SEVİNÇ KAVUK AVRUPA ŞİİRLERİ

SEVİNÇ KAVUK AVRUPA ŞİİRLERİ

Sevinç Kavuk

Platform kürsüsünde konuşanlardan, tv haberinden sadece, alıntı olarak şu bölümü aldım düşünmeye, kendimce: ‘Batılının iflas etmesine faiz neden olmuştur, faiz sömürge olduğuyla ahlaksızdır. Batılı iflas eder diyen, daha çok bekler, çünkü Batılı çökmez’ denildi.

Fikrin kendi içinde çelişkisini düşünmekten es geçeyim de, Batılı çökmez konusuyla ilgili olarak: kullanılmış, yani endüstri eskilerini, silah eskilerini satan Avrupa yenisi için yatırım kaynağını çöp satıcı olarak sağlarken, satın alan acaba ne konumdadır, bir düşünülmeli. Bir ülke çöksün de öbürü yükselsin diye bir sıralama değildir siyaset, olmamıştır tarihlerde de. Biri çökerse öteki yükselir diye mi beklenir acaba siyaset denilen kavramlarla? Bu ne mantığıdır diye bir düşünülmeli. Onları krize sürükleyen uygulamalarını niye öteki ülkeler de uygulamalı acaba, anlaşılması hoş bir mantık olmadığıyla veya bu gerekliliği bir düşünmeli. Batılı çöküntü tecrübelendiyse, bütün çare denemesiyle de başarısızlık göstergelediyse, o başarısızlığı yaratan uygulamaları, acaba niye köle muamelesi gibi başka ülkelere emirvarilik edilmeli ve bunu sistem diye üstlenecek ve uygulayacaksın diyerek üstelik?

13. maddede Türkiye’yi nükleer enerjiye teşvik kınanmalıdır. Bir İslam teşkilatı maddesi de vardı, açıklanmalı, tanıtılmalı içerik olarak anlamı. Bu çalışmaları kutluyorum, ancak: Orduyu çözmek demek ne demek? O ne biçim maddeydi öyle? Benim bir canım bir de Allah’ım var. Ordu bu canım işte ve Allah aşkı soluyan bu canım yine. Bütün kaleler zaptedilmedi demeye zorlandırılan ülkelerden resimler hoş değildir sanıyorum.

Gazeteciler gezgin mimar, mimarlar yapılayandır
Ordu ulusal mimar, ulus uygarlığa yapıdır toprağıyla
Düşüncenin mimarı olmak, yaşamı uygar kılmaktır

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Bakın, Arapları anlatayım bir örnekleriyle: bütün Avrupa ülkelerinde, ABD, İngiltere dahil,
okul, hastane, araştırma merkezleri, fabrika Arap yatırımıyla yapılı. Her üç ayda 200’e varan uçak sayısıyla hatta, giderler deniliyorsa, kadınlarını Avrupalı doktorlar daha iyi parmaklar zihniyetini eklememek mümkün mü? Bundan başka 200 000 Dolar asker parası ödüyor. Düşmanı kim peki bu Arapların? Filistin yeter bu dünyaya zulmet adına? Bir Yahudistan kurulmaz Asya’da! Hicaza gidiyorlar, şeytan taşlıyorlar. Filistin yüz yıldır taşlıyor, hep taşlıyor. Ne taşlıyor, neyi taşlıyor? Filistin çok mu uzak Kabe’ye? Kabe’yi yıkmakla tehdit etmişler, Atatürk’üm demiş ki; Bugün denerseniz, yarına kalmadan beni bulursunuz karşınızda?

Geminin, uçağın kaybolduğu şeytan üçgeni olayı doğa fenomeniyle açıklandı. Yahudi-Vatikan-Arap ile Tarikat beslenen ve besleten şeytan üçgeni açıklanmadı mı daha sizce de?

Tarikat, Yahudilik gıdasıdır, anlaşılmaz ne anladığı
Odunsu ruhun öyle kalın ki duygu duvarı…
Ne ses girer içeri, ölü ne, diri ne bilinmez
Söz söyler dili, ne şekildir, ne biçimdir denilmez….

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

1968’li yıllarda Almanya’da RAF örneğin, kimileri yeşiller partisinde sempatidir, bir kısmı hapishanedeydi, çıkartılıyorlar yavaş yavaş… Onların artık Terör değil… Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da adları artık Kürt! Yani, Avrupa Kürt diye bir kovdukları bir geri getirdikleri Terörler!

İnsan hakları denilen katliam ruhlu şebekelere artık dosyalar sunalım! Hem insan hakkı diyor, hem o tüketilen ülkelerin sayısını saymıyor… Ama, daha bu çalışma için bile, onlardan, o insan hakkı masrafını istemek şartıyla! Her evrensel çalışmaya evrensel kasaları var... insanlığa harcanmıyor ama asla… öylesine bir hal ki, laf bulmayı ancak, Goethe, Schiller çağlarının düşünürleri belki başarırdı …

Evrensel Terörlük doğurmasıydı bu! diye şimdilik anlatamıyorum... bir konu ile bunu çalışmayı denemeye çalışırım... halbuki anlaşılabilirdi... belki, bir toplum davranışı olarak, psikolojik zayıflatmanın, sosyal insan, az sosyal diye asosyal diyelim buna, insan tavırlı diye fırsatı yaratıp, bunu kullandıkları bir örnek olabilir buna...

Türkiye’de aynı kargaşa ile kardeşi kardeşe düşürme oynunu hep aynı seyrettirme cüretleridir, Afganistan’a bir neden yaratarak saldırı, Irak’a uydurulan bahaneyle saldırı… Vatandaş olarak Türk diye tanımlanan, ama işlev olarak kürt diye kışkırtılan, islamın ılımlı bilmem ne kışkırtıcılığı benzerleri… bu hep saptırıcı, her fırsatta ama yine Türk deyişler karşısında;

Oysa, Türk = insan sever diye asırları aşan ecdadımız saygıyı yeryüzüne benimsetmiş, yüreklerde saygı kazanmış yürekliklerdir!

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Avrupa Filistin’i yüz yıl dönümünde savaşıyor
Avrupa’nın destekleme isteği hayata geçirilmiyor
Hangi güçleri dostluğa bari kullanılabiliyor
Sorusunu hep doğuruyor bu türde her savunu
Aklımın duvarına çarparak yüreğime düşüyor…

Avrupa Filistin’i Amerika karar duvarı kalesinde
Buna da bir güç diyerek eğlencelerine
İşgalci keyfiyet Terör varlığı benzemez Türkiye’de
Danışmak, acılarına, fikrine, Filistin’e
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Dillerinin iğfal edildiğinden, yaşamlarını hep şifre ile dolduruyor olmaları kaçınılmazlık doğuyor, doğal olarak. Puta tapıcılıktan tek tanrıcılığa ilerleyiş sürecinde, ilk kitap Zebur”dan sonra, saldırganlığı vahşet hakimiyeti koruyan bu toplumun belirtisini, sürekli güç kaybediyor olacağı ihtimali düşünülürse, ikinci kitap Tevrat”a tutunmayı anlamlandırıyor. Yahudiler, bu saldırganlıkta bu kez de hukukla zorlanmış olmalı. İğfal yetenekleri ile Roma imparatorluğuna kadar ilerliyor soylu soysuzluğu ve hukuku, eğitimi kontrolüne almayı başarıyor, Avrupa diline Allah kavramını terim olarak işlettiriyor, yani Allah” ın oğlu diyerek, çarmıha germe kararını veriyor. Zira, Allah ve ruha ulaşamayışı hazmedemiyor veya amacını engelliyor diye zorbalık icadını aktifliyor.

Avrupa”nın bu iğfal edilmiş dil ile yaşam sürmesi hiç de kolay bir hal olarak algılanamaz. Allah yardımcıları olsun! Sürekli bu baskı ile yaşamanın etkisini de hissettiriyor çevresinde böylece, denilebilir sanıyorum.

Atatürk, Batıya dönmeli yüzümüz derken, bu yardımlaşmayı düşünmüş olabilir mi? Göktürklerin şahadet parmağı ile gögü gösterdiği, ruhu ne büyük içtenlikle bir aşk duyarlığını yaşam özeninde, sevgiyi saygı büyümede aşk medeniyetini bağımsızlık karakteri edinmenin emanet yüceliği korunmayı, genç tarihimize Oğuztürk”ten sonra Atatürk ile gençligi ebedileşmiş olmasi bir tesadüf müdür? Avrupa deyip geçilir mi diye içimi yokladım, zihnimi okşadım. Bugün yaşanılan bu baskı cenderesinde formatlanmaya karşı duruşun, ne kadar doğal tutum olduğunu kanısadım.

AB,ABD,Ingiltere ile düşman değiliz!
Araplarin kini, Yahudilerin ırk bilincine düşmanım!
Diliyorum, insanlık diyecektir ki, anlıyorum...

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Küresel ısınma diye bilimsel bir açıklama ister. Konu olarak ancak, çalışan ile çalışmayan, kanun açığı ve kağıt üzeri duruyor olgusuyla kanunsuzluğu kullanış, hak ve hukuk arası önem taşıyor vatandaş olarak. Bir ülkenin, vatanın vatandaş olmak, dünya vatandaşı olmayı gerektiren bir çağa ilerlenildiği, nüfus artımı ile iş denetimi arasındaki dengenin bir uçurum açıklığı, bundan faydalanan ve kurtuluş isteği gereğinin yetersizlik arasında çalkalanışı, bilgi ve bilgilenmenin iletişim ile ilgileşim inancının sarsılması, şehircilik, tarımcılık, teknolojik, finansal yine dengesiz planlamayı zorlandırıyor olduğu gerçeğinin yıprandığı bir çağdayız.

Uzman ısmarlamak elbette doğrudur. Ama, her ülkenin her çıkan, çıkarılan sorunlarına karşı, kendi heyetinin sürekli gelişen çalışma ekibi olmalı. Zira, sömürge veya kapitalist çatışmayı doğuran savaş çanlarının çabukluğuna karşı, ortaklık ve dönüşüm modelleri ölçekleri her ülkeye aynı hız veya görünümle tehlikeler, insan hak ve hukukları ötesinde ulus bilinci ile insan sağlığı arasında sorumluluğu kaynaştırmaya sürüyen bu fırsatçılık güdümü amaçlarda ve karşıtında elbette hareketlilik olabilir, çare olabilir, ama çözüm olamıyor.

Küresel ısınma, deprem bölgesi, volkan yöresi yerleşim alanları, doğa çevresi gerekliği ölçekleri olarak, yeniyi mi önce uygulayıp sonra eskiyi restore etmeli diye genel bir reçete olamayacağına bilinç taşımalı. Denenmiş olan, ister düşüncelerde, ister yapılanmada, denenmiş olnların hatalısını tekrarlamak hiçte güzel değil. Gelişmiş ülkelerin eski silahlarını tüketmeye zorlandırılmak hiçte hoş değil. Her iddia arasındaki prestij ve imaj hastalığından yoğun halk kitlesini kullanarak faydalanmanın olmadığı bir çözüm, önce garanti altına alınmalı. Alternatif finansman planlamaları yerel bir heyet ile halka açık, halkı paralelinde bilgilendiren bir çalışma olmadıkça, dönüşüm daha da pahalıya mal olacağı kaçınılmaz olur. Tecrübeli olan her durum akıllı bir çözüm olmayabilir, tecrübe ama dinlenmeli. Bir Nükleer enerji hatası yeryüzünde yeter ve artar ölçekte devasalığı kanıtladı. Bu hatayı, bu belayı tekrarlamak hızlı ve yoğun zenginleşmek diye, toplu ölüm, sağlığı topluca ve toptan sarsan bir derdi daha tekrarlamak, Hitler yaptı biz de yapalım benzetmesinden hiç de farksız değildir.

Vatan sınırının sözde önemsizleştiği, şehirleşme diye, dönüşüm diye bir tek şehir planlamak dahi Türkiye için büsbütün felakettir. Türkiye ile komşu ülkeler de düşünülecek, birlikte kalkınması ancak, bir şehirleşme dönüşümü, yapılanması düşünülebilir. Dönüşüm diye bir tek şehri düşünmek, çorap söküğü efekti ile akıl almaz tehlikenin eşiğinde olmanın, biliniyordu veya bilinmiyordu gibi bir oyalanmayı kaldıramayacak kadar gerçekler duruyor açık seçik. Halk anlamıyor uygulaması Türkiye için asla geçerlilik bulamaz, uygulanamaz.

Kanun açığı diye hep altını çizmek istiyorum bir refleks gibi. Avrupa, İngiltere, Amerika o kadar çok kanunları kağıtta olduğu halde, neden en çok insan dışı ticaret o ülke insanları tarafından gerçekleşebiliyor olduğuna üzülüyorum. İnsanı, insanlıktan saptırıcı bir girişimcilik süsüyle, arsızlık boyutuna ulaşmak demek olmamalı. Uygarlık, bilim, ilim dengesinin sağladığı bir bilinç ile gelişmeyi şart kıldığı ile, işin kolayına baş vurmak ayıptır. Bir gelişme denilemez ona. Ne kadar usandırıyor olsa da, ne kadar cazibeli olabiliyorsa da, kötü bir hal peşinde seğirtmemeli. İletişim ve ilgileşim sağlıklı bir bilgi ve bilgilenmeyi gerektiriyor.

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Kınamaya ek olarak: Avrupa televizyonlarında ne kadar bilgisi az Türk veya aslı Türk vatandaşımız varsa, onları Kürt-Türk, İslam-ılımlı din vs. gibi sorulara düşüncelerini sormaya yaygınlaşmalarını, tanıtımın bu halini iyi bulmuyorum… Kınamaya ek olarak: Avrupa televizyonlarında ne kadar bilgisi az Türk veya aslı Türk vatandaşımız varsa, onları Kürt-Türk, İslam-ılımlı din vs. gibi sorulara düşüncelerini sormaya yaygınlaşmalarını, tanıtımın bu halini iyi bulmuyorum… Onlar, halkını böyle yanıltmayı üstlenebilir, ama Türk milletine dürüst haber (acısı, tatlısı, iyisi, kötüsüyle) vicdan borcudur.

Avrupa ülkelerinde bu kirlilik sürerken, Türkiye’de Başabakan da, bu milletten ne çalarsan o kârdır, savaşmaya başlayana kadar yeter de artar der gibi: ‘bu millet çok dertler gördü, buna da katlanacaktır’ gibi sözleri sarf etmeye çekinmiyor bile… tuhaf olan, söylerken gizden bir tebessüm yayılması, toplanmış olan halka hakaretin dozajı… Senin davarlığınla, ben daha çoook gelirim insanlık yüceliği hakkından, deyişin dozajı… Firavun onları küçümsüyor, onlar alkışlıyor… Şu dilencilerin, o ülke bu emirlik gezip dileniyorlar bir tv kanalı ihalesini ödemek içindir galiba, demokrasi örtüsüyle hukuk horozluğu örtünen soyguncuların dilenci sadakası dağıtması, ilginç… sanılmasın ki, taviz aldıkça dayatıyor AB. Sadece bir anlaşmalarıdır diye bir düşünceyi önemsemeyi tercih ediyorum…

Taviz tavizi doğuracaktır elbette. İki kıskaç arasına girmeyi üstlenen AKP, yoruldum deme haklarından kendilerini soyutlamış olduklarıyla, baskı ve tehdit baş vurusuna da hakları kalmamıştır böylece. Bu ancak diktatörlük olur, demokrasi değil… Demokrasi lafları, suçlarını örtmez, kadın başını örtmekle İslam olma şartlandırması gibi. Zira, dinimiz yumuşak, sevecen saygıyla merhamet dinidir.

Tek millet, tek vatan, tek yürek, tek düşünce olmanın zorunluluğuna öncelikle AKP kusursuzca uymalı, diğer partiler muhalefet olarak bir başarı koruyabilir bu şartlarda… Gazeteci, gözlemci yetiştirilip, korunmalı. Vatanın her yöresinde her yenilik, yabancı tavsiyesi hislerini bildiren bir millet bilincine desteklenmeli. Yörelerin yaşamı yerlilerin yürek sağlığında dayanıklılık seyrettirebilir. Vicdani tutumlar sıkı kontrol gerektiriyor. Zira, vatan toprağının yüreğine kazı işleri çoktan başladı. Kişisel çıkar histerisi vatan ve millet çıkarını yıpratmaya ahlak sızlatacak bir fırsatçılık eşiğidir. Bu hükümet bunu, dış ülkelerle ortaklaşarak dayatıyor millete… yerli işçi bile hayal daha hâlâ…

Orada burada olur olmaz, bilir bilmez ve bir amaca koşullandırılmış konuşmayı destekleyen Batılı, bu Yahudiliği, karmaşa yaratıklanma histerisine yeteneğini insanlık sanabilir, kendi hakkını kendisi üstleniyor, bedelini de hesaplıyordur mutlaka ve böyle tükettiler bilgiyi, teknolojiyi sahiplenen vahşetleriyle Afrika kıtasını da…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Yunan mitolojisinde mest olup paraya kalan
Avrupa sefil! Amerika sefil! İngiltere sefil!
Allah’lığı Yahudi, Şeytanlığı Arap türeyen
Uşaklığa Avrupa, Amerika, İngiltere sefil!

Savaş sefil! Savaşın bu insan topluluğu sefil!
Tek olan Allah! Tek güzel! Tek yüce!

Allah olmuş Yahudi, şeytan olmuş Arap üreyişiniz!
Uşaklığa yatak olmuş Avrupa, Amerika, İngiltere!
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Yeryüzünde Amerika, İngiltere, Avrupa kağıt üzeri zırt pırt yazılanlarla huy edindikleri ahlak dışı ticaret, ahlak dışı saldırı, ahlak dışı kışkırtı, ahlak dışı cezalıları kurtarışı cirit atıyorlar vatan yüreklerinde, doğayı zina etmekte, insan haklarını ezip geçmekte… Kanun açıkları diyerek bu terörlüğe cüretlerinden hepsini şiddetle kınıyorum! Çocuk ticaretini bırak çağrısı bu!

Hayvanlar, çocuklar, milli değerlerde maddi, manevi geçerli olmak üzere, ülkeler arası kaçakçılığın suçüstü yakalanması yetmiyormuş gibi, çocukların davar gibi süründürülmeleri karşısında daha hala; ‘burada sefil büyücek, bizim zenginliğimizde rahat büyüyecek’ diyen Amerikalı, Fransız çocuk ticaretçisi bu eşkiyalara suçlarının içeriği olarak, sözüm ona evlatlık keyfiyeti de dayatarak kaçırılmak istenen ülkelerde bu çocuklar için beklenti olarak:

- ilaç için denek, plastik ameliyat için denek, psikolojik, bedensel, ruhsal işkenceye denek, organ bağışı için denek, savaşçı olarak denek, kiralık katilliğe hizmete denek diye sayısızca suçlamalar sayılmalı…

İngiltere’de sadece 1700’lü, 1800’lü, 1900’lü yıllarda bu denemeler şuursuz boyutlarda, özürlüler dahil, ispat olarak yeterliliği geçerli kılınmalıdır! Bu ticarete hangi ülke akıl üretici, hangisi uygulayıcı diye sormanın önemi olacak, tazminatı ağır bedellerle ölçülecek olarak:

Avrupa, Amerika, İngiltere yeryüzünde yaşayan vahşet olarak, yaşamı, ulus varlığını kağıt üzeri değerinde sadece laf bolluğu keyfiyeti hakkıyla taşıyan olarak, ne zaman hangi insanlığa hangi hizmeti verebilmişler de savaşı hep hortlatan, kaynatan olmaktan niye kurtulamıyorlar, ki kanun boşluğunu dahi böyle cezasız elini, kolunu sallayarak bırakılıyor olduklarıyla, şiddetle kınıyorum! Bir PKK’ya Terör diyerek kağıt üzeri, bir düşünce dikkatini hatırlatma karşısında da dil ucu dileği ve gerçeğini ise onaylamaya, anlayışlarına sığdırmaya, insanlığına adım atabilmeye otuz yıl ihtiyaç duyan, otuz bin bebek katliamını gerçekleştiren katile ceza verilmemesi talebine cüret edenlere karşı;

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Her ülkenin kendine özgü bir anlayış kıvraklığı var olduğunun hislerime kaydı vardı, daha küçük yaşlarda. Kaydettim sürekli, memuriyet, sivil, hukuk ve serbest yaşam diyerek izlenimleri raflara yerleştirmek isterdim hep. Ev hanımı özelliğim öne çıkardı kendince dönem dönem. Hiçbir şey bilinen değil, tek bilinen, ayrıca bir yazılı anlaşma, ara sıra sözlü anlaşmalarda dikkate alınır, hoşa giderse. Memuriyetten yazılı bir haber daha kolay ve rahat bir anlayışa sığdırılabiliyor, o da kısıtlanabilir hürriyetine ulaştırılıyor yenilerde.

Bir anlayışa sığdırabilme diye ilgilendiğim, serbest yaşam konumu altında örneğin toplamayı denemiştim;

Aile ilişkisi, ev kime ait ise orada, eşler arasında, gelir düzeyi etkilenim kazanabilir an ve an
Aile ilişkisi, ev kime ait ise orada, komşular arası ilişkiler yorulmasın özeni belirgindir bazen
Alie ilişkisi, ev kime ait ise orada, alış verişte, seyahatte yurt içi veya yurt dışı ayrıcalık olur

İş hayatı süresinde bütün ilişkiler bazen kolay algılanabiliyor, zira, iş saatlerinde diğer gerçeklerden uzak kalınabiliyor, soluk alınabiliyor, sorumluluk duygusu hatta olağanüstü sağlıklı ve sağlam duyum duruşundan bile haz alınabiliyor. İşsiz kalınırsa, hastalık, kaza gibi kötü tesadüfler icabet ederse, sabır diliyorum dayanabilmelerine. Bu kötü tesadüflerde de fırlatılmış olunabilen durum ile ne yapılacağını çok azı düşünüyor. Bir memur, kötü bir tesadüfle, 'hayır' kararı aldıysa bir işin yürürlüğü için, o hayır’ı mahkeme kolay kolay evet’e çeviremez. Kimin elindeyse düdük, keyfine göre çalabileceğine uyulmalı oynuna tarihlerce alıştırılıyor…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Suç ; çocuğa işletilen kürtlük
Örtülü ; kirletilen çocuğa Tarikatlık
Ticaret; dehşetle sindir modacılığı cücelik
Suç örtülü ticaret yeni çağ kurulu kölelik…

Avrupa, halkını çok memeli damızlık sığır etmiş
Yirmi dört saatini akan memelerinden emziriyor
İsviçre, Avrupa taşını sıkıp suyunu çıkarıyor
Amerika, çocuk işçi üreten vahşet krallığı
Çocuk kaçırıp eğitiyor da engelsizce ustalığını
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Papazlar örneğin, okulda, hastanede, hapishanede, postanede, kahvede, eğlencede, kütüphanede, memurluklarda vs. gönüllü hizmet veriyorum süsüyle dolanıyor. Bir kimsenin insanlığına emek olmayı uygulayan bir hekimin, hakimin, öğretmenin, memurun vs. kaydırıyor ayağını, sokuyor kendi yalakasını. Al sana bir meçhul süreçte işgal edilmiş bir ülke varlığı sana! Papaz, kilisesinde dursun uygulaması, sanıyorum ki başarıldı, Almanya’da…

1945-1963 yılları arasında Avrupa’ya önce Portekizler gelmişler, sekiz ay kadar dayanmış, toptan geri dönmüşler. Sonra İtalyalılar ve sonra da Yunanlılar gelmişler, çabucak da geri dönmüşler. 1963 yıllarında Türkler yoğunca gidiyorlar. Bütün dünya ülkelerinin insanları yaşıyorlar şimdi birlikte ve Avrupa ülkelerinin her birinde. Meslek bilinci yoğunlaştı. Baş hakim, başhekim, baş spiker, polis, milletvekili vs. görevlerini aşk ile uyguluyorlar, oraları karıştırıp, fitne fesat sokuşmuyorlar Türkler. Diyorlar ki, işsizlikten dolayı göç edilmişti. Hiç düşünen oldu mu acaba bilim adamlarının yanıldığını? Savaş sonrası fabrika kurma izni, yağışların hava kirliliğini önleyeceği düşüncesiyle verilmişti belki ve bu yüzden öbür ülkelerle bu olanağı paylaşmalılardı. 1999 yılında bacalara filtre sistemi bulununca fabrikaların çoğunluğu taşındılar başka yörelere, ülkelere…

Borsalar dert belirmeye başladı. Para demek ki yenmiyormuş. Para demek ki huzur satın alamıyormuş. Para ile Terör üretme işini yaparken düşünmelilerdi. Ama bu sömürgeler millet acısını, hiç millet kadar çekmeyenler olmaya hep düzenli özendir. Çünkü, millet olarak kararlılıkta çabuk yalpaladılar. Çünkü, millet olarak kontrol etmeyi unuttular, kontrol edildiklerini ciddiye almadılar… Çünkü, millet olarak hazır paraya konma hevesine dilenciliğe eğitildiler… Çünkü, millet olarak yolsuzluğun kazandırdığıyla, rüşvetle, dolandırmakla damak tatlarını kirlendiklerini anlamadan daha, eroine bağımlılar gibi, uşaklık etmeyi rütbe edindiler kendi gönül rızalarıyla… Çünkü, hisleri çökertildi, ruhunda duygu duvarı kalınlaştı, ses girmiyor artık içeri, söz temizleyemiyor olarak da dışarıdan, uzaktan… Bilgi, uyuşmaktan ileriye gidemiyor artık…
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Gerçeklere aykırı kararlarla bir AB, BM, ABD
Sadece savaş yaratan kışkırtılarıyla uzmanlıklar
Can çekişiyor, sanki savaşsız soluk alamıyorlar
Edep, şeref, mülk, mal hep asla yetersiz bahaneler

Yapıcı bir tutum sergile gibi akıl ısmarlayış ısırıyor
Akıl mı var, akıllılık tarihlerde nasıl yazıyor?
Avrupa yabancı der, vatandaş demezlik sır oluyor
Can çekişiyor, sanki savaşsız soluk alamıyorlar…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Amerika Düşünsün Bakalım

Bir zorbalık ülke icadı Asya’nın mı? Amerika, Avrupa kakalaması leş gibi kokuyorlar! Peki, adım Türk, soyadım Türklüğüm, yüreğim Türkiyem, niye bir de üstüne üstlük can pahası, mal bedeli ödüyorum? Sadece, canımın toprağını korumak için mi? Korumaya toprağım kimin di? Niye almayacakmışım onu? Amerika düşünsün bakalım…

Amerika, Avrupa’nın bir saatte dünyayı bile yok edebileceğine inanıyorum! Hiç endişem yok bu güçlerinin varlığına! Çaresizim değil mi? Terör dağları avuçlarının içi gibi biliyormuş… öyle diyor bir keriz… peki, ben de kimin nerde olduğunu bilmiyor muyum? Zaman isteniyor değil mi? Bu zamanı veriyorum, bu arada bu işimle meşgul olurum… kim ne der buna? Hukuk var mı? Dünyayı bile dilediği an yok edebilenin hukuku neyse, benim ki de o olur, değil mi? Avuçlarının içi gibi bilen varmış, dağları, onların bildiğini ben de biliyorum işte şimdi, Amerika’yı…

Çevremde hık diyen niye hık der? Elinde baltaya hız alıyor veya tıslıyor diyedir değil mi? Hık duyunca elimin tersinde tik var diye niye kullanmayayım? Merhaba Amerika. Adım, senin hatırın için sevinç. Nasılsın? Komşum geldikçe diyor ki bana, benim adıma kürt dediler, şırıngayla da kürt kanı doldurdular, dinin eteği mi, peştemalı mı, örtüsü mü varmış, neymiş, onun altına da soktular, bana bunun için ülke verecekler… çok sakinim hep, gülümsedim, bir bardak su verdim, hayırlı olsun dedim, gitti. Hiç kavga etmedik. O hayaliyle mutlu. Ben bu hastalığın derdiyle, senin kokuşmuşluğunda niye kurtlanayım ki… ben usluyum, değil mi? Sadece, keyfimi merak eder misin diye soracağım ki, düşünesin. Beni seviyorsun, düşüneceksin değil mi? Terörlüğü seviyorsun, huyunu doğru biliyorum değil mi? Akıllıyım ben, biliyorum… 30 bin bebeği katledeni 30 bin parçaya böleceğim. Görmek ister misin, yoksa uyuyacak mısın? As diye birini birine izin veriyor, yatıyorsun sonra. Doğruyu da biliyorum, değil mi? Akıllıyım ben, biliyorum… Ben de asacağım. Bak, seni ne çabuk eğlendirebiliyorum… Tarikat, Kürt dedirten Yahudi seni böyle oynatmıyor mu? Nasıl olsa işin bitince ocağa atar kızartırsın…

Bak, ne diyeceğim sana. Ben kadın ülkesi istiyorum. Kadın, biliyorsun, erkeksiler gibi değil zevkinde. Yahudi nerde yaşıyorsa, o toprak benim. Yolla itleri havlasın, boşaltsınlar oraları. Sonra da, tarihte görülmedik güzellikte bir kadın dünyası kurdur bana. Becerebilir misin bunu? Sor bakalım Yahudi paşana, Avrupa’yı serer mi ayağımın altına? Erkek diye Asya’dan seçerim, ama kendime Ne Mutlu Türküm Diyene asilliğinden seçeceğim. Bu güzelliklerle dolduracağım kadın ülkemi.

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Şimdi dinlendik, halk yine uygar ve dinamik üstelik. Siyasetçi, halkın uygarlığını koruyan hakkını arar. Siyasetçiyi pazardan almayın! Siyasetçi pazarından pazarlanılmasına şans tanımayın! Siyasetçiyi, pazardan pazarlananlara karşı çünküi halk korur. Beceriksiz siyasetçi cezasının ne olacağını bilerek üstleniyor ve böyle üstlenecek de elbette. Beceriksiz ziyaretçi, kişiliğinin veya benliğinin cebini doyurandır. Orasını burasını yamalattıranlardır: ılımlı İslam, tılsımlı fistan, Yahudilik sırtartan, ondan bu vatan, şundan şu kişnemelere meydan açan bölge değil Türkiye!

Sömürü için siyasetçi arsız olmalı. Kanunları ferman okumayı becermeli. Bu Avrupa işte. Amerika da sevdi Avrupa keşfini. Hitler’den kurtardı ki yerine geçsin diye: Hitler oldu. Bir iyi iş yapar yapmaz, kurtarma ile kazandı bu ünü, saldır anasına avradına silahına… O iyi işi yaptıran kim diye soruluncaya kadar olanlar çoktan bitmiş oluyor, bir başka toprağın yüreğini oymaya iş başında bulunuyor. Yaratılan soytarılıklar sadece. Tavşan koş tilkiyi yakala…

Tavşan koş tilkiyi yakala demiştim. Böylesi bir toplum olmaya, böylesi bir bireylik süsüyle vatan kurmaya kalkışanlar da başlamış Türkiye’mde Yahudilik ediyor kendince. Hem o Yahudi sana meydanı kurdurur da yerleşmez mi ama? Filistin yüz savaş yaşında…. Savaşta kazanılamayan, siyasetçi pazarında masa başından imzalatılır, cumhurları da onaylar. Seyret Yahudi’yi, tuzağının kıskacında kıvranan birey sancılarında sonra…

Bir millet düzenli bilgilendirilmeli. Karar, anlaşma, amaç ne ise, ne olduysa da şanslı şanssız, anlatılmalı. Çünkü o halk şehitlik şerefini taşıyan üstünlük varlığıdır.

Kredi de gerekir elbette. Ama o krediyi verenlerin halkı gelip bu vatan halkı şehit olmasın diye savaşmıyor, kendini kendisiyle öldürmüyor herhalde. Bir ülke, ya savaş ya krediyle çökertilir. Bu mücadeleye ordum şanlı, ama siyasetçi satılmış ruhlu!

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Sahte ne varsa sahte çürüklüğüne yetenek istiyor
Hitler’in günlüğünü sahte uzmanlık buluş yazıyor
Sahte evrakla ilgi varlığına başkan da çürük yapıyor
Sahte evrakla emeklilik kasası daha gözet dileniyor
Bunu Avrupa keyfine uyan için açıkça denetliyor
Ismarlama yönetim sağlığına da çürükler yöneliyor
Parlamentomda Siyonistlik bu uzmanlığı cirit kaynıyor

Kasım 2007
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

‘Türkiye’de hak ve hukuk anlayışı biraz abartılı sevgiyle şımarık bir halk oluşmaya yüz bulmuşluk oluyor kolayca, yüz bulduğu gibi tutumlanmaya da koyuverince cezalanıyor, ayıplanıyor, kınanıyor. Hoş, bu dert orada, ülkenizde kalsa iyi, gelip sızlanınca şaşırıyoruz elbette, Türkleri çalışırken tanıdık, komşulukta tanıştık, acaba maske miydi endişesiyle bir ikisini kabullenmeye zaman ayırınca, başımıza sarmış oluyoruz, gözümüzü açamadan yığılmışlıkla karşı karşıya kalıyoruz. Halk elbette sevilir, şımarmak demek mi olmalı? Yok efendim ne soyundandım, sol yanımdaki halim Anayasa kuralı olsun, sağ ayağımla eşikten girilecek okul olsun, o okul bana yabancı demiyor üstelik, beni yabancılıyor demeye yüz bulmuşluğu severek oynuyor. Bir devlet kişisel keyfiyet haline, başı, ayağı, eteği, lehçesiyle mi yönetilecek, her gün üstelik keyfi kaçtıkça değişme gösterme patırtı gürültüsüyle… ‘’

ve böyle sayfalarca yazabilirim, dinlediğim bir kahve sohbeti buluşmasında mahcubiyetten dilim tutuldu, ara sıra başımı kaldırıp şefkat bakışlarımla devam et, dinliyorum tutumlandım… Avrupa hep vahşi mi? Darılacağım ama, haklılar disiplin ve prensipli bir yaşam için gerekliğin yasalara uyum olduğuyla, gerekirse kendi yağında kavruluyor dönemi de yaşanmış elbette…

‘Özgürlük ne demek? Kırmızı yanıyorsa trafik lambasında, canım istemiyor beklemeyi, araba da gelmiyor, geçeyim canım demek mi özgürlük? Özgürce hareket etmek bu türden özgürce düşünmeyi mi ürettirmeli? Bu arada işte fısıldayabildim sadece, Fabrika işçisi olup, iş derdinde olmamak rahatlığını istiyorlar belki, bunu da Avrupa bir zenginlik gibi markalaştı, hava kirliliğine önlem olarak filter sistemi bulununca her ülke fabrika kurabilir hakkına hevesleniyor belki, bugün iş verenler bu yüzden de kaçtı, işsizlik parasını ödeyebilmeye krediye başvuruyorsunuz işte dedim ama, dediğime utandım tabi… Hatalara özenmek düşünme kapasitesi mi yani? Doğaya açılan zararları mı tekrarlamalı denilmesine fırsat yarattım böylece… Ortada bir çaresizlik var her yerde, bir iki hükümet zırvalığına katlanıyoruz işte denilmesinin haklılığına ne diyebilirdim ki…

Bir Türk Lokumu heykeli ile kınıyorlar, anlatın artık şunlara biraz yasalarla yaşandığını, adam olmayı anlatın, ülke bölünmezliğini, lehçe zırvalığını, kılığın, kıyafetin, bireysel keyfiliğin yasada yeri olmadığını… bunun başarıldığı bir ortamda, terörün hepsi severek teslim edilir denldi elbette… bir kahve sohbeti buluşması tadını tuzladık böyle turşu vuruyormuş gibi… hamile olanımız olsaydı, can çekti der gam yemezdik… tebessümlerimizle tatlandırdığımız kahvemize uzattık elimizi, yüreğimizi sohbet güzelliğine muhabbet çiçeklendirebildik, hanımlarız bizler… zor olmuyor hanım gönlümüze hanımeli çiçekleri donatmamız…

‘Hükümet olarak, eski başbakanımızın düşürülmesi yeşiller partisi kaynaklı olduğu önemi değildi elbette, medyanın satılmışlığı idi, ama yeni başkan Merkel hanıma, emri bana geçerli değildir dedi ordumuz, halkın seçtiği olarak (Amerika, Yahudi destekli denilmedi, ama anlaşıldı bakışlarla) dönemi bitene kadar katlanırız ihtarını gerektiren ilk tatsız anımızdır, İkinci Dünya Savaşından bu yana –burada, 168 ülkenin acısını düşünemez olamam elbette-… Halk olarak buna saygı duyduk ve katlanıyoruz, ama her gün ordumuzu kıvrandırmıyoruz. Halk olarak da biraz kararlılık ve emek gerekiyor…’

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Türkiye’ye, dinlemeyi anlamaya geldiğini
Hoş gelmiş, sefa bulmuş duyarlığı olsun, dileğim tabi
Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisindeki sesi

Görmeyi görünen gösterişliği değerlenmeli:

Toplum germeyi reform nitelemeyi
Avrupa komisyonu başkanı sevmiş din medeniyetini
Laik Cumhuriyetin istiap haddine veriyi

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

AKP daha güçlü yeniden kurulacak diyerek
Şiddete bu hevesini AB’ye döşek ederken
Üstüne yorganlık mısın be adam?
AB’ye çamur diyecek sen mi oldun dehşet Ağa?

Avrupa ne zaman bir hükümeti vatan korudu?
Vatan diye uygarlığı sömürüp de mi geçindi?

Sefilliği kendini kokuşuyorken
Kendi pisliğini AB toplamına üşüşen…
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

O yılların gençliği bu acıyla huzur bulamaz tesellisiz! Konuşmalılar... ve yapıyorlar bunu çok şükür: “Başka ülkelerin şablonları Türkiye”ye oturmaz. Dinin sosyolojik boyutunu gözönüne alamadık” diyor tv”de, o günlerin yüreğinde incelen sızısıyla”. Ortak noktalarımızı artırmamız gerekiyor diyorlar, Kürt vatandaşlığını dile alarak. Umarım gelişecekler. Umarım, Kürt devleti sefilliğinden arınırlar. Umarım bu ortak noktaların artması denilen ile Kürt okulu, Türk okulu, din kılıklığı okulu diye bir uzlaşmaya gidilmez! Kürtçe bir lehçedir, kürt dedikleri Türk milletinin efendisi olan köylüsüdür. O efendilik kazandıralacak! Bundan endişe etmiyorum. Kürtçe lehçeleriyle tiyatro, türkü, folklor seslerinin renklerini zevkle izleyeceğim. Lehçeler dillerdir, her dil yaşayan bir varlık, ardıllık, öncellik kabullenmez.

Bu saldırı masrafları dilerdim ki, yaşam için imdat bekleyen topraklarını işlemeye hem de kavuşmak uğruna harcanmaya özen büyüyecek. Doğa hasret köylüsüne, millet üzgün efendisinin bu acı isyanına, efendiler efendi olmayı sevecek mutlak! Evet, ülkeler arası ilişki sinsilik barınağıdır, çok kurban düşer tuzağına! Ülke acı vermez, acı çektirmez! Ülkede insan diye dolaşan, cebindeki eliyle acı üreten mahlukatlıkların eseridir bu.

Doğaldır, çete oluşunca savaşılacağı. Bu çatışma oldu, evet! Her tekrarda hep olacak üstelik kayıtsız şartsızca, evet! Biri çeteliğe kışkırtılan kurban, diğeri mücadele için darbe düşünen kurban. Bir savaş, asla ve asla vahşetsiz değildir. Hep masum başlar her şey. Masumlar çekecektir bu şiddetin arsızlığıyla doğacak felaketin acısını, para babası kişner iş becerisinin toplattığı serveti.... Çete de kurban, darbe de kurban, kazanan para babalığı o bilinmez, o görülmez mahluklar... Başabakan da diyor ya, “onlar bizi görmez” diye...

Çok eminim ki, konuşmaya başlarsa o yıllardan o acıyı çekenler, bilenler, görenler, hissedenler... zira, yas tutabilmek için bir gerekliliktir, önce dile alabilmek, ağıtlar böyle dökülüyor dillerden... Çekenler ama derler ki, bir Türkiye içi sorun ile bağdaştırılmaz bu, taa tazminat devrinden başlayarak o kaynatılan 68”li, 78”li yıllarında türetilen tuzaklardı... Tuzağa düştüler sadece. Şimdi gelişmeye, ABD”yi, Avrupa”yı iyi anlamalılar. Tarih kendini, uygarlığı taşıyan yüreklerin kaleminden yazdırdığını iyi bilmeliler. Tarihi yazacaklar hevesi de bu kabuklaşan zorbalık ülke diye kürt devleti soytarılığının bir icat benzerliğidir, bunu iyi bilmeliler. Arap gibi kin, Yahudi gibi ırk kabuklanan para sırtarıklığını iyi bilmeliler. Bir kabuktur, kırılmalı! Irk: seni ellerimle öldüreceğim, öldüremezsem öldürteceğim, demektir!
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Tüketim kültürü değil bu aracılanan sadece
Her mahalleye cami der gibi bir psikolojide
Alış-veriş merkezleri yığıyorlar yeryüzümüze
Belki bir uyanıyor önlemi silah yatırımı eksikliğine
Bir nesil eni sonu uyutulacak özlemine…
Hem de işsizlik boylandırıp heves kışkırtısıyla böyle

Avrupa kültürüdür
Baştaki ne derse sondaki onu aynen der halk diye
Hitler peşine takılmak örnek diye yeter herhalde
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Uygarlıklar topraklarındır, insanlar gibi göç etmezler. Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ilke ve ülküsü, yurtta ve cihanda barış ve bu topraklarda uygarlık yaşayacak, yaşatacak, yaşatılacak…

Bugün Türkiye’de yeni bir toplum oluşmuş olduğuna, kuşkusuz Demirel iktidarından önce de vardı, ama benim izleyebildiğim zaman açımı olarak bu kadar geriye bakıyorum sadece; toplumsal ve bireysel daha hakkaniyetli tutumların önü, hep bu torpillerin yarattığı sancılarla tıkatılmıştır, alıştıra alıştıra… ve yine mağduriyeti daha şiddetli ve etkili kullanabilmeye o kadar yıllar hazırlığı yapılmıştır…sanılmasın ki, susuzluğu bu amaçlara kullanmayacaklar… her ülke de kullanacak bu fırsatı, kendi çıkarına …susuzluk tifüs, kolera gibi salgın hastalığı acımasızca beraberinde getirir… mayınlar tek yönlü döşenmezdi elbette, amacın çokluğu oranında hazırlanır önceden…yıllar önceden…bakteriyle savaşı tetikleyenler de var zaten güçlü ülkelerin kiminde ve birilerince… bir ülke, bugün ve yarını kurtaran bir başarıyla, öbür gün ölmeye mahkumdur… on bile değil, yüz yıl sonrayı hatta bugün planlayabilmeye yetenekli olmalı…

Gizli güç varlığı, sahte görüntüyü yaratır… teknoloji veya Ufo gibi bilgilerin gizli tutulmasına özen gösterilir… halk nasıl anlar endişesiyle bu gizi sır etmek rahat bir çözümdür mutlak… bunu, mitoloji ve tarihi kanıtlarla, incelenen kalıntılarda açıklanan konumlarla anlamak mümkün... mevcut teknoloji mevcut sistemi de değiştirir hiç şüphesiz… az bilen, çok bilen, az güzel, çok güzel gibi genel bilgisiyle yüzleşebilmeye, düşünsel olarak sesli düşünmeye alışmalı insan… bir bilgiyi zamanlı anlatmak iyiymiş… sık sık gizli ajanlık, askeriye çalışmalarından okunabiliyor…halbuki bilgi düzeyi yüksek, sesli düşünmeye alışık bir toplum, bir topluluk olarak, zamanlı anlatımda beklemeye alınmadan faydalanabilenlerdir… faydalanmak isteği ayrıcalıklı bir özelliktir… işleyen, yani uygulanan sistemde eğitimli ve kararlı duruşun sağlıklı neticeleriyle kazanılır… dışlanan, sömürülen bir ülke, bir toplum, bir topluluk olmaktan kurtulmaya emek verilmeli… dua da edilir, daha içtenlikle…

Doğa da acımasızca kanatıldı, o da kanayışını acımasızca serecek önümüze… hem dua, hem çare için bilgilenmeyi öğrenebiliriz…

Torpil ruhu derken aklıma misyonculuk ruhu geldi… Avrupa, Amerika, İngiltere’nin 168 ülkede varlıkları sık sık okunabiliyor ve anlatılıyor şöyle; ülkenin birine gidiyorlarmış, orada aşiretin birine tv, para vs. veriyormuş, öbürüne hakir bakarak, böyle bakacaksınız onlara hissini yaratıyorlarmış… çok da kolay anlıyorlarmış… çünkü, kendini gelişmiş hissediyor, ötekileri kıskandıran bu tutum onlara bir kişilik kazandırıyormuş…Avrupalıların üzücü buldukları ise, çatışma başlayana kadar biraz daha vermeye mecbur oldukları durumlarmış… (en az ile başaran bir Avrupa ülkesi çok vererek başaran Avrupa ülkesine üstünlük kazanıyordur kim bilir. Çok sık, okurken, bu duyguları uyandırdı içimde) aşiretler çatışmaya başlayınca kilise ve askerleriyle zengin, okulu fakirce donatıyorlarmış… yerleşmeye giderek toprak sahibi oluyor, yerlileri çalıştırıyorken de yine bir aşiretten işçi alıp öbürünü dışlatıyormuş… bütün ülkeye hakimiyet kolayca sağlanıyormuş böyle… 168 ülke böyle kanadı, kanatıldı… kanıyor… şimdi öylesine…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

(46 sayfalık haberden bir özet derledim sadece)
…………………..GEO 08.ağustos 2007, Almanya
…………………..kapak yazısı: ‘Savaş ve Barış’
Düşmanların partner olması için ne olmak zorunda?
Hangi güç barıştırıyor?

Neden hiç azalmayan barışçıl, huzurlu bir resim göstermiyor evrenimiz sorusuna kalan yanıt: Global birlik 1990’dan beri ihtirasa boylandı.

1992’den beri az savaş, savaşlarda az ölü –ve yine de dünya barışı ticareti sorunlu. Bunu güçlendirmeye, kaç insan yaşamı, kaç para sorusuna verilebilecek yanıtta yatıyor. Buna Afganistan saldırısı örnekleniyor.

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

CHP, MHP adına siyasetçiler de başkanlarıyla suçsuz değiller, bu bir senaryoda çünkü: Aydınlanmacı bir dönemi felce uğratanlara karşı yenik düştük belki, bazen anlar olduk, çoğuna şaşkın kaldık denilebilir. Kaç kere parti kapatıldı, halkı kışkırtan becerileri yüksekti, ayaklandırdıkça kurban seçtiler, suçu aydın düşünürlere, suçlamayı devlete yüklemeyi fırsatçılık başardılar. Hem suçlu hem güçlü hoyratlığı yaratıp, bunu engelleyen emektarlar süslenmeyi yetenek kazandılar, ama hep sadece karmaşa süresinde. Karmaşa yaratamadılar şimdi ve çırılçıplak gösterdiler bu yalakalıklarını. Bunlar işte, hep konuydu asırlar boyu ve konuşulmalılar….

Konuşan bir Türkiye yükselmeli millet! Sızlanan, şikayet edenlerin de haline bürünmeleri engellenmeli, ahlak adına! Bu öğretileri, kendileri simge kılıklanıp seğirtiyorlar her yöne, bu artık söylenmeli ‘keyfi belgeler becer histerilerini’ de had aşan belgesellerde de belki… Aydınlanmacı emekler hep taze, hep ebedi gençliktir çünkü ve hissiyat güzelliğinde taşıyor yüce millet bu aşkı coşkun yüreklilikle…

CHP, MHP adına siyasetçiler de başkanlarıyla suçsuz değiller, bu bir senaryoda çünkü: Gençlere yerlerini bırakarak, arkanızdayım bu akıl almaz sinsiliklere karşı dikkat güçlendirmeye, demediler hiç! Hangi üniversiteden bir genci bir bakanlık ödeviyle ilişkilendirdiler? Bir dış işleri anlaşmaları nedir diye ülkeler arası bir görüşmeye yetkili hizmet verdiler mi hiç? Edepsizlikler sesli değildir, sinsilik süslüdürler yüksek deneyimlerle ve yüksek ücretler yalatılarak bir rahatlık göstericiliği ile sözde başarılı bir başarıya seğirtilenlerdir hep…

CHP, MHP adına siyasetçiler de başkanlarıyla suçsuz değiller, çünkü: Türkiye Cumhuriyeti laik yönetim, yüce millet barındırıyor bağrında, hizmette yücelik bilinmeli! Şimdi polisler olacak, bu iblislikleri deneyim beslenenler halini alın çatının sokak artasında işaret taşıyan… Bir emniyet merkezi bağımsız karakterin sahibidir daha. Hükümet istedi, benim elim kolum bağlı buna diye bir duyarsızlık gıdalanıyor bu haliyle. Demirel bu çirkin örnek! Demirel bu baba işte! Ve adaşıdır Erbakan! Ortak coşturucular, babacılı”lıklar! Bu haller ile işkenceci sokuluyor aralarına, Avrupa bu eşiği hep kullanıyor çaresizce. ABD işkenceci eğitiyor yüz yıla yakın bir zamandan beri ve pazarlıyor bu hizmeti evren ülkelerine… Bu eğitici bu yüzyıla seçildi, eğer aydınlanmacı dönem hız alamazsa, anlaşılamayacak şimdi kime üstletildi bu ödev diye…

Bu bir senaryoda çünkü: Çocuk küçüktür diye büyük işler küçük sözler yüklemeye araç değiller! TBBM kuruluşu çocuk bayramı kutlanıyor. Onlara sözün ciddiyeti ve gerçeği korunmalı diye gerekliğini anlatmıyor mu bu? ...

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

boş bir hayal geçti ansızın şimdiden
yine o
şeklini bari biraz tarif edebilsem...
sevilirlikte bu demokrasi Amerika, Avrupa
bir belki...
kağıt üstü laf altı yaşayan uzakta yakında
Terörizm, karın doyuruyor, rejimi tavında
ciriti diyete kata soka...

Ekim 2007
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Elbette yorumlar önemli, belgeler ise gerçektir. Yorumlar, düşünmeye pazl gibi birleşebilecek belgelerin yokluğuna dikkatler de olabilir. Yani yorum, var olan bir durum seyrinden yansıyan hislerimi böyle anlatabiliyorum demektir belki. Belgeler de yorumlanıyor, belki bu da izlenimler olarak aynı değerlerdir Yargıya saygının sarsılmayacağına inanç sağlığındaki en değerli güzelliği olarak, aşırılıkların gereksizliğinde kendi kendini bitireceğini duyarlık kazandıracaktır. Polis devleti serkeşliğinde vatana ihanet ile yazık ediyorsunuz demek bir yorumdur süregelen izlenimlerden belirtiler olarak. Olaylarla doluşan olgulara karşı konuşma değerine yansıyan haklılık nedenleridir bunlar…

Bu belirtiler birikisi ile suç işlenecek ve birer belge olacaktır nihayetinde. Suçu serkeşlemek bir hükümet işi ise, amacı soygunculuktur, milletin refahı ve huzuru değil. Bu teşvikler ayaklanmayı, iç kargaşayı yaratır ve çünkü, eğer dışarıdan yardım alıyorsa… Bu yüzden asıldı nice gençlerimiz. Bu cinayetlere neden olanlar hükümetlerdir, millet ve ordu değil!

Konuşurken de düşünelim dileği kolay bir istek değil, ama bir gerekliliktir. Hata bir doğal olasılıktır, hatayı anlamak bir gereklilik. Zira, okuma özeni kadardır izleyebilme yeteneğindeki dinleme dikkati ve bunlar konuşmanın bir değerler toplamıdır birlikte. Birlikler birlikteliklerdir. Şehitler ölmez, vatan bölünmez, işkence masumiyete büründürülmez! İşkence ithaldir bu yüzden. Vatan korunan millet mutluluğunu yaralamaktır bu iş için makamlara da görevliyi sızdırmalar. Bunlar, paraya kuyruk sallayanlardır, insanlığı toplu kıyımlara sürüyenler…

Vatikan desteğinde din savaşları ile İngiltere en bariz örnektir buna, Tarihin her döneminde. Aşırılık arsızlıktır, arsızlık basitlik. Öyle ki, amaca ulaştıran olgu kolaylığı, çığ etkenliği örgütsel tecrübe tekrarıdır Tarihler boyu… Avrupa bir döneklik serüveni, bocalar her nedense ve sürekli...

Türk milletinin ordusuna aşkı, Türk ordusunun milletine aşkı Atasının kutsal emanetidir. Hükümetler, her türün nevi ve cinsiyle de, serkeşlik düşkünü olmaktan vazgeçmeli. Millete güven kutsal ilkedir, paylaşılmalı bilgiler. Türkiye Cumhuriyeti yüce Türk milletini barındırıyor, hizmette yücelik bilmeli…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Ve bu Yahudiler Roma İmparatorluğunu, -AKP hükümetinin adalet bakanlığından hakim tayini gidişatı aynı amaçtır-, hukuk ve okullarında hakimiyet sağlayarak işgal ediyor. Önce vahşet ile bilinen, şeytan adıyla o yapısı anlatılan ve Yahudi adını da kendileri örgütlenmiş olarak: Vahşet-Şeytan-Yahudi bu şekillenmelerdir. İncil müjdeleniyor, -AKP hükümeti gibi-, okulda her türlü edepsizliği fokurduyor, kendileri de hakim olduklarıyla Hz. İsa’yı çarmıha germe kararını veriyor. Bununla, Allah ve ruha ulaşılmaz bilgisini kirleterek Avrupa’nın dilinin ırzına giriyor; ‘elimde para işe yarıyor’ gösterisini, ‘paraya kulluk kula kölelik’ fışkırıyor yine puta tapıcılık devri gibi. Yani, Allah terimini saptırarak, Allah’ın oğlu, anası, danası, babası gibi bir anlamda haç getirtiyor. Böylece dili saptırarak laf curcunalığını da başlatmış oluyor. Roma imparatorluğunda arenaya köleler getirilir, gladyatörlerin eline kılıç verilir, Yahudi de baş parmağını ileriye uzatarak halkı coştururmuş (parmağını aşağıya çevirmesi ölüm işareti oluyormuş): Keselim mi? Halk da birlikte aynı parmak tanımıyla, keselimmm diye bağrışarak coşuyormuş. Yahudi keyif kasılıyormuş soysuzluğun soyluluğu olarak. Türkiye’de bu baş parmak gösterisini dolanır ERBAKAN efendi, dinciyim demekten çekinmeden üstelik. Bu yüzden hep bu şeytanlardan partiler kapatılmıştır Türkiye’de.

Ve Yahudiler, Roma İmparatorluğunu işgalinden sonra İncil’i yırtıyor, Vatikan’ı kuruyor, ilk çarşaf, peçe, çul çaput ile kapatmayı ilerliyor ve ilk papazlara kara çarşafı giydiriyor, din adamları karılarının da saçını tıraş ederek alttan sıkma baş bir örtüyle ve üstüne de bir örtü örterek kapatılıyor. Bu çarşaflı papazlar Avrupa’yı kontrol etmeye kullanılıyor, Avrupa bu yüzden uşaklıktan kurtulamıyor ve bu yüzden Atatürk’üm ‘Yüzünüzü Avrupa’ya dönün’ dedi. ‘Kapatırsa orospuluk yapar’ hizmeti için ilginç bir ön hazırlıktır bu çarşaflar ve de başarılı. Çarşafı başka yörelerde kadınlara giydirilmesi uygun bulunuyor, ihtiyaçlara en kısa yoldan ulaşmanın kuralı kadın, erkek, çocuk, ister çul, çaput, çarşaf, peçe, çuval vs…

Milleti Katolik, Evangelik, Protestan, istan, fistan diye diye bölüyor. Kardeşi kardeşe vurdurmak için bölüp, düşmanlık fitneleyerek de başarısına yardımcı unsur sağladı ve bu başarısıyla da topladı serveti, kirletip aklı girdi yine, her keresinde ama biraz daha dosdoğru ve biraz daha rahatlık alıştırmalarıyla insanlığın koynuna, canına, malına, ırzına...

Allah’a ve ruha ulaşılmaz dedikçe insanlık, o parayı şakırdattı, insanlardan zayıf olanıyla, o kuyruk sallayanlarla ordusunu kurdu. Kardeşi kardeşe vurdurmak ne kadar ilginç değil mi?

Hz. Peygamber efendimiz bir son kere daha topladı millet birliğini. Mekke-Medine arası kılıç çekmeyi öğretti her kötülüğe ve ivedilikle. Ve ne Zebur’u, ne Kuran’ı yırtamadılar…
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Akan gözyaşlarımda kurban acısı mı, şehit yürekleri mi toplanıyor ve kimi kimden soracagım ne oluyor diye? Ben kim olacağım toplanan gözyaşlarımda? Ne olacağımı biliyorum ancak: Düşünen ve uygulayan! Düşünce ibadetinde yüreği namaz kılan şehit duruyorum ferhat göğsüm siperdir düşüncemi de uygulamaya.

Çünkü, dünyaya çağrı doğru ve dürüst bir harekat! Hareket demedim, harekat dedim, çünkü; eylemlerini bir daha gözden geçirmelerini istiyorsa siyasi gücünü iktidar havalananlar, düşünürüm. Teskere zamanlaması “provokasyonları devreye sokma daveti”ydi sadece.

Az ve sürekli eylemlerle uşak hizmetçiliği ile Yahudi-Vatikan-Arap şerrinin gölgesinde, bu kere de işsizleri programsız kullanarak Asya`nın yıpratılması ile kazanç elde ederken hesap soramama durumuna sokmaktır. Terörist, kanlı elleriyle Avrupa, ABD ve İngiltere`dir!

Yahudi-Vatikan-Arap şer üçgeni olduğuyla adı ve yapısı belli bu toplumlar zarar veremezler, zarar verdirirler. Tarikat, zarar verdirme etkinlikleriyle önce durdurulmalı! Sonra ancak, bu etkinlikten K.Irak`a çıkarılan davete koşulmamalı!

PKK ve El Kaide diye füze fırlatır gibi örgüt fırlatmak, maaşla çalıştırılan suç makinaları sadece. Bunu rüşvete benzetiyorum. Onlar, para sözü alarak fırlıyorsa, bizde para verip geri saldırtalım dedikçe hem beslenir, hem yapılanır güçlü saldırgan olarak hatta vatan bile kurarlar orda burda, kim bilir... AB ve ABD ile İngiltere bu işlerde marifetli...

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Kendine verdiğin emek kadar konuşabilirsin ve bu servetinle
Birlikte düşünebilecek yeneneğin kadarsın denilendir elbette

Bir fark ise çoban kültürü ile çiftçi kültürü
Bütünlüğe oluşan bu bir sınıfsal resmin ayrışır mı örüntüsü?

Ne Yahudilik işgalciliği, ne hep bu emperyal hükmü
Ne padişah kulu, ne Avrupa kölesi tercih edilmezliktir sürdürdüğü

Hep düşman emperyalizme karşı her mücadele gücü
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Anımsamak tadı doldu damağıma, dimağıma. Avrupa’da ne oluyor deyip durdum kendi kendime, yazdım, yazdım, yazdım… ve birden gelmişti aklıma, henüz yazamamıştım. Şimdi bu vesile olgusuyla rahatladı içim. Bayramlarımızı yüreğimde tadıyla, Avrupa bayramlarımızı da birlikte bir başka hoş duyum artılarıyla zenginleştim tadımda. Burada da bayram yaklaşıyor, Weihnachten, noel bayramı deniliyor sanıyorum.

Her noel bayramına daha iki ay önceden başlıyorum bir hoş bayram kokusuyla… alış verişlerde ve caddelerde… bayram günü oturup bütün hazırlığın yorgunluğunda bir dinlenmeyi hak etmiş gibi huzur ile rahatlığı tadılıyor olduğunu düşündüm. Tam bu sırada geldi aklıma;

Bir Ramazan bayramı kutsallığı için önce üç aylar, sonra bir ay vicdan hazırlığı oruç ve nihayet bayram… bugün ise tattırılanlar… ağlamıyorum… düşünüyorum sadece öylece… kaybettiğimiz değerlerde daha insan olduğumuza kanaat etmeyi istemenin anlamını düşünüyorum… bu kanaatler ile vatan duygusuna kalabilecek bir vicdan duyarlığının hacmini ölçüp biçmeye başlarken, tartakladığımı hissedip, sustum… çocuklarımızı ezmeye ama daha yetecek kadar bir güç kalmış olduğunu kim hissediyor? Siz! Sağolun… bu amaca hangi hız ile gidileceğini anlayan var mı?

Vatan niye sürekli meşgul ediliyor? Tütsülerle haşiş koklatmaya ısmarlanılı cemaatler çoktan başladı işine… Avrupa’da ne oluyor diye yazdıklarımdan sadece şu kadarcığını alacağım buraya:

Hippilikti sanıyorum 70’li yıllar, ama 60’lı yıllardı ön hazırlıklarıyla işe girişmiş olan cemaat denemesi. Hitler’den sonra Amerika korkunç bir hızla deneyimler yapıyor… Amerika’da, kocaman lüks bir bina, uçsuzca büyük bir arazi, negatif pozitif enerji dengeleme oynu ile üye kazanıyor şarlatanlıklar, çitlerle de çevirip, yavrusunu arayanların başına gelmedik bela kalmadığı yıllardı… şimdi Türkiye’deler onlar.

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Türkiye hazırlarken Anayasa tüzüğünü
Avrupa, Amerika, Rusya savaş sürdürdü…

Anayasa olarak İrlanda değiştirebilir
Fransa belki değiştirecektir
Küçük coğrafyasıyla ülkeler değiştirmeli
Avrupa birliği ortaklığına düşünüldüğü
Ülkelerin var oluş aslını çiğnemez ki…

Bir ulus uygarlık varlığı bütünlüğü
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Tarihinde kovulan ve tarihin kovduğu Yahudi’ye
Asil Türk milletinin adil Genel Kurmaylığına ödemeye
Yılda yedi bin trilyon tazminata beş bin yıl süreyle
Davalı yüreğinden bu gerekçeye tarihinin özüyle
Hakkını izlemek vasiyetim olsun Yüce Türk Ordusuna!

Türk kadınının yüreği serilidir Türk ordusunun ayakları altına
Yüreğime bas incinme, ilerle der andına
Vatana Anavatan, yasaya Anayasa, Anadolu deriz toprağına da
Ana koruyor özgür insanlığın hür uygarlık yaşamına…
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Gen değişikliği sanki sindirim sistemi bu buluş
Önce bir başörtüsü hemen bir Türban kokuş
Sarıklılar selamlığı kurul denemesi bu ayrışık
Resmin sisli tehdit ardında lafla geriye kaçış
Tuzak tezgahında uyuş, geçiş, dönüş, uçuş, çarpış
Sindirmeyi çaktırmadan yani, usul alıştırmaya yılış…
Tıkanma da var daha, sindirime yavaş yığış!

Ayır kadını, kızı, oğlanı, yuvanı, yurdunu, ebeni
Kap kaç çığlığıyla fırlamış gözlü yakasına yapış
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Sorumluluk nedir? Kendime mi, başkasına mı diye bir bireysel sorumluluktan toplumsal, siyasal sorumluluğa okumuş yobazlıkta ahlak ezen ile aydın kavramına yücelmek arasında düşünen ben miyim birey olarak, düşünce pazarlama meydanında taraftar tellalı mıyım acaba? Onulmaz bir yara mı var? Yaranın adı ve cismi ile geliş, gelişme neticelenmesi ne? Bu söylenirse kim hesaplaşıyor oluyor? Veya sorumlanacak mutlak bir şey, bir kimse olacaktır…

Uygarlık parfümüdür kaos, karmaşa. Avrupa uygarlığı parfümlüdür diyorum elbette; Refahın hevesinde toplu savaşa götüren huzurun ahlak değeri olmadığına kanıttır kendini inşa etmeye basitleştiren, yani bireyden sosyal sigortalı Allah yaratmaya hevesi ahlak anladılar, sıkıştılar, tıkandılar bu bedava yaşam histerisini de anlamaya kafamızı karıştırmaya zorlayanlar… Yaptığını anlayan, anlamazlığa vurma ustalığı ile de satarak bir daha kazanç sağlarken, kıvrananları övmek deyip yıpratmak işinde koşuşturan çalışma heyecanı. Ne mi bu? Küresellik işte.

Tıkanıklığını küresellik satıyor, Afrika sömürgeydi soyup soğan etmeye, Asya bu amaçtı, ama hesap dönüştü biraz… Çok şükür demeye hacet var mı? Asya’da insan yaşıyor, insanlık yaşatılıyor. Afrika gibi binlerce yıllar esir yaşatılan millet değil elbette. Esir insanların hürriyet kazandıkları bağımsızlıklarına soysuzca saldırarak General yüceldiler galiba… Her neyse… Konum bu değildi…

Bu kaosu, karmaşayı kullanan bizim medyamızda kendi kendilerine aydın sıfatlanmalar eziyor yüreğimi. Kaygı sembolleşiyor, parti, bez, çaput, hukuk kakalayan bu kaygının neresindeymiş hesaplaşma? Yarın bu kaos, bu karmaşa, eğer kontrol edilmezse Cumhuriyet ilke ve ülküsüyle, aydını da boğacak, yoksulu, haklıyı, haksızı, günahsızı, suçluyu da… Bunu işte şimdiki aydın yobazlıkları anlamak istemeyecek, görmemişin cebine para koyulacakmış hevesiyle, köpek gibi dili dışarıda tıslayıp duruyor. Çok iyi biliyor çünkü, bu kaygıyı sunanlar alıyor bütün ahlak değerinin sıcaklığını, milli varlığını, korku satıyor, yine kazanıyor refah ve huzurda tıkanan Avrupalılar… ABD, İngiltere uşaklıkları veya Yahudi, Arap kuyruklarıyla sağa sola koşuşanlar da desem ne olacak ki artık bu ar sızlatılan sınırda… Yediler bizi de. Becerebilirsek hazımsızlık yaratırız. Onu da dışkıyla atar. Bizim aydın yobazlıklar yalan rüzgarları eserek kilitletenler…satılmayı satın alan hükümet, hükümetin satın aldığı medya, medyanın kakaladığı siyaset kuyruklanmalar… Yukarıdan aşağıya bir aile ağacı gibi… galiba, aşağıdan yukarıya satın alınan aile ağacı benzeşmeleri de doğru…

Bu amaç için yarım asır boyunca hükümet seçilenler, Demokrat parti, CHP, (diliyor ve istiyorum, bir nebze vatan aşkı olanlar derhal ayrılsınlar şu illetlerin başkan sıfatlıklarından da, - bu ısmarlanan uşak kuşağıdır: Mücevher yetenekleri görsel olmaktan uzak tutarak, milletin burnunun ucuna örtülü öcülük öteleyerek, arabesk hayalet sesini uluyan davarlığını yığarak… üzüm üzüme baka baka kararır tabi. Sanılıyor hani. Sefiller işte, ne diyelim o zavallı görmemiş ibibik horozluklarına…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Düşmanı düşmanın silahıyla karşıla
Tecrübelerden deyimler vardır sayısızca
Bir Türk yok mu çığlıklarıydı bir çağda
Bunu uyguluyor Batılılar akıllarınca
Gel beni kurtar Amerika….

Amerika, Avrupa kıskısıyla, Yahudi tadı Roma imparatorluğu tadında bir havayla, dalıyorlar kurtların fırsat beklemeleriyle davara daldığı gibi. Kişilik, benlik, bireylik diyerek başlıyorlar bir parmak bal sürmeye ağzına kuçu kuçu ederek sevimlilik halleriyle, nesi var nesi yok kaşımaya… Bu süreç yetiyor soyup soğana çevirmeye, kaçışan çil tavuklar, bakışan şaşkın ördekler kalıyor sonra…

Bir Türk yok mu çığlıklarının çağında ama, mazlum, mağdur korunuyordu. Sosyal varlık hakkı toplum olmaya korunuyordu. Kişi, birey, benlik yaltaklanma yoktu. Birey olarak horozlandırma ile sürüden ayrılan koyun olduğunun farkına varmasına da şans bırakılmıyor sürekli kuçu kuçu haline bağımlı olduğuyla, saldırma kolaylığına yaratılan ahlaksızlık değildi o çağdaki mücadele.

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

‘Dünyanın en sıra dışı projesi’ diye tanıtılan ve tanımlanan bir çalışma amacı, çok hoş, çok ilginç, çok işsever, duyarlığı dinamikleştiren olduğu ile tartışılmaz bir düşünce. Aman Dikkat! Tam da bu tartışılmalı… Çünkü;

İlk bakıştan son bakışa kadar her bölümü soru yaratıyor ve her soruya da çok hoş yanıtlarıyla konuya ilgiyi çok ilginç sürüklüyor. Örnek: Yüce Türk Milleti diyoruz ya, şimdi yüce olmaya ‘seçim’ ile görev alanlar olacak, halk ise hesap veren. Bir sivil kuruluş bu, ilk anlayabildiğim haliyle bu sivil kuruluşa kişi, ömründe tek kere bir yıl olmak üzere seçilecek ve bir daha görev alamayacak. Bilgilendirme amacı güdüyor ve bir proje olduğuyla sınırlı, istendiği sürece hayatta kalacak, ihtiyaç doğdukça da derlenilir haline açık. Ve denemek, tecrübeleri dinlemek, izlemek hoş ve ilginç olur doğrusu.

Bu projeye bütçe hissesini bir varlıklı şirket üstleniyor ve bitiyor şirketin işi, kar ortağı değil, hissedarları ama yöre halkı, o mahalle, o ilçe, o eyalet vs. oluyor ve hissedar olarak da sözde bir kuruş yatırdı oluyor. Hissedar yatırmıyor tabi bir kuruşu, ama hissedarların toplamı kadar hisseyi şirket veriyor, bu paranın sahibi ise katılan halk oluyor. Bu proje bataklığa dönüşürse eğer, yani batarsa, halk bir kuruş ile batmış oluyor. İşte ilk soru: Denilmez mi acaba, bir kuruşluk halk battı! Her türlü denemeyi Avrupa çoktan yaşadı, bu da Türke nasip oldu! Bir şakaydı ve düşünmeye yine de değerliğini koruyor elbette…

İnsanın, insanlığa aşk olan yürekliliğine şansı da vardır, işte bu şansın uğursuz olanı bu ‘Aman Dikkat’ ile aza indirgenmesidir. Her uğursuzluğu hayra dönüştürecek çabayı vermek, insanlığa emeği hür düşünme kararlılığıyla insanın en asil ödevidir. Aman canım, biz yapalım da, hoş olmadığı hissedilirse nasıl olsa engel duvarı örerler diyen Tarikat yemliklerinden iblisler etmesin yüce Allah insanı! ‘Aman dikkat! ’

‘Nuh’un gemisi vakfı diyorlar, fakiri, fukarayı doyuracakmış bu proje: Mahcup etmeden mağduriyeti giderirken ayakta kalmasını sağlamak, iş hayatına motivasyon şansını korumaktır aynı zamanda! Bunu takdir ederim ben. Yani tüketici varlığını üretici ruhuna dengelemekle, kazandırılan herkes olacak! Halk bu servetini vallahi gözbebeği gibi korur. Aaaa, yemin ettim ben. Yemin edene inanmam, yemin de etmedim hiç. Bu şaka amaçlıydı, ama elbette: Yemin edecek deliği varsa yürek tenceresinde, onu tamir edecek hekim ben değilimdir, demektir bu herhalde. Çok güzel konuydu bu, çok güzel bir projeydi, düşünmeye ve düşündürmeye…

..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Yeryüzünde böylesi örnek yaşanmamıştır. Milletin maaşıyla geçiniyor, Yahudiliği devlet yerleşiyor şiddetin densizliğince. Bir embriyo başından gövdesine doğru gelişiyor. Bu başım Asya, gövdem Vatan, önce beden sağlığımı korurum!

Avrupa, ABD, İngiltere hep orada olacak, Yahudi-Vatikan-Arap hep aynı Tarikat yemiyle şeytan üçgeni olacak ve hep çok yakınında olacak daha da. İnsaf et, uyan da şu hükümeti geri çekilmeye zorla, onların edepsizliği kadar gerekirse densizce… yani şiddetle demeden önce:

Ne hükümet dinler, ne ordu ‘incinir eteği’nin altına girer, egemenlik milletindir gömleğini giyer de, vatan kalbine hançer sokturmaz bu millet ve bu Türk varlığım. Büyük balık küçük balığı yutarak yaşar ve yaşatır doğayı. Büyük devletler küçük devletleri sömürür bu gerçekten, evet. Türkiye Asya’dır! Türkiye Türk varlığı yüceliğidir! Nesi küçük peki? Yeryüzünde azalan doğanın her varlığıyla, artan insan çokluğuyla küçülmek yerine, insanlığın yüceliğini uygulamak sorumluluktur daha…

Terör örgütü üzerinden mesajlaşan birileri var. Sor işte, hem hiç kekelemeden! Örneğin Karakol hakkında: o tepeleri boşaltırlarsa, işte o zaman teröre yol açılmış olacak. İşte o zaman işgal ilan edilecek, bayrak devireceğiz yüreğimizin kucağına! Yer bile bırakmayan olabilecekler Türk bayrağını koyabilecek! Evet, Türk bayrağını al ve sen de ayakta kal!

Varsın bir siyaset adamı bulamamış olalım, o eski siyasetçiler iflas etmişlerdir, bu bir gerçek evet. Tanrı aşkına millet meclise de geçer, ordu üstlenir geçici olarak, hatta daha nice çareler olacaktır veya’larda. Ama şu hükümetin, bırakın istifasını istemek, kapatılması bile az gelir…

..

Devamını Oku