Çığlık çığlığa bir sessizlik benimkisi
Kor gibi bir yürekten kopan
Her solukta biraz daha öldüren
Sessiz bir çığlık
Saat diyorum geceye çeyrek var
Ve ben hala ince, beyaz bir bardağın
Anason kokusundayım
Nerden alıştım, bilmiyorum bu beyaz tada
Ama içinde bir hoş oluyor kafam
Hafif, tatlı bir serinlik sonra bir uyku hali
Bir şehir
Koca kalabalıklara koynunu açmış
Masmavi bir denizin dibinde
Kimbilir kaç bin yıllık bir tarihten gelmiş
Kaç sevdaya uğramış,
Kaç ihanet görmüş
Bir şiir
Kimsesiz bir boşlukta
Bir şehir
Milyon milyon kalabalıkta
Bir şair
Ağrılı bir geceye akıyor zaman,
Ay bütün görkemini gösterircesine
Dolgun ve parlak ışıklarını
Salıyor denize...
Bilsen, nasıl da mutlu
Nasıl da umutluydum
Bu gece de sen düştün gönlüme nazlı bakışlarınla
Gözlerinin dolusuna değdi gözlerim
Dokunamadığım yaşlarında boğuldu sesim
Kahroldum sesinde titreyen dilsiz çığlığa
Acılarımız ortak yalnızlığımız da
Bir keresinde aşka düşmüştüm
Gençliğinin baharında
Henüz yirmisindeydin sen
Bense merdiveni çoktan dayamıştım yaşlılığa
Öyle işveli öyle cilveliydin ki
Salına salına geçiyordun yanımdan
Şimdi
Aynı şehirde birbirine uzak
İki yabancı gibiyiz
Oysa saçlarının sarısında
Can bulmuştu buğulu kalbim...
Tenime her dokunuşun
Uzak bir yalnızlıktan gelmişim
Göçmüş bir yorgunluğun esiri
Bitmez, bitmek bilmez
Sensizlikteyim...
Koca bir şehrin ortasında
Hüzne gebe bir tenhada
Dünden kalma bir yara
Öyle eski ve öyle ağır ki tende,
Her dokunuşta derinde hissedilir acısı
İçten içe kanar
Sessizce
Çırılçıplak ve acı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!