Ay’ın ışığı İstanbul’a,
karanlığı Ankara’ ya bakıyordu.
Her baskında yüreğim,
yüreğim biçare, isyanlara akıyordu.
Kim bilebilirdi söyle kim,
zifiride umudum, bir şeyler saklıyordu.
Ay ışığında yitik,
ve Ankara benim için artık
bitik bir şehirdi.
Bendekiler bende,
Sendekiler sende kalmıştı.
Havayı öyle bir sis almıştı ki,
Bütün umutlarımı ayrılık denen,
o hırsız çalmıştı.
Kıskanç olduğunu biliyorum İstanbul!
Hayallerime gem vuracak kadar kıskanç,
Çaresizlik her yanımda sanki bir kıskaç,
Artık seni...
bütün beyazları yutan,
korkunç bir canavar görüyorum İstanbul!
Ya tıkanıp kalmak sensizliğin çemberinde,
Ya da boğulmak hüzünlerin denizinde.
Dar mıydı Ankara sana?
Böyle çekip gitmek var mıydı?
Asabilir miydi hislerini insan,
çiğ bir ağacın gölgesinde.
Ankara’da solgun bir sükunet vardı,
ve yorgun bir emanet.
Adresi İstanbul’du onun,
vurulan yoktu görünürde anlaşılan,
Oysa ki işlenen,
duygusal bir cinayet!
Yahşidir ay ışığında İstanbul!
karanlıkta bıraktığın Ankara’yı hiç sorma,
o masumane bakışını boş yere yorma.
Müzmin geceler sensiz, daha da vahşi,
kayıtlarda senin adında şimdi,
görünmüyor bir kişi.
Bir iyilik yap desem İstanbul!
Aldığın gibi göndermeni istesem,
Denizin, köprülerin, gecelerinle,
Ne kadar ihtişamlı, ne kadar güzelsen,
Sana güzel demek, gelmiyor içimden.
Düşündüğüm gibi değil aslında,
İnişi yoktu çıkılan merdivenin,
Takati kalmadı artık direnmenin,
Anlatamazdı hiçbir ifade,
ne koyusunu yeşilin,
ne de açığını mavinin.
Kış mevsiminde açan bir çiçeksin,
Baharda yağan bir kar,
Terk etmesen bu şehri ne çıkar.
Reddetmesen geri dönüşü,
Gözlerini kapasan da,
seyretmesen savrulan bir düşü! ..
Kimse bilemezdi,
Hiç kimse seni sevdiğimi...
Giderken sen...
Ay ışığı İstanbul’a bakıyordu...
Karanlığı ise Ankara’ya...
Kayıt Tarihi : 10.4.2005 00:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)