Avara Bir Adamın Arsızlığı

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Avara Bir Adamın Arsızlığı

Sormayın yani,
Maazallah malayani,
Atı kayıp bir Avar’dım ben fakir de,
Yani acar bir “Avara”ydım vaktiyle Sanskir ilinde…
Ellerim kir, ayaklarım derya-yı çamurlarda,
Toz-u duman içinde; bir aşağı, bir dikine,
Göğ ekine dalardım yemlemek için aygır dorumu,
Umurumu toprağa, umudumu bulutlara doğrardım.
Derken; en erkeninde son sabahımın,
Ahımın yankısı dönerken Elburz vadilerinde,
Bir yoktu, bir vardı serap gösterdi camım,
İşte, ben de öyle bir adamım!
Yani acar bir “Avara”ydım vaktiyle Sanskir'de…
***
Vaktaki vak vak,
Tak tak ilerlerken elime alıp ışkın asamı,
Koca kafamı alacalı bir duman sardı.
Karardı "Hava'nın Hötü..."
Bu iyi olmadı hiç; çok kötü çok!
Dedim ki kendi kendime: “İş düştü başa,
Merdi meyedandım ben de bir haşa!
Kapıp tahta kılıcımı şan ile şahan ile,
Girivereyim acilen an ile bu arsız ve amansız savaşa.”
Kahırgam anam, kırmadı "sıpıç"ını yine,
Ve “eh, napam gari, olur,” dedi;
Babamsa “asla olmaz…” diye direndi...
Zaten aksi mi aksi bir ayarsız ademdi,
Ona göre, bağlanırdı karalar,
Ben gidersem bu diyardan bu aralar,
Aygırlar öksüz kalır, boz eşeklerse susuz…
Arılar ağlar mı deme inan ki ağlar,
Eğer terkedersen kovandaki petekler dolmaz,
Üzülür lalesi kuruyan dağlar,
Bağlar kuru üzüme durur ya fersiz,
Değersiz bir adam çoban olur hatıralara,
Yakınlara kar yağar, ötelere şer,
Deşer karnını şiirin,
Bir zalim beşer...
***
Eh dedim madem,
Ben ki bir garip Adem,
Ne diyem bu durumda?
Gelelim bari kovan ile peteğe,
Şu anda gerek yok köteğe iştahsız yemek için.
Babam ne diyorsa onu yapmalıyım bir bir…
O yolcu olur olmaz birebir kapmalıyım mirasını.
Miras da miras olsa yanmaz ya bağrım,
Ne üç beş dönümlük tarlam var,
Ne de bir kıraç bağım...
Efendime söyleyim,
Eğer, “De de dinleyim! ” dersen:
Babamın hepi topu dokuz arısı vardı,
Sayar alırdı içeri, sayar dışarı salardı.
Bir gün baktım ki topal arı yok oğlu yok.
O anda beynime şiddetli bir ok yedim!
Dedim kendi kendime:
Boş verdim efendime,
İş düştü başa,
Haşa! Benim, bu konuda şanlı şah,
Padişah da çözemez bu meseli,
Tahta kahraman kesilip,
Sonuna kadar gitmeli!
***
Eve geldim hop ile,
Çil horozu çektim kop kop ile ahırdan,
Dedim: “Bir an önce uzaklaşmalıyım burdan.”
Boynuna kıldan başlığı vurdum bizim deli Çil’in,
“Hop’pa! ” üstüne bindim; dedim: “Yoldan çekilin! ”
Derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi geçtim,
Er meydanlarında Hamza pehlivan oldum uçtum.
Baktım topal arıyı manda ile çifte koşmuş bir baba,
Baba da baba olsa! Öyle bir adam işte, kaba saba…
Arının boynu yara olmuş ki dayanmaz yürek,
Yarayı deşmeye ne kazma yeter ne kürek.
Dedim: “Bunu neden böyle yaptın be adam?
Katil olurdu arısını böyle görse idi vallahi babam.
Dedi çiftçi: “İncirin yaprağını sür boynuna,
Üşütmüş olabilir ısıt, hele al da koynuna.
Yapmalıyım o kaba sabanın dediğini,
Yemesem de yediğini…
Bir varmış incir, bir yokmuş yaprağı,
Aramadık yer kalmadı, ne yukarı, ne aşağı.
Bu durumda babam olsa ne der, ne ederdi?
Düşün düşün çıkamadım içinden,
Umut kestim kendimden…
***
Allah'ın kulları çok ama herbirinin bir derdi.
Kime sorsam hiçbirinin bilgisi yok,
Anlaşıldı; babamdan daha bilgesi yok acunda.
Onun az demesi günahmış ama,
Belli ki çok demesi yeterince sevapmış.
Oturmuş kovanının başına zavallı babam,
Bizlere bu masalsı şiiri yakmış…
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 25.2.2014 06:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yılmaz Yetiş
    Yılmaz Yetiş

    çok etkileyici bir dil.tebrikler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ahmet Yozgat