Okullar kapanıyor. Sınıfını geçen öğrenciler için uzun bir tatil başlarken, ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavına girecek öğrenciler için maraton devam ediyor.
Her gün bin bir zorlukla okula gelen öğrencilerimizin tabi'i ki sınıfta kalması hiç hoş değildir. Ama sonuçta çalışmanın bir mükâfatı çalışmamanın da bir cezası vardır.
Hiçbir öğretmen öğrencisinin sınıfta kalmasını istemez ama öğrenci öğrencilik hallerini unutmuş yapması gerekenleri yapmıyorsa bu durumda öğretmene söyleyebileceği hiçbir sözü kalmamaktadır.
Okuyan toplumların hem gelişmişlik düzeyi artar hem de toplumsal yaşayış daha olumlu bir seyir izler. Millet olarak hepimizin hedefi okuma –yazma oranının en üst düzeye çıkmasıdır. Ama öğrencilerimiz mutlaka kendilerine bir yön çizmeli ve ona göre kendilerini şekillendirmelidirler. Amaçsız olan insanların başarılı olması mümkün değildir. Amaçsız insanlar devamlı kendi etraflarında döner dururlar. Buda onların geleceklerinin kararmasına ve ellerine geçen fırsatları değerlendirememelerine neden olur.
Aslında velilerimizin önemle üzerinde durması gereken bir konu vardır. Bu da öğrenci yönlendirmelerinde daha bilinçli davranmalarıdır. Mutlaka öğrencileri adam yerine koyarak onların gelecek hakkındaki görüşlerine, rehber öğretmenlerinin görüşlerine ve kendi gözlemlerine başvurarak öğrencileri yönlendirmelidirler.”Ben yaptım oldu “düşüncesinden mutlaka uzaklaşmamız gerekmektedir. Çünkü çok önem verdiğimiz çocuklarımızın geleceklerini düşünmek zorundayız.
Sevgili velilerimiz; çocuklarınızın sizlere itiraz etme durumları yoktur. Ama onların gelecekte sizleri suçlayacak şekilde bir duruma düşmemeleri için mutlaka onların seslerine kulak vererek onları olumlu ve istekleri doğrultusunda yönlendirmeniz en uygunu olur kanaatindeyim.
Ülkemizin kalkınmasında Meslek liselerinin rolü büyüktür. Çünkü bizler” çağdaş medeniyetler seviyesine” çıkmak istiyorsak Teknik donanımlı ve teknolojiyle barışık, üretici bireyler yetiştirmek zorundayız. Bunu söylerken gelişmiş ülkelerin durumuna bakarak bir yoruma varıyoruz. Ülkemizde liselerde okuyan öğrenci sayısı %65 Meslek liselerinde okuyan öğrenci sayısı ise %35 tir.Bu Avrupa ülkelerinde tam tersidir.Avrupa'da okuyan öğrencilerin %35 'i düz lise öğrencisi iken,%65 'i Meslek lisesi öğrencileri oluşturmaktadır.Bunun Avrupa'ya yansıması sanayide, Teknolojide ve kalkınmışlıkta ileri bir seviyeye ulaşma olarak kendini gösterir.Bizde ise tam tersi bir durum kendini göstermektedir.
..
Asırlar boyunca
Eğri oturup
Doğru konuşmaya
Çalıştığımız için
Bu hallere geldik
Bir de
Doğru oturup
..
Güzel istanbul
Yedi tepeden bakarım sana
Boğazına,Köprüne,Camilerine
Tarihin gözlerimde seyreder
Anadolu ve Avrupa yakası
İstanbul sultanı Fatihi
..
Şu İsevî Avrupa,
Ah Muhammedî (s.a.v.) olsa,
Kur’an’ı rehber seçse,
Müminlerle, kardeş olsa…
İsevî, Muhammedî (s.a.v.) ,
Tevhitte birleşmeli,
..
Hainler pusu kuruyor
Askeri Polisi vuruyor
Bu millet hala susuyor
Yanıyor ülkemiz Atam
Avrupa hükmeder oldu
Ne kanun ne yasa kaldı
..
Bu vatanın her yeri
Türk’tür Müslümandır her biri
İmanlıdır yüzde doksan sekizi
Yüzde ikiler vız gelir
Çalsada kilisenin çanı
Ulusada Fenerin Rumu
..
BATI İRAN VE İSLAM DÜNYASI
Bu üçlüye dikkat etmeli bütün dünya. Bütün dünyanın gözü önünde oynanan bu tiyatroya dikkat etmeli? Bu oyunu sezmek, tam tahlil yapabilmek için bazı önemli noktalara dikkat çekmek lazım. Öncelikle İran’ı tanımak, onun İslam dünyasındaki tarihi rolüne dikkat çekmek gerek.
Büyük Pers İmparatorluğu’nun devamı olan İran Devleti Büyük Selçuklu Devleti dönemini istisna sayarsak hep aynı ruhla yaşamıştır. Bu ruh ve fikir hep aynı minval üzere devam etmiş ve bu güne dek gelmiştir.
Öncelikle İran’ın büyük Pers İmparatorluğunun, Kur’an-ı Kerim’de bir sure olan Bizans’la çağın süper güçleri olarak dünyanın terk hakimi olmak için yaptıkları savaşları konu eden Rum Suresini hatırlayalım. Aslen Mecusi: Ateşperest olan İran’a karşı kitabi din sahibi Hristiyan Rumların galip geleceğini müjdeleyen ayet bize o günlerin siyasi hareketlerini pek güzel anlatmakta.
Hristiyanlıkla birlikte bütün kitabi dinlere ve bilhassa İslam’a karşı büyük direnç gösteren bu ateşperest dünya İslamlığı kabul etmeden önce de sonra da pers imparatorluğunun hegamonik zihniyetini terk etmemiştir.
İşte bu günkü İran’ı anlamak için onun tarihine iyi bakmak ve onu bu zaviyeden tahlil etmek gerekir. Yunanistan’ın Megola ideası gibi, İsrail’in Büyük İsrail Devleti, ABD’nin Dünya jandarmalığı planları gibi İran’ın da büyük Pers İmparatorluğu hayalleri onun genel siyaset anlayışında belirleyici olmaktadır.
..
KÂFİRLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM
‘Dünya Müslümana Zindan, Kâfire Cennet’tir ‘buyuruyor o mübarek Peygamber. Evet, dünya Müslümana zindan. Çünkü dünya bir imtihan yeri.
Seyyid Abdülkadir GEYLANİ ile ilgili böyle bir menkıbe var. O mübarek zat bir gün Bağdat’ta müritleri etrafında at üzerinde şaşaalı bir şekilde gidiyorken bir Gayr-ı Müslim onu durdurur ve imalı bir şekilde bu Hadis-i Şerif’i hatırlatır, kendi fakir pejmürde ve perişan haliyle onun mutantan vaziyetinin karşılaştırılmasını ister o da Gayr-i Müslime cübbesinin kolundan içeri bakmasını söyler. Muhatabı bakar ve korkuyla çekilir. Orada kendisini cehennemde yanarken görmüştür. Ve sorar ulu insan: ’Söyle şimdi şu andaki yerin oraya nispetle cennet değil mi? ’Evet’ der adam. Sonra cübbesinin sağ kolu içerisine bakmasını söyler. Oradan bakınca Geylani hazretlerinin cennette köşkler içimde huriler arasında dolaştığını görür. Aynı soruyu tekrar eder o ulu zat: Söyle şimdi bu dünyadaki halim oraya nispetle cehennem değil mi? ‘Evet’ der o Gayr-i Müslim ve kelime-i şehadet getirerek Müslüman olur.
Bu örneği niye verdik? Dünle bu günü karşılaştırarak nefis muhasebesi yapmak için. Evet dünya kafirlerin cenneti. ABD, Avrupa, Rusya ve Çin en müreffeh hayatı yaşıyor. Yaşam standartları yüksek.
Geçim kaynakları bol. Müreffeh bir hayat yaşıyorlar. Şehirleri mamur. Şairin dediği gibi dolaştım Frengistan’ı beldeler kâşaneler gördüm. ‘Dolaştım Mülk-i İslam’ı büsbütün viraneler gördüm’. Peki şimdi bu iki enstantaneyi nasıl karşılaştıracak, ne gibi bir sonuca varacağız.
Bu gün Müslümanlar o günkü gayr-i Müslimlerin o günkü vaziyetine düşmüş perişan haldedir ve birbirleriyle savaşmaktadır. Kâfirler ise kendi aralarındaki sorunları halletmiş, yüzyıl ve yirmi yıl savaşlarından sonra oryantalizmin yön göstermesiyle İslam âlemini bölme parçalama bir birleriyle savaştırma planlarını yapmış ve iliğine kadar sömürmüş ve sömürmeye devam etmektedir.
..
Tüm Avrupa bize uzak
Elimiz kolumuz bağlı kuruldu tuzak
Bosna,Çeçenistan yeter artık
Bıçak kemiğe dayandı
Çeçenler benim canımdır
Kanıda benim kanımdır
..
Kralım,
Kralsın,
Kral.
Bırakın bu emperyal ağızları,
Sınırları Avrupa saraylarında,
Cetvellerle çizilmiş,
..
Yedi tepede kurulu,
Tarihi eserle dolu.
Çok ta önemli konumu,
Türkiye nin metropolü
Kurulu iki kıtada,
Asya ile Avrupa da.
..
Biri Avrupa şehri,biri Mekke'de bir dağ
İkisi arasında neden bulunsun bir bağ.?
Mekke'de yedi müşrik,Frenk'te yedi düvel
Uzanmış Avrupa'ya Mekke'den o gizli el.
İkiSevr,yedi müşrik,yedi düvel tarihte
..
Avrupa aslanını çevirdiler kediye
Kimbilir ne zamandı galibiyet hediye
Sokakta yalvarmışlar cimbomu yenme diye
...Bal yiyen baldan bıkar Fenerbahçe bıkmıyor
...Cim Bom galibiyeti falda bile çıkmıyor
Haydi aslanım haydi kadıköyde kükrersin
..
Bir sevdamı bilmem sana ameller
Rusundan,Yunan dan uzanan eller:
İçten içe aşık sana gönüller
Gönüller de sen varsın; tarih İstanbul
Sahibisin sen kutlu müjdenin,
Top, kılıç,silahta, saklı; değerin
..
Futbola çok meraklıyım. Bir bayan olarak futbola olan bu – belki de aşırı - merakım bazılarını şaşırtır bile. Şaşırmaları, futbolun erkek oyunu olmasından kaynaklanıyor sanırım. Oysa ki ben, bayan mankenlerin sunduğu mayo defilelerine erkeklerin daha fazla ilgi gösteriyor olmalarına hiç şaşırmam. Her neyse, ben konuya döneyim.
Futbol maçlarını izlemeyi çok severim sizin anlayacağınız. Süper lig maçlarını izlerim. Avrupa liglerinin, televizyonda yakalayabildiğim tüm maçlarını izlerim.Tabii ki, milli maçları hiç ama hiç kaçırmam. Bunlarla da yetinmem, maçların yorumlarını da izlerim.
Yorumları izlerken; maçları yorumlayanların, top koşturan futbolculardan daha fazla yorulduklarını(!) düşünürüm. Maçtan önce, olasılıklar üzerinde konuşurlar. Maç sırasında konuşurlar. Maç sonrası da izledikleri futbol hakkında konuşurlar. Futbolcuları, teknik kadroyu, yöneticileri, hakemleri eleştirirler de eleştirirler. Ya da bazılarını göklere çıkarırlar.Bunları dinlerken şaşırırım bazen. Hani maçı izlemesem, neyse.Sanki benim izlediğim maç başka, onların yorumladığı maç başka bir maçmış gibi gelir. Bu kişilerin işi bu, eleştirmeleri doğal. Ama bazen, bazılarının çizmeyi çok aştıklarını düşünürüm. Nasıl mı? Bakın anlatayım:
Bu yorumcular, maça ait görüntülerden yararlanırlar yorum yaparken. Bir takımın diğer takıma attığı golün ofsayt olup olmadığını anlamak için, defalarca görüntüyü izlerler. Ama golün ofsayt olup olmadığına bir türlü karar veremezler. ”Oynatalım Uğurcuğum! ” derler, görüntü tekrarlanır. Sonra bir daha bir daha. “Bir de ofsayt kamerasından izleyelim,” derler.Bir kez daha izlerler.Üstelik genelde maçı stadyumda izlemişlerdir. Ancak izledikleri yerden, hakemin kararının doğru olup olmadığına karar verememişlerdir.Yorum yaparken, görüntüleri defalarca izledikleri halde ne “ofsayt” diyebilirler ne de “ofsayt değil”. Sonra “Bir de ofsayt kamerasından izleyelim,' derler.Ve kararlarını ancak öyle verebilirler.
..
Talih kuşu kondu başına
Asrın en büyük piyango ikramiyesi çıktı bahtına
Üç din alışımı maneviyatlı melez hoş renkli şahsiyet
Yaşlı kıtada yaşasaydı iyi bir böcek avcısı
Ön Asya da kalsaydı iyi bir fil terbiyecisi
Arabistan’a işçi gitseydi iyi saray bakıcısı
Avrupa ya göç etseydi vasat orta saha futbolcusu
..
Şu cümle küçüklüğümden kalmadır;
–isyan etmek olmaz, kötüyü çağırırsın, sessizce kabullen..
İstanbul’ da yaşıyorum Türkiye‘ nin en büyük şehrinde ve bu cümleyi kurabilecek haddeye ulaştım. Vaziyetimiz, hani sık sık derler ya;
-Allah kimseyi hastanelere düşürmesin… hallerinde.
Benim dayanma sınırlarımın iflasın eşiğinde olma sebebi de bu. İki haftadır hastane yolları, testler ve tahlillerle telef olduk. Hele hasta olanın hallerini hiç anlatmayacağım. Bir soru sorduğunuzda doktorlar isterlerse zorla ağızlarından birkaç kelime çıkarıyorlar, o da ister anla ister anlama kısa cümlelerinden ibaret. Teşhis konulamıyor, yeniden ve yeniden başlanıyor her şeye. Her birim birbirlerine danışmadan, bağımsız rapor yazıyor. Bu kopukluk yüzünden yeniden ve yeniden yaşanıyor. Ağlar mısın güler misin? ! Yapacakları bilgisayarın iki tuşuna basıp isim yazarak bilgilere ulaşmak. Ve biz mekik dokuyoruz, beyin cerrahları, nöroloji, nükleer araştırma, dahiliye ve vs vs.. Sonuç tam bugün alınacak iken; doktorumuzun kayınvalidesi vefat etmiş ve kimse yerine bakamıyor denilerek yine ertelendi.
..
Bir zamanlar
Sadece altı üyesi olan
Avrupa Birliğine
1963 yılında
Tam üyelik için başvuran
Türkiye Cumhuriyetimiz
Onurlu ülkemiz
..
Köprüler var;
doğudan batıya,
aşağıdan yukarıya,
iki tel arasında
asya 'dan avrupa' ya
renk renk gökkuşağı.
..
Yalansız söz azaldı,yalancılar çoğaldı,
Şüşvetsiz iş yaptırmak büyük cesaret işi,
Doğruluk kelmesini anmak geride kaldı,
Hırsıza,Hırsız demek büyük cesaret işi...
Uyaran suçlu oldu,uyarılan revaçta,
Popcular şöhret oldu,Ekranlarda en başta,
..