bir yerlerden sen geliyorsun
bir yerler senli yerler
dağlar da senli dağlar
vadiler de
şırıl şırıl akan dereler
patikalar
sık ağaçlıklar
çoban ve sürüsü
hep senden geçer
o yerler senli yerler
doğanın fatihi
yüksek kayaların şahini
sen ve sen sen her yerdesin
aradığımda bulamadığım
bunu nasıl başarıyorsun
aynı saatte ayrı yerlerde olmayı
turkuaz bir deniz
asi bir nehir olup Aras
Fırat
bazı da
karasu gibi
koyu kendine saklanmış akıp duruyorsun
nereye
denizde bir yelkenli beyaz
direğinde bayrak
batık gemiler
yalpalayan sandallar
mendirek
o yerler
hep senli yerler
her yerde sen varsın
her yer sen oluyor
seni düşlediğimde
bazı yorgun argın
küçük adımlarla
bazı nefes nefese koşarak
sırılsıklam senli yerlerden hep
sen geliyorsun
rüyalarıma ne çok benziyor
sabahları ikinci uykumun
rüyalarında olduğu gibi
bisikletten düşüşüm
arayıp ta bir türlü bulamadığım eşyalarım
rüyalarımı da ele geçirmişsin
tek derdin bu mu
nedir ele geçirmek istediğin
esir mi almak beni niyetin
sür sefanı bütün o yerlerin sahibi
fatihi sensin
ilk düşen kale benimki değil miydi
yetmiyor mu sana o senli yerler
farzet ki bedenim yok safi ruhum ben
ya da geçip gittiğin yollarda
tek başına kuruyup kalmış bir ağaç
tek bir dalı ve tek yaprağı olan
üstüne tek bir kuşun tünediği
yok yok olmadı
şöyle diyelim istersen
ne bir kuş var tek dalında
ne rüzgar eser yamacında
iklimsiz mevsimsiz
oysa sen o deli ormanlarda
muzip sincaplarla
cesur kaplanlar arsında
o senli yerlerde
ne kadar
hakim
ne kadar da ulu ve
ne kadar şahinsin bilemezsin
senli krallığının en şahinisin
güneş tepemizde
bir bayaz benekli
yayılmış çayırlara öpesi geliyor insanın
tepede değirmenler
mümbit ovalar alabildiğine yeşil her yan
hepsi senin eserin
yol dağın kayanın çobanın sürünün
her şeyi kucaklamış sarıp sarmalamışsın sevginle
ne çok sevenin var senin de
söğüt ağacının dalları suya değerken
uzun uzun dalgın bakıp durduğun
ördekleri seyrettiğin göl
yüzünde çarpık bir gülüş
birini bekler gibisin
aşk gibi sevgi gibi
sevda gibisin
vuslatsız
tek başına
her şeye hakim
gözünün önünde olsam da beni görmen mümkün değil
çünkü her yer sen kesmiş
bir heybeye doldurup aşkını içine
azığımla gidiyorum
madem göremiyorsun
kışı geçireceğim bir kulubede
ocağımı tütttürür sana yelekler takkeler örerim
elimde tesbih
beklerim seni döneceğin güne kadar
belki yolun düşer buralara
dumanını görürsün kulubenin
bir yaşam belirtisi bir hayat
anlarsın olduğunu
ateş olmayan yerden duman çıkmaz ya
bir kupa yağmur suyu biriktiririm gözyaşımdan
beklerim baharı
anlarım geldiğini
kuşlar sürü sürü geri dönende
19/Eylül/2011/pazrtesi/bodrum
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 19.9.2011 17:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikâyesi olabilir, neden olmasın birçok hikâyesi de olabilir ama gizemli kalmalı şiirler. sadece şu kadarını söyleyebilirm ki etraftaki seslere kulak vermek gerekir. O zaman çok farklı çok çirkin ya da güzel şaşıracağımız şeyler sırlar dedikodular duyabiliriz. özellikle çocuklardan. Bizler kötü olanlara kulak tıkayıp iyilerinden örnek alalım. Bize bir uyarı mı işaret mi olur, bilmediğimiz bir şeyi mi öğretir ya da şiir yazmak için ilham mı verir belli olmaz. Gün batımını izlediğim balkonda sesler duyuyorum çocuklar oyunlardan yorulmuş oturmuş sohbet ediyorlar Beş altı yaşlarında dört beş zeki afacan çocuk. Zaman zaman dudak uçuklatacak şeyler konuşuyorlar. Anne babalarından, öğrtemenlerinden kendilerinden büyük abi ve ablalarından duyup öğrendiklerini küçücük yüreklerindeki heyecana katıp mesela şöyle diyor biri 'Allah her yere gidebilir' bu akşamki konu yaratan, büyük yaratıcı; dinleyelim bakalım daha neler söyleyecekler. yetişkinlerin bile bir türlü vakıf olamadıkları sırrı, çocuk masumiyetiyle belki de yetişkin birinin anlatamadığını, çocuk saflığıyla çok güzel ifade edebiliyorlar. Bana gelince ben ona aşığım o da kendine aşık. İşte bu şiirin hikâyesi...
![Yüksel Nimet Apel](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/09/19/ates-olmayan-yerden-duman-cikmaz-derler-ya.jpg)
Bir sinema perdesinden seyreder gibi peşpeşe akıp giden duygular sıcacık... Ve öyle güzel bağlamış ki sonucunu:
'beklerim seni döneceğin güne kadar
belki yolun düşer buralara
dumanını görürsün kulubenin
bir yaşam belirtisi bir hayat
anlarsın olduğunu
ateş olmayan yerden duman çıkmaz ya
bir kupa yağmur suyu biriktiririm gözyaşımdan
beklerim baharı
anlarım geldiğini
kuşlar sürü sürü geri dönende...'
Cızz dedi yürek...
Sevgilerim ve saygımla...
Mutluluklar ve esenlikler dilerim. Hâlenur Kor
Tam puan.
TÜM YORUMLAR (1)