Ay yoruldu da tırmanırken göğe
Lambası sönük sokağın kaldırımına oturdu
Çöp tenekelerinin içinde kedi yavrusu
vicdanlı başlara açlığını duyurdu
Soluk benzli bir ihtiyar kadın araladı kapıyı
Kediyi kapısına buyurdu
Okşadı nasırlı elleriyle uzun uzun,
Karnını doyurdu
Geçi verdi önünden Ay''ın bir serseri
Bir evin içinden gelen çocuk sesleri
Belli ki içinde bir sızıya dokundu
Yaslandı duvarına evin,
Gözlerinden düşenlerde seceresi okundu
Ay gizledi yüzünü, kıstı ışığını
Görse ev sahibi azarlardı, kovulurdu
Ilık bir rüzgar esti,
Açık pencerelerde perdeler sallandı
Giyindi bulutlar siyah ceketlerini,
Ağaçlarda yaprak sallandı
Devrildi kadeh kadeh üstüne,
Rüştüne kavuştu acı, allandı
Sulandı kadehlerde sızılar,
Ağızlarda zıkkım ballandı
Ay yorulmuştu, yığılmıştı sokağa
Toprağa düşen suları yakamazdı
Sular pişip de yakamoz olmadan
Berrak suların koyuna akamazdı
Çürümüş vuslatlara karıştı yağmur
Bu halleriyle iblis bile ellerini yıkamazdı
Saatler geceyi soydu da
Ay kımıldamadı yerinden
Göz kapaklarında ağırlaştı yaşam
Soluyamadı bir daha derinden
Kara ceketli bulutlar dadandı yurduna
Yıldızları çalındı bahçesinden
Karardıkça karardı gökyüzü,
Yavru kedi ürktü
Çığlık çığlığa kaçtı da
Çanağındaki sütünü döktü
Soluk benzine soluk yetiremedi ihtiyar,
Kendisi düştü yere, canı yanan göktü
Yavru kediyi kucakladı serseri
İhtiyar kadının başucuna derin bir acıyla çöktü
Kayıt Tarihi : 28.3.2018 00:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!