Ey karanlık! Ey boşluğun dipsiz vadisi,
Nereye gider bu gönlün çırpınışı?
Zaman bir cellât, vurur her nefeste,
Yüreğim yangın, söndüremez bu hisle.
Rüzgâr savurur eski bir sevda türküsünü,
Ama duyan yok, dünya sağır, kör, dilsiz.
Ellerimde kaybolmuş bir hikâyenin külü,
Ateşim büyür her gece, her iz.
Hangi dağ eğilir feryadıma, söyle!
Hangi yıldız yol gösterir bu çölümde?
Gözlerim arar seni, fakat bulamaz,
Sensiz bu evren yalnızlıkla dolmaz.
Bir şairin kalemi bile yetmez ki,
Aşkın derdine bir söz eklemeye.
İsyanım tanrılara, yıldızlara, yazgıya,
Ama en çok kendime, bu suskunluğuma.
Bu dünya bana dar gelir, sensiz, eksik,
Gökyüzü bile bu kederi taşımakta yetersiz.
Bir ıssız ormanda yankılanan çığlık gibi,
Adını haykırır ama sana erişemez dilim.
Sonunda yine karanlığa sarılır ruhum,
Mehtap sessiz, yıldızlar kör bakar,
Bu keder beni her kıtada bir kez öldürür,
Ama asıl suç, sensiz var olmaktır.
Kayıt Tarihi : 11.3.2025 12:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!