Atışma Şiir Meclisi.

Seyfeddin Karahocagil
641

ŞİİR


33

TAKİPÇİ

Atışma Şiir Meclisi.

Rıza Yorulmaz
Şiir Meclis’inde güzel dostlarım;
Atışma yapardık bizler eskiden,
Hepsi birbirinden özel dostlarım,
Daha neşeliydi yazlar eskiden.

Rıza Yorulmaz
Gözükara’m Elbistan’dan yazardı,
Sözcükleri inci gibi dizerdi,
Gün devrilir uzadıkça uzardı,
Kitlenir ekrana gözler eskiden.

Rıza Yorulmaz
Songül bacım, Garip Ozan Yozgat’tan,
“Bal” damlardı söz üstüne Tokat’tan,
Tekinbaş’ın Hüseyin’i gurbetten,
Hasret yokuşunu düzler eskiden.

Süreyya Aydın
Ölü toprağı mı serptiler size
Artık etmez olduk bir söz bir dize
Gül attık taş atan olsada bize
Hal hatır sorardı sözler eskiden

Süreyya Aydın
Davanın yorulmaz hadimleriydik
Biz Anadolunun kilimleriydik
Ümmetin çileli nedimleriydik
Secdeye varırdı yüzler eskiden

Nurullah Öztürk
Secdelerden kalkmaz gene başımız
İsteriz hep helal olsun aşımız
Çatılmasın hiç kardeşlere kaşımız
Duada alırdık hazlar eskiden

Sadettin Yıldız
İnsanın, eşyanın ayarı vardı
Komşu komşusunu sevip sayardı
Büyük önden gider, küçük uyardı
İlme kırılırdı dizler eskiden

Sadettin Yıldız
Kışımız çetindi ayazımız sert
Bölüşüldüğünde biterdi her dert
Merdi mert bilirdik namerdi namert
Açık oynanırdı kozlar eskiden

Sezai Çiçek
Usta söyler çırak söze uyardı
Büyükler beklenir herkes sayardı
Kitap sünnet ilim irfan ayardı
Takip edilirdi izler eskiden

Sadettin Yıldız
Kitap için olmayınca para da
Okumaya beklenirdi sırada
Kendine yer bulamazdı orada
Kütüphanelerde tozlar eskiden

Sezai Çiçek
Tarla tahım bayır bucak gezerdik
Gönlü kırılanı hemen sezerdik
Derelerde bilir bilmez yüzerdik
Sazlıktan uçardı kazlar eskiden

Atilla Ertuğrul
Kimse rüşvet alıp rüşvet vermezdi
Kimse çıkar için selam vermezdi
Hiç kimse kimseye kara sürmezdi
İnan kokmamıştı tuzlar eskiden...

Sezai Çiçek
Yazı yazmaz amma 'okur yazardık'
Olur olmaz kavga eder kızardık
Yere şekil şekil resim çizerdik
Çocuk olan yürek sızlar eskiden

Halil Gökkaya
Mâzisi bir masal olmuş Celil’e,
Yatardık yerlere, oynaya-güle,
Cebimizde para olmasa bile,
Ne kadar mutluyduk bizler eskiden...

Alim Yavuz
Bir çemberin peşinde döner dururduk
Misketi mileyi on adımdan vururduk
Yıldızlara türküler söyleyerek uyurduk
Ne kolay doyarmış hazlar eskiden

Nurullah Öztürk
Harmanlarda herkes ayran içerdi
Bahar gelince yaylalara göçerdi
Kışlarımız ne de çetin geçerdi
Saçaklardan sarkardı buzlar eskiden

Şifai Kaya
Yere bir palayla minder sererdik
Tek ineğin sütünden gatık ederdik
Yufkayla şekerli dürümü yerdik
Bitmezdi bereketli azlar eskiden

Süreyya Aydın
Maraştan Antepten selam gelirdi
Büyükler küçükler edep bilirdi
Gelene varılır hatır olurdu
Yollara bakardı gözler eskiden

Nurullah Öztürk
Yazda kışta tek kıyafet giyerdik
Burnumuzu kolumuza silerdik
Elbiseyi evimizde dikerdik
Güzel dokunurdu bezler eskiden

Hikmet Dündar
yazamadım arkadaşlar gibisin
her dörtlüğü inci mercan gibisin
zevk ile okudum sabah hepisin
cahillerde affolurdu eskiden

Mustafa Işık
Anadolu anamızdır biline
düşürmeyin bizi gavur diline
seksen beş milyon kardeşiz kime ne
demeye çalmazdı sazlar eskiden

Alim Yavuz
Küçükler büyüklerin kadrini bilirdi
Büyükler küçükler tarafından sevilirdi
Ediplerce her yana tevazu ekilirdi
Estağfirullahla başlardı sözler eskiden

Seyfettin Karahocagil
Geç kaldımsa mazur görün fakiri
Ne yapsın zavallı ihtiyar biri
Sıra bizde iken göçtü Zakiri
Gurbetten duyardık sazlar eskiden.

Seyfettin Karahocagil
Yaş iken eğilir derlerdi çubuk
Bozuldu mu devran ama ne çabuk
Dökülmezdi böyle erkenden kabuk
Daha mı sağlamdı özler eskiden.

Hüseyin Tekinbaş
Neleri neleri gördük eskiden
Ipin ucundayken döndük askıdan
Siyasi rencide sosyal baskıdan
Neler çektik neler bizler eskiden

Seyfettin Karahocagil
Dünyanın miyadı doldu mu bilmem
Bu mu ahıir zaman geldi mi bilmem
Kapalıda bir şey kaldı mı bilmem
Daha mı saklıydı gizler eskiden.

Nurullah Öztürk
İlkbahar geldi mi yüzler gülerdi
Yaz geldi mi işler baştan aşardı
Kış geldi mi ıhlamurlar kaynardı
Ne güzel geçerdi güzler eskiden

Seyfettin Karahocagil
Her zaman bu mevsim harman ederdik
Eylül ayı olur herge giderdik
Dağ bayır demezdik hayvan güderdik
Yaylağımız idi bozlar eskiden.

Eyüp Azlal
Nehirlerin dili vardı eskiden
Kuranı okuyan mürteci olurdu
Bilmem ki yârân hatırlar bu dili
Çile değirmeni ah! Sızlar eskiden...

Abdullah Gülcemal
Kimsenin aybını yüze vurmadan,
Gönül yapar dua alır durmadan.
İniş inlemeden yokuş yormadan,
Dosdoğru giderdi düzler eskiden.

Alim Yavuz
Annemizin yüreğini korkudan dağlamadan
Oynardık sokaklarda güvenlik sağlamadan
Düşüp yaralansak da kalkardık ağlamadan
Kabuk bağlardı hemen dizler eskiden.

Mustafa Haşim Polat
Mısralar dizilmiş sözler tükenmiş
Öz Türkçe geldikçe özler tükenmiş
Kelime ararken gözler tükenmiş
"Gri" değil idi "boz"lar eskiden

Yasin Çevik
Artık Dünya oldu bütün işimiz
Karun sofrasına değdi dişimiz
Riya oldu hep içimiz dışımız
İhlasla parlardı yüzler eskiden

Enver Çeliksu
Moraller bozulmuş gönül bitaptır.
Dostluklar toz duman hatır türaptır.
Yapılar dağınık bina haraptır.
Kalpten çalışırdı uzlar eskiden

Seyfettin Karahocagil
Seyahatin adı şimdi tur olmuş
Zorlar kolaylaşmış kolay zor olmuş
Farkları kalmamış sanki bir olmuş
Belliydi erkekler kızlar eskiden.

Hüseyin Tekinbaş
Askerler sırtını millete yaslar
Eskiden korkardı üstünden aslar
Davûdi olurdu bütün hak sesler
Çok cılız çıkardı tizler eskiden

Seyfettin Karahocagil:
Rizeyle Trabzon, Giresun, Ordu
Zigana, Uzun göl yaylalar yurdu
Bahçeden bahçeye mani okurdu
Hatırlayan var mı Lazlar eskiden

S. Karahocagil

Seyfeddin Karahocagil
Kayıt Tarihi : 23.7.2019 12:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Seyfeddin Karahocagil