Bu vadi neden ıssız? Neden yapayalnız?
Biz de mi zulme çanak tutan bir alayız?
Uyan daldığın gafletten! Uyan kardeşim!
Hedefine zulmün, biz de gizli adayız!
Kirli düşünceler hâkim fani dünyaya!
Pat patlar, küt kütlerle ilerleyen tren,
Islık çalan raylarda kayar gider;
Taşa tutar yalnızlığımın
Uçlarını sivriltir gibi!
Ruhumun derinliklerinde yankılanan:
Dolgun bir meyve, cılız ağaçta hiç umulmadık;
Ne ağacını, ne de meyvesini hiç unutmadık.
Portesi değil varlığın, bil ki, önemli olan;
Eremezsin sırrına, etrafında dur, fır dolan.
Berrak mavi gökyüzü!
Ufuklarında
Güvercin kanatlı beyaz bulutlar
Bekletir yolunu
Kapısında özlem evimin,
Yoluna, kırmızı halı serili günler!
Ağaçlardan inen kuşlar
Geniş bir çember oluşturdular;
Türküler, şarkılar…
Bin bir cümbüş,
Bin bir eğlence…
Öyle sevindim ki!
Kıyıköy, Ören, Üvezbeli, Taşlık,
Gümüşova, Hendek, Dokuz, Acılık,
Cumayeri, Düzce, Kaynaşlı, Gölcük,
Adapazarı’ndan selam getirdim...
Uyurken insanlar bin bir yapıda
…
Alsın göreyim, bir karış toprağı!
Gelibolu’ya korkarak geldiler!
Dar edin düşmana yarımadayı.
Kan emiciler, kendini bilmezler…
Ver içsin kendi kanından ağdayı!
Üstüne kuş konmuş gibi yarı çıplak bir ev,
Çirkin yüzüne örtmeye çalışır yeşili;
Düştü masken, tipi bozuk, beton kılıklı dev;
Dön şimdi, bak kendine, gör sırıtan halini.
Başını kaşır kavaklar, kökü sallandıkça;
Bebeleri dizlerinin dibinde;
Tükenmek bilmeyen bir nöbet!
Çeker tülünü, güneşliğini
Sıra, sıra kavaklar...
Ardında, dorukları karlı
Ton ton mavi dağlar.
Önce, bir turist gibi geldin;
Memleketim - yurdum dediğin;
O topraklarına, Filistin!
Şimdi ise, aslan kesildin;
Hamisi arzın sen değilsin!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!