alnımda biriktirdim suyun tadını
kan revan içinde şarap
bana dokunma
yarama denk düşüyor gece
ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ
dolu dizgin bir sabahtı gülüşün
her şey başlangıç bitişini düşünmediğim
mavi günleri vardı ya İzmir’in hani
güneşi bulutlara tutsak olmayan
seninle uyanırdı gün
bir ıslıktım soluğunda çınlayan
düşerdi imbata kısrak yelesi saçların
adımızı söylerken şafakla bir
dur
anılarımı silme
ayırdına varmak isterken yaşanmışlıkların
aniden bir yalan sekerek geçiyor
rüzgar yürüyor / duruyorum
çılgın bir sabır soluğa birikiyor
neden böyle kalabalık susanların korosu
sessizlik sarmaş dolaş
baktım ki gölgemden başka bir şey yok
zaten kokusunda var ayrılık gülün
gün tutsak görkemli yalnızlığımda
üşümüş sözcükler soğumuş soluğum
anlaşılmaz kimsesizliğim / hele şiirim
herkese uzak kendine yabancı
aynanın düşlerine savrulan o çığlık kimin
bekletilerek acıtılır zaman
hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları
yalnızlıkla acı harç edilmiş
hüznün duvarlarına konmuş
başın ağırlığının yastığa bıraktığı çukur iz, komidinin üstünde
yarısı içilmiş bir bardak su, bir bölüm sonunda açık bırakılmış
kitap......................................................................................
kirli sakallara dolaşmış akşam
kendisiyle oturup içmiştir geceler boyu
______sızmış umutlarına
bir zaman yorgunuyum
söz kördüğüm / acı donuk
susmalara bırakmış ömrünü tutsaklık
düş yoksulu olmuş uçurum
yanaklarda tuzlaşan hüzün
ateşi tutan kimin elleri
Nail Yavuz, İZMİR
yeniden düzenleme
Kayıt Tarihi : 14.3.2006 22:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
melek ayaz
TÜM YORUMLAR (3)