Ateşleri üşütmeyelim yeter.
Gökyüzü mavisine
Yapıştırılmış gibiydi martılar
İhtilal görmüş bir akşam vuslatı,
Dökülüyordu Marmara’ya,
Evlere çekiliyorduk eski otobüslerin içinde,
Mülteci bir yalnızlığı iade edip
Geçmiş zaman kiplerine,
Gece ışığını kesiyor saçlarımızdan,
Daha da siyah sakalımız,
Kov beni diyorum ey fecri hayal
Kov beni çocukluğumun mavi cennetinden
Fiyakalı fotoğrafları çıkarıp albümlerden
Basmakalıp ciltlerden hüznümü,
İkinci bahar beklemiyorum
Bedenimi eskiten
Eskici mevsimlerden,
İmgelerle yaşıyoruz mahşeri
Akrep çukurunda ararken beynimizi,
Zaman dudaklarımıza sıkıştırılmış bir tabut,
Kefen yok,
İçinde upuzun yatan kar gülleri
Anlatması kolay değil Yunus dilinden şiirleri
Yıldızları fakir bir akşam
Dökerken üstümüze gürültüleri
Kalk gidelim yağmur ıslatmadan caddeleri,
Gök üstümüze dökmeden taze ölüleri
Oturup evlerin bacalarını koruyalım yıldırımlardan
Asmaların pirlere üzüm verdiği zamanlarda,
Hasan Hüseyin’e cennet meyveleri ikram ettiğinde Cebrail
Tüm melekler siyah bir çul giymişlerdi hani,
Üstündeki gömleğini bir fakire verip
Siyah bir çul giyince üstüne Ebubekir…
Süt yerine kan akarken bebeklerin dudaklarındaki susuzluğa
Ah kerbela… Bela mı bela, gitti canlar canı, gönüller sultanı,
Gayrı dayanamam cellâtların ayaklarına kaldırım taşı olmaktan,
Uzatıp boynumu pamuktan ipliklere pasaport alamam bedenime,
Deliksiz uykularından uyan koş pencereye bak kızıl kıyamet,
Şehrin üstünde boşlukta duruyor mezar taşları
Gece kan pelteleşiyor damarlarımızda,
İmgelerle yaşadığımız hayat ne Fırat’tır ne de NİL
GÖNÜL CEMREMİZE DÜŞEN TUR DAĞINDAN BİR KANDİL…
ATEŞLERİ ÜŞÜTMEYELİM YETER.
Kayıt Tarihi : 15.2.2007 22:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)