Yeni neslin hiç tanımadığı
Gözle görülmeyen hayal atları
Bir tatlı hayal oldular
Türk’ün rüzgârdan kanatları
Alaca şafaklarda dörtnala
Bir zafer muştusuna taşırken yiğitleri
Bazen yaslı, bazen de neşeyle
Sılaya çevirirdiniz en uzak gurbetleri
Doğan gün ardınızdan zor yetişirdi
Dağlar ayaklarınız altında erirdi
Kutlu şafakların kutlu atları
Her seherde bir zafere yürürdü
Bazen masal olur denizlerden çıkardın
Bazen kızan olup sarayları yıkardın
Her zorluğun içinden yiğitçe sıyrılır
Göğsümüze zafer nişanları takardın
Bu özgür yaşamı, Türk’e
Kanat olmak için mi terk etmiştiniz
At ve Türk birlikte yaratılmış,
Bunu mu fark etmiştiniz
Çin denizinden Roma’ya kadar
Sırtınızda adalet taşıdınız
İnsanlara adaleti taşıyan
Medeniyet ile yaşıttınız
Dağlardan, taşlardan hırsını alamayıp
Kendini sulara vuran küheylan
Binecek yiğit, koşacak hedef bulamayınca
Çaresiz duran küheylan
Çılgın rüzgârların hür soluğuyla
Fırtınalar yelelerinizde eserdi
Bir zaman gelir ve her şey;
Hayali cihan değerdi.
Şaşkın şaşkın çevrenize
Bakındınız durdunuz
Siz de farkındaydınız ki
Ebediyete intikal ediyordunuz
Artık yürüyüşünüz yorgun
Artık bakışlarınız umutsuz
Zaferden zafere taşıdığınız erlerin
Torunları da sizin gibi,
Hedefsiz ve mutsuz
Artık yeleleriniz seyrelmiş
Göz kapaklarınız düşmüş
Rüzgârınızdan yanınıza yaklaşamayan
Sinekler başınıza üşüşmüş
Ey atlar,
Var mıydınız, yok muydunuz?
Savaş meydanlarını dolduracak kadar çok muydunuz?
Artık sadece resimleriniz var
Kendiniz hayal oldunuz
(17 Mart 2006-İstanbul)
Muharrem KılıçKayıt Tarihi : 9.3.2017 20:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!