bir ay doğar umarsız gözlerinden
bir ay batar bedir allah
karanlıklar bir silâh kahrı gibi oturur yüreğime
iflah olmaz bir silâh
ya kara bir kırbaç gibi vur beni küheylânlara
ya beni öldür allah
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yazarın şiiri biraz halk şiiri derlemesi olmuş gibi. gözlere mal edilen tutarsızlık gibi olsa da gözlerle çok şey yapılabileceği anlamın da .... selam olsun kutluyorum.
Gözler, çok şey anlatır, Sevgiyi de sevgisizliği de... Çok güzeldi şiir, yüreğine kalemine sağlık Hilmi Yavuz.
En acımasız katillerdir seveni umarsız gözler. Karşılıksız aşkın yakıcı acısı var şiirde.
Defakarcada okusan aklında bir ana fikir oluşturmayan birbirinden kopuk anlamsız cümle kırıkların başka birşey değil. Bence Hilmi Yavuz şiir nedir bilmiyor Yazmasını hiç bilmiyor.
...çok değerli DELİNİN GÜNLLÜĞÜ edebi birikimini yine konuşturmuş.
...okyanus ötesinden katılan arkadaşımız zaten ne koysalar sa koysunlar öper başına koyar. Allah'dan korksun bulunduğu Ülke okuyan-çizen-irdeleyen bir Ülke olarak bilinir. ama hiç nasiplenmemiş olacak ki ya da yarın bir gün bize sıra gelirse diye mi düşünür orası meçhul.
...şiirin kıyısından köşen dolaşmayı adet edinenler, içeriğini ayrı, şiirsellik yönünü ayrı değerlendirmeye tabi tutamayanlar benim gözümde bir hiçtir.
...arkadaş mevlam iki göz, iki kulak, bir burun bir de AKIL nimeti vermiş. sen bunların hakkını vermez isen yarın ruzi mahşerde hesabını verirsin (tabi müslüman bir toblum olduğumuz gerçeğinden bakış açısıyla yazıyorum). Allah Teala bunları sana bulundurma olarak mı verdi? bu meziyetler bostan korkuluğu mu?
...azıcık olsun bir eleştirel yaklaşın, azıcık olsun bir muhakeme yapın, azıcık olsun bildiğiniz kadar yazım-imla kurallarına uygun olmayan yerleri bari konuşun. he sahi hiç mi söyleyeceğiniz bir sözünüz, toplumda bir çift söz edecek mecaliniz yok mu?
bir ay doğar umarsız gözlerinden
bir ay batar bedir allah
...koskoca bir ilim adamı 'MANDA YUVA YAPMIŞ SÖĞÜT DALINA' mantığıyla hareket eder mi? eee FELSEFE okumuşsa eder. vallahi sivri sineğin burnundan deveyi geçirir, yılanı samanyolu, kaplumbağayı dünya ve evren yaparsa şaşmam. ben bile FELSEFE okumadığım halde bakınız kablumbağanın bir evren (yeryüzü ve gök yüzü arası her şeyi kastediyorum)
...olamaz mı Kablumbağanın alt tabaka kısmı Yeryüzünü, üst tabakası GÖKYÜZÜNÜ, içindeki bedeni ise gökyüzü ile yeryüzü arasındakileri temsil eder.
...ey madem bunları sen verebiliyorsun ve mantıksal açıdan bir illiyet bağı kuruyorsun da şaire niye çatıyorsun? diye bilirsiniz.
...ya hu keşke bu ŞAŞI şiir kablumbağa örneği kadar tutarlı olsa da canımı yese.
...'bir ay batar bedir allah' Allah Allah. bu ne ferasetmiş böyle,
...yok efendim yok bu kafa şiir yazamaz
...saygılar.
Ay Doğar Bedir Allah
Ay doğar bedir Allah lo
Bu sevda nedir Allah
Ya benim muradımı ver
Ya beni öldür Allah
Çiçeklerde renk olur lo
Aşka düşen deng olur
İstersen başına gelsin
Görürsün neler olur
Ay doğar sini sini lo
Sevmişem birisini
Cellat boynumu vursa lo
Söylemem doğrusunu
(Bağlantı)
Nedim yarsız nedim
Nerelere gidem
Ben Urfayı terk edem
(Evi barkı terkedem)
Kaynak: Necati Aydınlı
Yöre: Urfa
Mektebin Bacaları
Mektebin bacaları vay lele lele lele
Ders verir hocaları uy amman can kurban
Kim yarimi sorarsa vay lele lele lele
Odur birincileri uy amman can kurban
Ay doğar bedir allah vay lele lele lele
Bu sevda nedir allah uy amman can kurban
Ya benim muradım ver vay lele lele lele
Ya beni öldür allah uy amman can kurban.
Sanırım şair yukardaki iki türkünün birinden (belki de her ikisinden ) feyz alarak yazmış şiiri. Tabii feyz almak nasip işi, kapasite işi. E şair de aldığını yansıtmış.
Hilmi Yavuz u yer yer takdir eder severim ama bu şiirini çok beğendiğimi söyleyemiyeceğim.
Bilkentte türk edebiyat bölümü hocasi.Entellektüel bilgisine hayran oldugum bir isim,ama benim sevdigim sair dgildir.Baska sairleri begenmez,tek kendisini sever.Yani halka mal olmus biri degil.Ece Ayhan deyisi ile 'zararsiz belediye sairi'.Okudugum bir söylesisinde Türkiyede 150 kisi tarafindan okundugunu,bunlarida tek tek tanidigini söylemisti.Neyse,burada yayinlanan 'ay dogar'siirmidir,degildir.Siirlerini,tekdüze,kurgulama ve tasarim sonucu yapilan bir ürün gibi sunmus.Entellektüel bilgisi kendisini sair olarak göstermesinde etken,yoksa sairde degildir Yavuz.
Çok anlamlı kurgulu ve türkü havasında. Bu günün güncel olaylarına çok çok yakın. Tam puan kutlarım Şiir'i.Şairini. Saygılarımla.
senin umarsız gözlerin
mahzun eşkiya ateşleridir
tutuşur rüzgârlı bayırlarda
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta