Saatler durmasa da güneş yüzünü Dorylaion’a gösterecekti elbet, gelincik doğduğunda,
İslambol ile Dersaadet hiç bu kadar kıskanmadı İstanbul kelimesini, on dördüne vardığında
Buruşturup kâğıttan yüreğini atmak yerine yuvarlayıp golünü attı hayata, tam on yedisinde.
Esti yıllar boyu, gürlemedi; çok özlese de mahzunca bıraktı Porsuk çayına muzırlıklarını
Lale devrinde gülleri derdi. Mavi Ay’da Maddie Hayes olup, Taş devrinde Wilma’yı yendi.
Pişmanlık duymadı hiç, en sert rüzgârlara karşı narince durduğunda on sekizindeydi baharının
On dokuzunda hırs yaptı, yirmi küsurlarında stres. Yirmi sekizinde, son bin yılın gün-eşine tutuldu.
Literatüre geçecek türden çok özel sütlü tatlıları yaptı durdu, hayat dolu, akıl dolu esmer kız,
Ankara, kızlık soyadının dışında başka bir şey değildi, kaçılası antik bürokrasi bataklıklarında
Taşlara değil, saksılarına yazdı sevgisini çöllerde, dost kötülüklerini ise kuma, uçup gitsinler diye
Kayıt Tarihi : 8.12.2014 09:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbul, Aralık’2014

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!