İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,
Kaç def’a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,,
Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti
Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
seçkin bir hayatın şairleri bilmedikleri bir dünyanın yüzünü görünce hissettikleri duyguları için elbette şükrederler...
...ve onlar şiirlerini bilmedikleri üzerine nasıl kursunlar ki...amma velakin dili şiirdir birazda...
T E R C İ H
Dünyâda ne ikbâl, ne servet dileriz;
Hattâ, ne de ukbâda saâdet dileriz.
Aşkın gül açan, bülbül öten vaktinde
Yâranla tarab, yâr ile sohbet dileriz.
Yahya Kemal BEYATLI (Rubâiler)
Atik - Valde'den İnen Sokakta
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,
Kaç def’a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,,
Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti
Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları
Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı.
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
Bir top gürültüsüyle bu sâhilde bitti gün.
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş’e kapladı kerpiçten evleri.
Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş’esiz.,
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime; ,
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
‘Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.’
Yahya Kemal Beyatlı
HAYATIN TA KENDİSİ…
Türk şiirinin zirvesi, Yahya Kemal…
Türkçenin gerçek anlamda mükemmel bir şiir dili olmasını sağlayan müstesna şairlerden biri. Tıpkı Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nazım Hikmet gibi Türkçe’yi en güzel haliyle şiir dili yapan üstatlardandır Yahya Kemal de…
300 Spartalı koskoca Persleri (İran ve Ortadoğu ülkelerini) dize getirir, İspanyalı 3-5 gemilik askerin Maya’ları yok ettiği söylenir, 1000 atlı –Türk olunca- kimilerine saçma gelir. Ne garabet yarabbim.
Türk tarihinin yüzlerce örneğini göremeyen, destanlarından bihaber olup da bu ifadeleri kullanmak tarihsizlik ve talihsizlik değil de nedir Allah aşkına.
Türk kahramanı Kürşat ve Çiçi kaç kişiyle milleti, vatanı ve hürriyetleri uğruna savaşmışlardı?..
Yanlarında yüzler binler mi vardı?..
Gözlerine demir perde inmişler, kafalarıyla değil işkembeleriyle düşünenler!.. Hakaret etmeye hakkınız yok ecdadımıza. Ne ile yıkanmışsa o kafalar, yıkayanlara helal olsun. Amaçlarına fazlasıyla ulaşmışlar. Kimliğinizin şeklini değiştirmişler.
Şu mükemmel şiirin neresinde abartı, saçmalık, toplum değerlerinden uzaklık var?.. İnançların yaşanışını, güzel geleneklerin ve bir sokağın olağan halini anlatan bu şiirde eksik olan nedir?..
Şairde şükür felsefesi, şükür anlayışı var. En azından şükretmeyi biliyor, insanlarımıza bu güzel anlayışı şiir yoluyla empoze ediyor. Türk motiflerinin pek çoğunu işliyor şiirinde…
Olur mu canım? Şükür neymiş diyenlere ne söyleyebiliriz ki…
Masa başında oturup da içki kadehlerinin camından bakarak Anadolu’nun, işçinin, köylünün, emekçinin çektiklerini yazanlar nasıl da alkışlandı yıllarca. Alkışlayanlar da kendi gibi olanlar, Türkiye’de en çok bağıranlardı.
Hâlâ da öyle değil mi?..
Vatanımızın, halkımızın en zor anında dışarıdan ahkâm kesmek ve unutulmaz olmak, baş tacı yapılmak mı gerçekleri görmek?..
Milli duyguları dile getirireni; tarihinden, milletinden, inancından, İslamiyet’ten, değerlerinden bahsedeni aşağılamak, kimin için düşünmek ve yazmaktır?
Kime hizmet etmektir?..
Satmayın ülkemizi, tarihimizi, dinimiz, inançlarımızı…
Satmayın, satılmışlardan olmayın.
Aykırılığa prim vermek modasını kaldıralım artık zihinlerden.
Kültür insanları, kültür insanlarının dişini, başını, göbeğini, .uşunu dile getirmez…
Aşağılamayın, sizi de aşağılayan birileri çıkar sonra.
*Fuzuli kendi yüzyılının nasıl ki zirvesiyse, Yahya Kemal’de kendi dönemin bir numarası ve zirvesidir.
Kedi beyniyle bakmak yerine insan gibi görmek lazım gerçekleri.
Bu mübarek günlerde kutsal değerlerimizi, geleneklerimizi, inançlarımız, sosyal hayatımızı, kerpiç duvarlarıyla bir semtimizi bütün yalınlığıyla dile getiren koca şaire, zirvedeki şaire Allah’tan rahmet diliyorum.
İyi ki bizlere örnek oldunuz, şiirlerinizle, felsefenizle, yaşayışınızla.
*İçki şairlerin düşkünlüğüdür genellikle, şükür öyle bir düşkünlüğüm yok. Aklım her zaman başımda…
Kendi olanlara sevgi ve saygılarımla…
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş’e kapladı kerpiçten evleri.
Yine aklı başka yerde
sarahati şiiriyetini perdeleyen..
@..
Sen de okudun mu,anladın mı bu şiiri Canan?
' meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün ...'
...
...
boşalan meydanların hazin uğultusuyla ağarıyor gün...
Ayri bir tad var siirde samimiyet, öyle icten, öyle duru misralar cok begendim...
Sairimize yüce Allah'tan gani gani, rahmet diliyorum bu mübarek günlerde, ve bu anlamli siiri secen jüriyi tebrik ediyorum...
HUZURLU RAMAZANLAR CÜMLETEN:
Atik - Valde'den İnen Sokakta
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,
Kaç def’a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,,
Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti
Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları
Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı.
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
Bir top gürültüsüyle bu sâhilde bitti gün.
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş’e kapladı kerpiçten evleri.
Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş’esiz.,
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime; ,
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
‘Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.’
Yahya Kemal Beyatlı
Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş’esiz.,
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime; ,
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
‘Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.’
Yahya Kemal Beyatlı
Ustam böyle ulvi duyguların yerine insanları aşağılayan aşağılık duyguları hakim oldu .Şimdi olsa ne şiirler yazardın kimbilir.
Akıllı insanların en küçük hataları akılsızların bitmez tükenmez sermayesi oluyor.Durum vaziyet benim penceremden böyle görünüyor.Yarap bizi hata yapmaktan koru.Manevi imtihandır imtihanların en zoru.
insanın özleyen yanı bazı zamanlarda daha bir ağır basar, akşamlar çökerken, bayramlar, sevdiğini özlediğinde,yada güzel anılar gözünün önüne geldiğinde,içli bir şarının namelerinde. gurbet garib bir haldir haller içinde. bir ramazan özlemini güzel tasvir etmiş şair.
Bu şiir ile ilgili 30 tane yorum bulunmakta