Güneş yüzünü göstermeye başlamıştı alaca karanlıktan sonra bulutların arasından sıyrılıp güne bakan çiçeğine merhaba diyerek...Kuşların cıvıltısı gökyüzüne kurulmuş bir orkestranın en güzel melodisi olu veriyordu.ATeŞBeY penceresini aralıyıp karşısınnda duran eşşiz güzellikteki yeşille mavinin uyumunu seyrederken derin bir nefes alıyordu ömründen eksilen bir güne inat...Sevgisini ve aşkını sakladığı sandığa gözü ilişiyordu titreyerek elleri sandığın kilidine uzanıyordu bir kaç dakika öylece kaldı,gözlerinden boncuk boncuk yaşlar yanaklarına doğru hücum etmeye başlamıştı.ATeŞBeY sandığın kilidi yavaşça açtı ve sandığı aralarken çıkan gıcırtı sesi tüm odada yankılanırken naftalin kokusu buram buram kokmaya başlamıştı.Sandıkta camı çatlamış bir resim gözüktü uzun saçlarıyla,gökyüzünü andıran gözleriyle karşısında duran resimdeki aslında ömrünün yaşanmamış yarısıydı ATEŞBeY'in, sonra sandıkta mektuplar göründü,belkide yüzlerce kez okunmuş ama anlamını koruyamamış kaç kelime vardı bilmez...ATEŞBeY penceresinin önünde duran sandalyesine çöktü kaldı ve gökyüze doğru baktı,usuldan mırıldandı; Her şey yalan olsada Gökyüzü kadar maviydi düşlerim.....
14:00
27.05.2005
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla