**Ateş ve Rüzgâr**
İlkbaharın en sessiz sabahında, kaderin ince ipleriyle örülmüş bir ânın içinde karşılaştılar. Zaman, onların gözlerinde durdu; evren, onların nefesinde şekillendi. Birbirlerine bakarken, yeryüzü ilk kez anlam kazandı.
O, sanki yıllardır aradığı bir yankıyı bulmuş gibiydi. Diğerinin sesi, ruhunun en derin yerlerinde çınladı, kanına karıştı, kalbine mühürlendi. Ne dünya ne de zaman, o anın içindeki mucizeyi anlatabilirdi.
Bir fırtına gibi sevdiler. Gökyüzüyle denizin buluştuğu noktada, dalgaların birbirine kavuştuğu gibi... Kalpleri, iç içe geçmiş yıldızlar gibi ışık saçtı. Birinin nefesi, diğerinin ciğerinde yankılandı; biri üşüyünce, diğeri titredi.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta