Genç adam siyah takım elbise giymişti. Ufak, siyah benekleri olan sarı bir kravat takmıştı. Saçlar kısa kesilmiş ve sınıf kapısının önünde ayakta öğrencilerine bakıyordu. İmtihan saatinin bitmesini bekliyor, sonra da imtihan sonuçlarını sınıf başkanına uzatıyordu..
Hatice sınıf başkanıydı. İpek fon kâğıdını andıran, evrakın üzerindeki sınıfta bulunan öğrencilerin isimlerini ve aldıkları puanları okuyordu.
Ben ise, fon kâğıdını ipek kadife kumaşa benzetmiş, meraklı gözler ile kendi adımı aradığım sırada ailemin bazı fertlerinin de bu imtihana girdiğinin farkına vardım. Kazanmışlardı. Başarılı olmuşlardı.
Peki, ben bu kumaşa neden işlenmemiştim. Sevinç ve üzüntü arasında gidip gelirken, dayanamayıp, kapıda duran karizmatik öğretmenime:
Sen: Çamlı dağlardan ağaran şafak...
Sen: Duru göllerin nilüferisin.
Sen: Engin ovada sararan başak...
Sen: Umut kaynağı, alın terisin.
Sen: Gökte yıldızsın, uykularda düş...
Devamını Oku
Sen: Duru göllerin nilüferisin.
Sen: Engin ovada sararan başak...
Sen: Umut kaynağı, alın terisin.
Sen: Gökte yıldızsın, uykularda düş...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta