“Avuçlarıma biriktirdim göz yaşlarımı çı ...

Suat Gezmiş
19

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

“Avuçlarıma biriktirdim göz yaşlarımı çığlıklarım ceplerimde

Zamansızlığı yılların ve de işgüzarlığı
ukala bir bilici var başımızda
sen düşlerini uyanık tut
hayallerini sıcak
elbet bir gün yorulacak dünya

ikimiz yeniden başlarız
dalgalar ne atarsa kıyıya
parlak çakıl taşları toplar
güneşe karşı ılık düşler kurarız
çıplaklığımız örter bizi

ben pişman değilim
sen de olmamalısın
şaşkın tarihçiler utansın cehaletinden
yok öyle oklar, mızraklar, savaşlar
toplar, tanklar atom hiç bilinmedi ki...
mayası aşkla atıldı
sevdayla kuruldu dünya(?)

gel tuza koyalım kalplerimizi,
umutlarımızı askıya alalım,
donduralım hayallerimizi,
erteleyelim ömrümüzü,
biliyorsun hazır değil dünya..
kimse anlamayacak..
anlatamayacağız sevgimizi...

bak, nasıl koşuşturuyor caddelerde insanlar
can havli, pür telaş bir telaş
haberi yok kimin kimseden
yaşamak uğruna son çırpınışlar
bırak boşuna harcamayalım kanımızı,
ikimiz yetmeyiz koca dünyaya...

yine günaha girelim seninle
suç işleyelim onların nazarında
sevelim, sevişelim
ve küfredelim tüm kutsallıklara
bırak bir kez daha boğazlasınlar bizi
cellat doymaz ki masum cana

tutkulu bakışlarını kaldır günden
rahat ve uzun yatır güneşi yatağına
bırak soğusun dünya
zaten ölmeyecek miyiz?
kıymayacaklar mı canımıza?
çabuk tutalım elimizi
onlar gelmeden terk edelim dünyayı
elbet yiğitleşir sevdamız ardımızca..

sen mavi okyanusların, ben çıplak dağların
sen yeşil ovaların, ben kurak toprağın
sen kızı, ben oğluyum doğanın
yaratılışımızda var bir asalet...
boşuna, başka bir neden aramak
tesadüf değil bunca güzellik
sevmek için yaratıldık birbirimizi...

soyunda gel
tenini, terini, terinin tuzunu
çözde gel bağlarını, yüreğinin buzunu
döşen yatağıma gün gibi, güneş gibi
koy yıldızları yerine çil çil ışıklansın dünya
en bereketli rahimde yenelim ölümü...!
eriyip bir bedende su olalım
ateşe atılmakta olsa kaderde
buhar, bulut karışalım denize
bir sevdanın ismi kalsın bizden geriye...

ne yazık
ilk değiliz ne de son olacağız
önümüzden gidenler oldu
elbet ardımızdan gelenler de olacak...!
ben yine de taşalım diyorum hayatın kıyısına
bir ilk olsun,
ve şair bitirsin şiirini sayemizde
ben, sayende hiç olmadığım kadar 'ben' olayım
mutluluk adına elerin ellerimde
gözlerin gözlerimde kalsın
mutluluk adına yaşanması gereken ne varsa
izin ver, yaşayalım.
sen gideceksen,
ille de gideceksen git,! ! !
bırak, yüreğin bende kalsın
ben taşırım onu aydınlıklara
ben yüceltirim sevdayı
paralanmak, horlanmak, aşağılanmak uğruna
ben yüceltirim aşkı, gurur etmem
sen dahi anlamazken beni,
anlar mı bu kalpsiz dünya?

anlamıyorsun değil mi?
bir ben kaldım ayakta sen varsın diye
sen varsın diye umutlarım
dünya halen dönüyorsa sen varsın diye
çiçek kokuyorsa sen varsın
yağmur yağıyor
tohum uyanıyorsa toprakta sen varsın
sen varsın diye güneş
sen varsın diye gün
ve çakıl ayazda üşümüyor, titremiyorsam
korkmuyorsam karanlıktan, yaşamaktan
gurur etmiyor
çekinmiyorsam ağlamaktan
sen varsın diye..
anlamıyorsun değil mi?
kirpiklerinin ucuna asılı kaldım
yum gözlerini kopsun kıyametim...! ! !

ürettiklerimiz bir elmanın yarısı bile değil
düşüncelerimiz cahilce, gülünç
duygularımız
insan olmaktan ırak, korkunç
nasıl oynadılar oyuncak gibi bizle
nasıl kurdular
-güdülendik, güdümlendik-
uyan artık onlara kalsın bize vaat ettikleri,
onların olsun kirli karanlık güzellikleri,
şah damarlarında ihanet taşıyan kadın
köreltip gözlerini aşığının
önce ruhunu köleleştirecek
dudaklarından içecek kanını
boşluğa üfürecek ruhunu, imanını
uyan artık
masum değil aşklar,
anla artık
masum değil dünya...

hadi ver artık ellerini
ver ki sinem üstünde ısınsın düşlerin
hüzün yakışmıyor yüzüne
dünyanın tavanında çınlasın gülüşlerin
duralım mı, yoksa vuruşalım mı?
dövüşelim mi, yoksa sevişelim mi?
sen karar ver,
acele et,
boşa dökülüyor kumlar
acele et,
camdan kolay kırılıyor canlar
aleyhimize işliyor zaman...

hadi
kaldır şu suskunluğu, küskünlüğü aradan
gül, çağla, oyna ya da ağla
bir ses ver,
çıldırtma beni..!
sesine dönüyor alıcı kuşlar
duy artık;
kulağımı tırmalıyor nal sesleri
depremlerle dirilip
yüreğimin üstünden sürdüler atlarını
dirildi,'kutsal tapınak şövalyeleri'
mistik, karanlık kokularını verdiler güllere
çürük nefesleriyle kirlettiler, üşüttüler güneşi
acıyor etim, ruhum işkencede kan, irin
kaderlerimizin yakasında elleri
duy artık;
kaldır şu küskünlüğü aradan
güne ver, suya, taşa, toprağa
dağa ver yüzünü, yetişirim bana ver hüznünü
gel güneş bizimleyken barışalım
gel gün bizimken sevişelim
belki yarın, güneş hiç doğmayacak
belki bizim için
bir daha yarın
hiç olmayacak...! ! !

Suat Gezmiş
Kayıt Tarihi : 7.11.2008 22:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ayse İsmetoglu
    Ayse İsmetoglu

    e biraz umut
    belki yarın bugünden de güzel olacak
    ama en iyisi bugünü yaşamak :) tebrikler şaire :)

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki

    ...............
    belki yarın, güneş hiç doğmayacak
    belki bizim için
    bir daha yarın
    hiç olmayacak...! ! !
    ...............şiiri okumak güzeldi..tşk.sevgili Suat Gezmiş

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Suat Gezmiş