Alçağa haddini bildirmek için,
Mazlumun yüzünü güldürmek için,
Yaşanan bu zulmü durdurmak için,
İşte o gün tam da bugün Memedim.
İhanetle ilgili, alakalı;
Güneşte ıslandık, yağdı kuruduk.
Tufanla estik, rüzgarla yorulduk.
Dostla kem olduk, düşmanla sarıldık.
İşte biz o gün, orada vurulduk.
Bilemedik hallerin kolayını,
Kalesine çıktım bir akşam üstü;
Selamım sundum surlarına, sustu.
Gönlü kırıktı, anladım ki küstü,
Ahde vefayı bilir misin, dedi.
Öyle bir estiki İdris Dağından;
Aşk üzülür, sevda yorulur; etme.
Çiğ tanesi gibi yaprakta; üzme,
Kıpırdamasın dallar, sakın esme.
Küstüm diyormuşsun ben ona; küsme
O gün verilmiş sözler hatırına
Şu elbiseyi itibardan saydık
İçinde sadece et-kemik kaldık
Cüsse o biçim, şekli de uydurduk
Bıyık perişan, sakalı hasta gördüm
Helal kayıp, haram seçilir olmuş
O; itini, köpeğini salacak;
Salya, sümük mabedime dalacak!
Bize de 'karışma sakın' diyecek,
Ecdat durmuş mu ki; evlat duracak.
Aşgarı bozuk, gelmiş ta yabandan,
Yurdumun üstüne bir şafak vakti,
Yine ihanetin perdesi çöktü.
Ankara'dan bir babayiğit çıktı,
Bu vatan bizim, asla vermem dedi.
Milletin mahremine uzanmışlar,
Kaç temmuz geçti böyle, bilmiyorum;
Yaz mıydı, kış mıydı hep üşüyerek.
Bilmem kaçıncı mevsim, durmuyorum;
Ümitler dört nala, biz yürüyerek.
Çiğdem çiçek açmış, yetişemedik.
BEN GELDİM
Bülbülü takip ettim; gül'e geldim.
Bazen ağlaya bazen güle geldim.
Her şey yalanmış her şey bir rüya.
Döndüm gurbetten bizim ele geldim.
Ekin, arpa her şeye saldırdınız
Çalıp, çalıp ambarı doldurdunuz
Bu mahsülü nereden kaldırdınız
Tarlanız belli değil, köyünüz yok.
Secereyi hasıraltı ederek
Çok güzel şiirler elinize sağlık