Ah! nasıl da hoştur, saat çınlarken saat kulesinde,
geceleyin, burnun bir altın carolus'a dönüşten aya
bakmak.
****
İki cüzzamlı mızırdanıp ağlayıp sızlıyordu penceremin
altında, bir köpek havlıyordu kavşakta, ve kehanette
bulunuyordu alçak sesle ocağımın cırcır böceği.
Ama az sonra yalnızca sessizliği sorguladı kulaklarım.
Miskinhanelerine döndü iki cüzzamlı, karısını pataklayan
Jacquemart'ın vuruşlarını duyunca.
Bir yan sokağa sıvışmıştı köpek, görünce, yağmurun
paslandırdığı, karayelin kıkırdattığı gecenin baltalı
mızraklarını.
Ve uykuya dalmıştı cırcırböceği, son kıvılcım söndürür
söndürmez ocağın küllerinde son parıltısını.
Ve bana öyle geliyordu ki, -nasıl da değişken sayrılık
ateşi! -yüzünü buruşturarak, asılmış bir adam gibi bana
dilini çıkartıyordu sanki ay!
Kayıt Tarihi : 13.9.2001 10:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!