ATEŞİN ELLERİ
Şiir uçmaz, nesir geçmez günlerimin askısında hep senin siluetin vardı odamda. Senliğe mahkûm edip kendimi seni, bensiz bıraktım. Telefonlara cevap vermedim ki bir an olsun sensiz olmayayım diye. Televizyon izlemedim gözlerimden gitme diye. Müzik dinlemedim sesini duyamam diye. Pencereme konan kuşlara fısıldadım, yağan yağmurlara yükledim sevgimi ulaştırırlar sana diye.
Ben istemez miyim pınarlarından kana kana içmeyi, ovalarda rüzgârların tarumar ettiği saçlarımı savururken sevdiğimi fısıldamayı. Gerçeğimizin aynasını bin parça edip kanayan ellerimle sana koşmayı. Kan pıhtısı yerleşmiş kalbimle senin kollarında ölmeyi. Kan tutar seni bilirim ondandı pıhtıyı damarlarımda dolaştırmam.
Sesinin her tınısındaki değişimi bilirken benden uzaklaşmanı çok istedim, her doğan güneşle şafağa bir çizik daha atmanın kederini gözlerinde görmemek için. Çaresizliğin ağırlığını taşıyacağın günlerin vebalini bana yüklememen için. Dağlarda tüten kekik kokusunu birlikte çekemeyeceksek, denizin tuzu ile yüzümüzü buruşturup gülüşmeyeceksek, hatta ışık ile kamaşan gözlerimizde birbirimizi görmeyeceksek ne önemi vardı yaşamanın. Vazgeçtim belki de senin direncine yenildim.
Avuçlarında hala benim kokum, nefesinde benim canım varken nasıl derim ben… ben gidiyorum. Söyle nasıl kıyarım sana, kıyamazken bir damla ah/ına. Ateşin elleri olsa benim yüreğim olurdu yana yana kül olan. Ateşin elleri olsa benim gözlerim olurdu kör karanlığa mahkûm olan. Ateşin elleri olsa benim sevdam olurdu bir kıvılcımıyla dünyayı yakan.
Yüreğimin motifi sen olmuşken yarınımız bahtımıza çıktığı kadarı olsun yetmez mi? Kurduğumuz hayallerin yıkılışını görmezlikten gelip var olana sarılalım, ne kadarsa o kadarını yaşayalım doyasıya. Nazar gözler çekilsin, pencereler kararsın sır olalım, an/ımıza yıl olalım. Gecelerimize değen yaşlar Farid’in yayından dökülsün ak çarşaflara. Kemanın hüzün yağmurlarında ıslanıp sarılalım birbirimize, şükür dualarına duralım. Ölümsüz dansın yorgunluğuyla dalalım uykulara. Vivaldi’nin dört mevsimini duyalım ruhumuzda, kışımıza kar, yazımıza güneş olalım ama biz olalım. Şimdi dokun içimdeki bahara, ısınan yüreğinle çiz resmimi yeniden.
Rengin Alacaatlı
Rengin AlacaatlıKayıt Tarihi : 11.3.2008 20:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir uçmaz, nesir geçmez günlerimin askısında hep senin siluetin vardı odamda. Senliğe mahkûm edip kendimi seni, bensiz bıraktım. Telefonlara cevap vermedim ki bir an olsun sensiz olmayayım diye. Televizyon izlemedim gözlerimden gitme diye. Müzik dinlemedim sesini duyamam diye. Pencereme konan kuşlara fısıldadım, yağan yağmurlara yükledim sevgimi ulaştırırlar sana diye.
Ben istemez miyim pınarlarından kana kana içmeyi, ovalarda rüzgârların tarumar ettiği saçlarımı savururken sevdiğimi fısıldamayı. Gerçeğimizin aynasını bin parça edip kanayan ellerimle sana koşmayı. Kan pıhtısı yerleşmiş kalbimle senin kollarında ölmeyi. Kan tutar seni bilirim ondandı pıhtıyı damarlarımda dolaştırmam.
Sesinin her tınısındaki değişimi bilirken benden uzaklaşmanı çok istedim, her doğan güneşle şafağa bir çizik daha atmanın kederini gözlerinde görmemek için. Çaresizliğin ağırlığını taşıyacağın günlerin vebalini bana yüklememen için. Dağlarda tüten kekik kokusunu birlikte çekemeyeceksek, denizin tuzu ile yüzümüzü buruşturup gülüşmeyeceksek, hatta ışık ile kamaşan gözlerimizde birbirimizi görmeyeceksek ne önemi vardı yaşamanın. Vazgeçtim belki de senin direncine yenildim.
Avuçlarında hala benim kokum, nefesinde benim canım varken nasıl derim ben… ben gidiyorum. Söyle nasıl kıyarım sana, kıyamazken bir damla ah/ına. Ateşin elleri olsa benim yüreğim olurdu yana yana kül olan. Ateşin elleri olsa benim gözlerim olurdu kör karanlığa mahkûm olan. Ateşin elleri olsa benim sevdam olurdu bir kıvılcımıyla dünyayı yakan.
Yüreğimin motifi sen olmuşken yarınımız bahtımıza çıktığı kadarı olsun yetmez mi? Kurduğumuz hayallerin yıkılışını görmezlikten gelip var olana sarılalım, ne kadarsa o kadarını yaşayalım doyasıya. Nazar gözler çekilsin, pencereler kararsın sır olalım, an/ımıza yıl olalım. Gecelerimize değen yaşlar Farid’in yayından dökülsün ak çarşaflara. Kemanın hüzün yağmurlarında ıslanıp sarılalım birbirimize, şükür dualarına duralım. Ölümsüz dansın yorgunluğuyla dalalım uykulara. Vivaldi’nin dört mevsimini duyalım ruhumuzda, kışımıza kar, yazımıza güneş olalım ama biz olalım. Şimdi dokun içimdeki bahara, ısınan yüreğinle çiz resmimi yeniden.
Rengin Alacaatlı
*****
YENİDEN YENİDEN OKUMAK İYİ GELDİ YÜREĞİME CANIM .. TEŞEKKÜRLER ..
kUTLUYORUM YÜREĞİNİN EMEĞİNİ ..
SEVGİLERİMLE ...
TÜM YORUMLAR (52)