Sen benim dokunamadığım
Aynadaki yansımam
Ruhum kadar yakınım
Bedenim kadar uzağım
Prangalanmış göz yaşlarım
Kafa dağıtmak için mi yazıyorum yoksa kağıt kallem mi olmuşum.
Ahh sözcükler sizler de beni esir aldınız.
Ellerimi çekiyorum gelmiyorlar ayaklarım ise prangalanmış hiçbiri benim dilimden konuşmuyor hiçbiri beni dinlemiyor
Beynim bana ihanetin başında geliyor.
Kalbim ondan bahsetmiyorum hiç olmamış ki zaten.
Kadın olduğum için bana özel bir gün armağan edilmiş.
Ne var ki;
Ben bir kadın olduğumu hissedemiyorum,
Çünkü yetemediğim hayatım için sürekli bir çabadayım.
Ve yine ben bir kadın olduğum için bana bir annelik armağan edilmiş veya edilecek
Ama ben hiç bir zaman çocuklarımın anne diyişini doya doya işitemeyeceğim
Keşke her an burnumda tüten kokun
Nefesini ensemde hissettirse
Ve sonra kolların belimi sarsa
O an zaman dursa
Ellerin ellerimde kelepçelense
Gece gündüze hesap sorarken
Mahkeme kapısında bekliyorum
Az sonra sıra bana gelecek ve yargılayacaklar beni
Neden burdasın diye soracaklar berki de,
Bir sesizlik oluşacak bir anlına ve sonra yine ben bilmiyorum diyip oradan uzaklaşacağım.
Neden geldiğimi bilmediği mahkemeye giderken o kapıda beklediğim esnada kurguladığım şeyler yanıma kalarak gideceğim.
Yine geldim mavi, kendimi bulmaya
kayboluşumla yüzleşmeye geldim.
Sana tekrar geldim ne olduğumu bilmediğim benliğimi doğrulamaya geldim.
Yine akşam üstü olsun ama güneş batmamış olsun
Bizde batışına yetişmek için koşturalım.
Senin elinde yine gitarın olsun,
Bende yiyecek bir şeyler taşıyayım.
Sonra tam güneşin batışına karşı oturalım ve sen gitarı çalmaya başla,
Kurur ruhun
Söner aydıldığın beklemek yorar sevgi yorar özlem yorar yok sayılır umutlar kaybolur sesler dağ zirveleri kuyu sayılır özlemin sesi sarar bedenini caresizliğin yorar ruhunu.
Ruhum su gibi serilirken
Yüreğim güneş gibi yakıyor
Gözlerimden akarken
Ayaklarım geri gidiyor
Nefesim yeterken
kalbim durmayı hedefliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!