Atilla Güler Şiirleri - Şair Atilla Güler

Atilla Güler

kendini sakladığın her m a s k e
bir bir düşüyor
fark etmedin mi

her yattığında
içindeki p i ş m a n l ı k

Devamını Oku
Atilla Güler

sen bin türlü şey söyledin
ben
seni dinledim
ve
tek bir şey söylüyorum
kısacık

Devamını Oku
Atilla Güler

yersiz bir fırtınada yelken açan geminin acemi kaptanı
alabora hayatımda hikayelerden alıntı bir keşmekeş
kes/yapıştır

her iç çekişte bir kırılış…bıkkınlığa bir serzeniş daha

Devamını Oku
Atilla Güler

kuyruğuna bağladığım umutlarımı da alıp ucuz bir ateş ardında yitiklere koşan uçurtmamdan aldım kırmızıyı
tek renk seyrediyor yoluna benden yoksun

dırdırına katlanılmaz oldu hayatın
her gün yeni bir şamata
bık

Devamını Oku
Atilla Güler

çıktın yine sepya rengi sığınakların içinden
itilmiş…tozlanmış…buruşmuş
iliğime kadar tutuştuğum sözlerin
ve gözlerin ateşten fırlamış…ellerimde

yanık kokusunda sevişmelerin

Devamını Oku
Atilla Güler

frambuaz kokulu kadının eteklerine yapışan gecenin ışıltılarına kapılan kırmızı çiçeği koparıp kokladım
savruk adımlarımı atarken kaldırım taşlarının nemli yalnızlığında
usulca sokuldu yanıma hafif işveli
baştan çıkarıcı
geceyi sürmüş gözlerine
-gece sürmeli-

Devamını Oku
Atilla Güler

maviydi dört yan
sıkıldım
düşündüm
ve
düşlerimi
pazarda

Devamını Oku
Atilla Güler

ve bir kez daha boşaldı kadehler
oysa daha doymamıştık bile tadına
peki doldurur mu yeniden tıka basa
Eylül yağmurları

yüzlere de çizildi inceden

Devamını Oku
Atilla Güler

buruk bir sesleniş oldu melodiler içimde
isabetsiz vuruşların inleyen sözleriyle
reddedilen haykırışların kızıllığı
patlıyor suratımda şimdi
haince

Devamını Oku
Atilla Güler

Üşüyorum…bir ürperti içimde.
Gözlerim boşlukta. Bir başımayım odamın içinde ve bir de beyaza boyalı duvarlar. Hastane odaları gibi kasvetli. Işığım bile yanık değil. Hafif bir melodi eskilerden kulaklarımda. Anılar şahdamarımda deli çaylarcasına çağlıyor.
Yokluğunun kaybolmuşluğunda göz gözü görmüyor. Zifiri bir karanlık almış başını gidiyor. Yitiyorum iyiden iyiye. Issız bir yalnızlık çıkmazı bu girdiğim.
Uzun zamandır anlatamadığım bir şey var sana. Ben…ölüyorum! Yara bere içinde her yanım…içim…dışım…her yanım. Kanıyorum; kan-revan içinde vücudum…duygularım. Paramparça bir boşluk sürüklüyor beni.
Biliyorum, okuduğunda bunları inanmayacaksın. “Yok canım,” diyeceksin. “Şaka yapıyor.” Ve küçük bir de kahkaha atacaksın belki de, elinle ağzını kapatıp. Doğal! Zaten her şeyi böyle hafife almadın mı? Her şey bir şakaydı gözünde. İlişkimiz bile. Sevmek neydi ki senin dünyanda? “Zayıflıktan başka hiçbir şey değil! ” demiştin bir keresinde. Öyle, haklıymışsın…
Ben…ölüyorum.

Devamını Oku