinizi okudum yine.Tam puanımla kutluyorum..Başarılarınızın devamını diliyorum...
kör kurşunlara geleyim ki
namlunun ucundaydı gönül sözüm
vurulmak istedim o an serseri bir hüzünle
oysa daha büyümemişti bile bir yanım
küçüktüm, sefildim, hatta
faili malum maktuldüm
ölmeye aç bedenimi kaç kere doyurdum
seninle, senin için defalarca
heyhat! yakışmadı dargın bakışa
anladım ki sevmek, ölmekle başlarmış
ETKİLENMEMEK MÜMKÜN DEĞİL. YÜREĞİNİZİ VE KALEMİNİZİ ALKIŞLIYORUM RENGİN HANIM. SELAM VE SAYGILARIMLA...
GÜZELDİ RENGİN HANIM.TEBRİKLER.
Bu şiir ile ilgili 103 tane yorum bulunmakta