Kalabalık bir aile… Çocuk henüz kelimeleri yarım dille konuşuyor ve bütün aile onun bu sevimli haline ilgi gösteriyor kucaktan kucağa dolaşıyordu.
O yokluk yıllarında toplumun büyük çoğunluğu tarımla uğraşıyor, ticaret bir yana ürettikleri ürünleri daha çoğu hayatlarını idame ettirebilmek için yetiştiriyorlardı, herkesin evinde yetiştirdiği hayvanları vardı. Et süt ve yumurtayı da kendileri üretiyordu.
Hiç kimsenin giydiği elbise ayakkabı veya ceketinin özel bir yeri yoktu. Ayakkabıların delik, pantolonun yamalı olması kimseyi rahatsız etmiyor, incitmiyordu.
İnsanın doğasında olan oyun oynamak için oyuncak dahi yoktu, çocuklar kendi becerileriyle bazı oyuncaklar yapıyor, kendi kurdukları oyunları oynuyorlardı.
Ancak kendi etrafını aydınlatabilen kandil veya gaz lambalarının alanı dışında her yer karanlık, şehir aydınlatmaları yok hatta ay ışığı yoksa gökyüzü dahi karanlığa bürünüyordu.
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar agarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin agaran daglari nerde!
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta