Hangi diyardan kapılıp geldin, bu köye?
Hangi düşte serildin alev gibi gözlerinle?
Bu aşk dolu Çigan gecesinde,
Ateşe düşen gülün şarkısını söyle!
Ayak yalın, şarap dolu masalarda,
Gırtlağını yırtsın çığlıkların söyle!
İnce, narin, leylak kokan ellerin,
Kıvrılıp dönerken, nazlı bedenin
Bir başka alemin sarhoşluğu,
Açılırken eteklerin.
Bu gece müzik, dans ve aşk,
Yaşayan gölgelerin.
Yaşlı Veronika bestesiz, güftesini söylesin.
Telsiz keman şimdi inlesin.
İsli lambalarda yüzün,
Bütün itler yalnızlığa ürsün.
Ne denizin mavisi, mavi
Ne Nisan coşkusu can veriyor şimdi.
Bozulmuş bağlarda tilkiler,
Dolaşıyor sinsi sinsi.
En güzel güller ölümüne ağlıyor şimdi.
Her gece binlerce yıldız düşerken denize,
Sarılır ruhuma bir kedi sinsice
Beyaz yeleli atlar kişniyor cennette,
Ah o gece karası ölümle el ele.
Bu oba sır gibi gömüldü, toprağa seninle.
Gönüller aşka kandı Çigan gecelerinde.
Böyle bir gecede verdi,
Şeytan öldüren tılsımını
Sus! sus! ! Susturun şu çığlığı!
Ateşe düşen gül artık yandı.!
Nurhan Göktürk
(19Aralık1987 D.Koçbay'a /Niğde)
Kayıt Tarihi : 26.2.2003 22:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Tebriklerimle...
TÜM YORUMLAR (1)