Ay'ın Fatihi Biziz Ama Şiiri - Selim Kaya

Selim Kaya
115

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ay'ın Fatihi Biziz Ama

-On,dokuz,sekiz,yedi..
Gök gürültüsünü andıran bir ses,sütun gibi bir duman ve dumanın ucunda gri bir çizgi...Bir kaç saniye içinde ortalık süt liman.Halkımız sevinçle alkışlıyor olayı.Karadeniz uşakları kolbastı oynuyor.Memleketimizin her tarafında kutlamalar yapılıyor.Maviliğin bir nefeste içtiği üç uzay inisanımızın içinde bulunduğu "Göktuğ 1453"gözden kayboluyor.

Samsun Uzay Üssü (SUÜ) dünyanın merkezi oldu.Radyolar hep üç Türk uzay insanından söz ediyor.Televizyon ve radyolar vasıtası ile milyonlarca meraklı, Türklerin bu muazzam başarısını bizzat gözleriyle görmek,kulaklarıyla duymak istiyor.Türk bilim insanlarının çalışmalarında geldiği son nokta gıpta ile karşılanıyor.İki kutuplu dünyanın ezeli rakipleri ABD ve Rusya uzay çalışmaları itibariyle kendilerinden fersah fersah ilerde olan Türkiye'nin başarısını kendi halklarından gizliyor.Televizyon ve radyo yayınlarının ülkelerinde izlenmesini engelliyorlar.ABD başkanı Eisenhower ve
SSCB devlet başkanı K.Voroşilov'dan çıt çıkmıyor.

Başbakan yanında TUD (Türk Uzay Dairesi) başkanı ile birlikte dünya kamuoyunu bilgilendiriyor:
-Bu başarı,kendini bilim çalışmalarına adamış Samsun Uzay Üssü'müzün değerli personelininin ve TUD başkanlığının olduğu kadar,bilimin ve teknolojinin memleketimizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmadaki katkısına inanmış olan milletimizindir.İnşaallah üç uzay insanımız Ay'a inip çalışmalarını tamamladıktan sonra Dünya'ya yeni bilgilerle döneceklerdir.Bildiğiniz gibi tek amacımız var:
iNSANLIĞIN GELECEĞİNE YATIRIM YAPMAK.

Bu arada Türk-Müslüman Ülkeler Federasyonu devlet başkanları ile beraber bilgilendirme programına iştirak eden Alman şansölyesi Kondrad Adenauer bir demeç veriyor:
-Bilindiği gibi Türkiye'de çalışan yüzbinlerce yurttaşımız var. Gelmek için sıra bekleyen büyük bir işçi kitlesi bulunuyor."Uzayda Yeni Hayata Hoşgeldiniz" projesi kapsamında Türk Hükümeti' nin Ay'da tesis edeceği fabrikalarda Alman işçilerine istihdam temini için Türkiye Cumhuriyeti Uzay Bakanlığı yetkilileriyle görüşmelerim sürüyor.Halkıma müjdeyi verebilirim.
Sonra,Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından Alman besteci Mozart'ın TÜRK MARŞI ve dünyaca ünlü Türk klasikleri icra ediliyor

Uzay insanarımız büyük bir hızla ilerliyorlar Ay'a doğru.Uzay adamı İsmail Dursun (Ek görevi,Bafra Doğankaya muhtarlığı) çocukken okumuş olduğu Jules Verne'nin uzay seyahatlarıyla ilgili hikayelerini hatırlıyor.
"Hayalperest ama ileriyi gören bir yazarmış" diye düşünüyor.Sonra içini bir kuşku sarıyor."Ya dönemezsek geri.Bunca çalışma ziyan mı olacak?Olsun,yine de bilim tarihine not düşmüş oluruz."

İsmail Dursun kumanda mevkiinden arkadaşlarına sesleniyor:
-Nasılsınız arkadaşlar?
Asıl görevleri Bafra'nın Doğankaya Köyünde öğretmenlik olan Nazmi ve Aydın "gayet iyi" olduklarını söylüyorlar.
-Televizyon yayını yapacağız arkadaşlar,hazır olun!
Milyonlarca insan radyo ve televizyonların başında bizi ezleyecek.

Başbakan basın toplantısı düzenliyor.Mutlaka söyleyeceği önemli şeyler var:
-Değerli arkadaşlar,dün dünde kaldı,biz bugüne bakalım.Uçak motoru dahi yapamayan ABD ve Rusya
aklını başına alsın.Halklarından başarımızı gizlemelerine gerek yok.Her şey açık seçik ortada.Teknoloji transferinden niye korkuyorlar.Bilim insanlığın ortak değeri değil mi?

Uydumuz Göktuğ 1453 Ay'ın yörüngesine girince program gereği tur atmaya başladı.TUD'dan yani Türk Uzay Dairesinden talimat gelince de Nazmi ve Aydın ana kabinden Ay'a iniş yapacak olan "kartal"a geçtiler.Nihayet "ay örümceği" Ayın önceden tespit edilmiş alanına sorunsuz bir şekilde rahatça indi.O an uzay insanlarımız sevinç çığlığı attılar.Bu çığlık SUÜ ve TUD'de yanlış algılandı:
"Ne oluyor,bir aksilik mi var?" diye telaşa kapıldılar.
Daha sonra her şeyin yolunda gittiği görüldü.

İşte,Ay'a ayak basma,daha doğrusu Ay'ı fetih süreci başlıyordu.İlk adım Nazmi atacaktı.Tanrım,ne kadar da heyecanlıydı.Şimdi onu öğrencileri de seyrediyordu.Ay zeminine basarken ayağının sürçerek burkulmasından korkuyordu.Tam sağ ayağını medivenden aşağı dikkatlice atacakken arkadan Aydın bağırdı:
-Ne yapıyorsun kardeşim?
-Ne oldu ki? Ne yapıyorum da?
-Sağ ayağını atıyorsun.atma!
-Neden?
-Sağ sol diye ikiye bölünmüş dünyanın hangi tarafında olduğunu göstermiş oluyorsun.Sağcı diye yaftalanmak ister misin?
-Hay Allah!..Bunu düşünmemiştim.Ne yapmamı tavsiye edersin?
Aydın cevap vermekte zorlandı:
-Hangi ayağın Ay'a ayak basacağı konusu projede yoktu.Kafamızı çalıştıralım Nazmi.Sol ayağınla inmeyi denemelisin belki.
Nazmi,ne yapacağını şaşırmış bir durumda:
-O zaman da sol kanatta yer almış olmuyor muyum?Bilim tarihine "solcu uzay adamı" olarak geçmek te istemem şahsen.Bu konuşmalar yapılırken "örümcek" Ay'ın görünmeyen tarafındaydı.

Merdivende münakaşaya tutuştular. Uçsuz bucaksız bir çöl görünümündeydi Ay.Korkunç bir sessizlik vardı.Yıldızlar Dünya'da olduğu gibi yine kıpır kıpır yanıp sönüyordu.

Hangi ayağın yere basılması gerektiği mutlaka açıklığa kavuşturulmalıydı.Kumanda modülünde bulunan İsmail durumu farkedince sordu:
-Neden inmiyorsunuz?
-Hangi ayağımızla basacağız zemine?
-Dalga geçmeyin kardeşim.Çek besmeleyi,hangi ayağınızla inerseniz inin.Ne farkeder ki!
Tarihi bir kararın eşiğindeydiler.Şaşırmışlardı.Aydın:
-İyi ama benim güzel kardeşim,sağ ayağımızı kullanırsak "sağcı".sol ayağımızı kullanırsak "solcu" olarak tanıyacak gelecek nesiller bizi.
İsmail hak verdi arkadaşlarına.
Hemen Samsun Uzay Üssü'ne haber vererek,ne yapılması gerektiğini sordu.SUÜ (Samsun Uzay Üssü) komutanı "acil" kaydıyla TUD (Türk Uzay Dairesi) başkanını,TUD başkanı ise Başbakanı aradı.

Uzay insanlarımız Ay'da Dünya'dan gelecek vevabı heyecan ve sabırla beklemeye başladılar.

Başbakan bakanlar kurulu üyeleriyle birkaç toplantı yaptı.Karar veremediler.T.Büyük Millet Meclisi oturumlarda problemi enine boyuna tartıştı.maalesef bir sonuca varılamadı.Komisyonlar teşkil edildi.Hatipler ateşli konuşmalar yaptı.Konunun "mana ve ehemmiyeti"
günlerce tartışıldı.Hele bir hatibin "sağ" ve "sol" kavramlarıyla ilgili sözleri işi daha da karmaşık hale getirdi.Başka bir hatip özetle:
-Tabi ki önemli arkadaşlar mesele...Uzay adamlarımızın hangi ayaklarıyla ayak basmaları kadar önemli hiçbir konu yok müzakere etmemiz gereken."Müsademe-i efkardan hakikat" çıkacaksa üniversitelerimizden,akademisyenlerimizden,sivil toplum kuruluşlarımızdan,hemi de sağlak-solak kavramlarını iyice araştırmış olan filozoflarımızdan da görüş alalım.
Sivil toplum kuruluşlarımızdan biri ilginç bir öneriyle geldi:
-iki ayaklarıyla aynı anda atlasınlar...
Bu öneride işe yaramadı.

Aradan aylar, yıllar geçti.
Ay'a ayak basarken sağ ayağa mı yoksa sol ayağa mı öncelik verilmesi gerektiği mecliste,ailede,okulda,kahvede,sokakta,meydanlarda.
camide,kırda-bayırda,tarla-tabakta devamlı tartışıldı.
Referenduma sunuldu.Sonuç alınamadı.
Tirajı yüzbinlere ulaşan gazeteler,özellikle TRT kamuoyu oluşturamadı.Bilakis zıtlıklar daha belirgin bir hal aldı.Kavgalar,toplumsal patlamalar,huzursuzluklar arttı.Sağ ayak mı yoksa sol ayak mı önemli.
Bir türlü konu vuzuha kavuşturulamadı.

İsyanlar,ihtilaller,ıslahatlar yapıldı.
Aradan uzun yıllar geçti.

*************

21 Temmuz 1969 günü Ay'daki Apollo 11'in astronotları,komutanları Neil Armstrong vasıtasıyla dünyaya şöyle bir mesaj gönderiyorlardı:
"Ay'da bizim kartala benzeyen bir araç var.Örümceğin merdivenlerinde sağ ayağını ileri doğru uzatmış bir adamla onu belinden sıkıca yakalamış bir başka adam görülüyor.Ne zaman buraya gelmiş olduklarını tespit edemedik.Uzay elbiseleri içinde iskeletleri farkediliyor.Ay'ın etrafında bir peyk var.habire dönüyor...Anladığımız kadarıyla Ay'a ayak basmamışlar.Yerde ayak izi yok."

31 Temmuz 1969
Bafra Gazetesi

Selim Kaya
Kayıt Tarihi : 9.1.2019 20:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu yazı 31 Temmuz 1969 tarihinde Bafra gazetesindeki "Damlalar" adlı köşemde neşredilmişti.Bafra'nın Doğankaya (Martikale) köyünde öğretmendim Apollo 11... 21 Temmuz 1969 tarihinde Ay'a indiği zaman.Olay beni çok etkilemişti."Neden biz başaramıyoruz" diye hayıflanıyor,karmaşık duygular içinde adeta çıldırıyordum.Yazı, 50 yıl önce bu saikle kaleme alınmıştır.(Hikayenin aslında "uzay insanı" ifadesi "uzay adamı" olarak geçmiştir.)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selim Kaya