İKİ YÜREK
Bir telefon sesiyle başlamıştı her şey, günbatımını izlerken aramıştın “seni sevdiğimi” söylemiştim…Belki de o yüzden bu aşk hep bir kızıldı. Dizelerde; sonbahar sarmaşıkları, günbatımları, yüreğimizi ısıtan sevginin, özlemin kızıllığı…
Ellerimden tutman ne derece doğru diyerek, kendimize rağmen, her şeye rağmen büyüyen bir sevda kızıllığı…
Hani filmlerde izlersin güzel bir aşk hikayesi, onun yerinde olmak istersin, onun gibi…Öyle sıcak, öyle içtenlikli, öyle gerçek…
Dolunayı izlemek için gece saati ayarlayıp uykudan kalkan, heyecanlı bir kızın sıcacık sevdasının karşılık bulmasının, yaşamasının öyküsü…
Duyguların med cezirinde büyüyen bir aşkın öyküsü...
Kıskançlık, özlem ve bitmez tükenmez ayrılıkların, her ayrılık sonrası daha da büyüyen bir sevdanın kızıl gökyüzü İki Yürek…
Seni seviyorum dediğimde
Bir gün batımıydı
Hiç batmayacak olan
Güneşler doğmuştu içimde
Ve ben şimdi
Her gün batımında
Yüreğimin kapısını çalışını kutluyorum
Kızıl yalnızlığımda seni
Seviyorum diyen sesini arıyorum
Her gün batımında hala
Güneşler doğar içimde
Özge
4 Aralık 2017
------------------------------
KIZIL KÜLLER
Biz, uzak dağ ateşleri değildik.
Aynı yatakta ayrı gayrı da yanmadık hiç.
Ne ellerimiz başka bir ten arzuladı.
Ne de gözlerimiz başka bir göz. İki kişilik bir dünya, iki kişilik bir hayal alemiydik.
İç içe yandık, birbirimizin ateşiyle alevlendik...
Yaşanılan, sevginin, insanlığın tarihine eklenmeyi hak eden bir yaşam dilimiyse, buzları çözen, karları eriten bir iç sıcaklığıysa, patlayan tomurcuklar gibi, güneşli toprakların buğusu gibi ilkbaharı müjdeleyen tertemiz bir sevgiyse:
Özgür olmalıydı kalem, coşkun akan bir ırmak gibi koşmalıydı denizine...
“Davul dengi dengine çalar” gibi yerleşik yargıları sarsmışsa, kim kimin dengidir, buna siz mi karar vereceksiniz dedirtmişse, güneşi batıdan doğdurmasa da, yüreğimizde batmayan güneşler doğdurmuşsa...
Otuz yıllık yaş farkını hiç umursamayıp; ağır bir postal gibi incecik çiçeğin tepesine binen “babası yaşında adam”,” çocuğu yaşında kız “türünden değer yargılarına meydan okumuşsa, meşhur deyimiyle mahalle baskısına boyun eğmemişse...
İki yürek bir olunca, samanlık seyran olur ama samanlığın da bir meşruiyeti vardır diyerek kıvırtan “aydınlara” dil çıkarmışsa...
Meşru olmayanı, meşrulaştırmış; gayri meşrunun “gayrı”sını silip atmışsa...
Aşk, başına buyruktur, diz çökmez, boyun eğmez. Boyun eğerse, diz çökerse, aşk olmazı yaşatmışsa...
Samanlığı her koşulda seyran etmiş, çiçekli bahçelere dönüştürmüşse…
Yaşamaktan utanmadığınızı, yazmaktan da hiç ama hiç utanmayacaksınız, ne utanması! gurur duyacaksınız' ın altını çizen, altını çizmekle kalmayıp dizelere döken cesur iki yürekse; “Bir derdim var, bin dermana değişmem” diyen bağrındaki ateşin külleri bile ateşten bir kaleme dönüştüğünde o kızıl küllere batırıp kaleminizi yazacaksınız yaşadığınız sevgiyi.
Biz de öyle yaptık, oturup yazdık:
Beyaz sayfaların üzerine iki kelime düştü, iki kor parçası: İKİ YÜREK.
Bayram
27 Ocak 2017
Bayram Atakul
Kayıt Tarihi : 17.10.2017 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İki Yürek isimli kitabın yazarları, Özge ve Bayram'ın kitap yayınlandıktan sonra yazdıkları ön sözler.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!