Duyun hümanizmi savunanlar
Yurtsuzlar insanlıktan ne anlar
Elin önderiyle avunanlar
Türk’üz biz, Atamla övünürüz
Dink’in resimleri mintanlarda
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Yerden göğe haklısınız Kazım Bey ....çok güzeldi çooook
Ben Türk'üm diyen her kişinin medya daki gündemde bulunan olaylara karşı anlık milli duygularını yansıtmaları pekala normal..Ama önemli olan bu milli duyguların her zaman yansıtılmasıdır.Şanlı tarihimiz bizim bu konuda en önemli rehberimizdir.Birileri Hepimiz E.... diye bağırdığında Türk olduğu aklına gelmeyenler ,Bize ekrana geçipte milliyetçilik narası atmasınlar.Kazım Bey e yürekten katılıyorum ve yazmış olduğu şiirlerler için teşekkür ediyorum..
TEŞEKKÜRLER, TÜRKLÜĞÜMÜZLE VE ATAMIZLA ÖĞÜNÜRÜZ BİZ.
Kazım abi, bi fena oldum.
anlattıkların etkiledi.
son derece haklısın.
yetkili sayfaya asmayacağım yazımı bunun üzerine sana yolluorum:
DUYURU, refarafa
6o ların anayasası iyiymiş.
demokrat partiyle baslayan sureç -ki eğer menderes karşı konulmasa chpyi bile kapayacakmış- ve sonraki demirel ve gelen özal ve şimdi de erbakanın abdsever versiyonu tayyip. bu gece bunlardan bahsetti skytürkte emre kongar
bilim lineer ilerliyorsa; burda toplumda diyalektik. yaptıkları yanlarına kar kalmayacak
evet, mitinglerin anlamı kalmamış gözükebilir ama tek seferlik bir geçerli yumruk vurdurtabilirsek orduya, işte öyle bir miting...
artık bunu gözlüyorum..
fakat şu olmamalı. 2. bir emuhtura olmamalı..
-
Bir haber duydum, doğru mu?
Referandum olacak diye içki yasağı konmuş
olumsuzluklar karşısında insna önce isyan eder sonra yalpalayıp depresyonlarla boguşur ardından da tekrar oto-normalizeleşerek kendine boyun eğdirir. bazısı da vardır ki yeniden ayaklanır
Atatürk boyun eğmeyenlerdendir ve biz de onun takipçileri..
güçlünün karşısında boyun eğip güçsüzü ezmeyiz biz, ve paraya tapmayız biz
Söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyen Ata'm sa onun izindeyiz..yürek çoşturan şiirinizi tebrik ediyorum ..bu dizeleri Türk gücü ile yazan yüreğinize ve kaleminize saygılar..
Yer: Azerbaycan, Hocalı 26.02.1992
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK–47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı
:-Akçik, manç?..
(Kız mı, oğlan mı?)
-Akçik...
(Kız)
Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Tun şahetsar, ınger...
(Sen kazandın, yoldaş)
-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana...
(Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)
-Mayrigı bedge gişdatsine.
(Annesi besleyecek elbette)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
-Mayrig yerahayin zizdur.
(Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
(Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü...
Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.
Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 15 yıl önce yaşandı.
Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.
Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik için de kıvranıyordu.
Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.
26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.
26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek
kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.
Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.
Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.
Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.
Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler.
Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.
Kesik kafaları sepetlere doldurdular.
Peki neydi bu düşmanlık?
Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.
56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!
Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim. ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat
1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.
Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı'
baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.
İnsan en değerli varlıktır. Öldürmek Barbarlıktır. Terörün her türlüsünü bu sebeple lanetliyorum. Hrant Dink’i öldürenleri de kınıyorum.
Ancak ne yazık ki! Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar. Ve hepsi Hrant Dink oldu da, bir teki Atatürk olamadı… Alayı o yürüyüşte Ermeniydi, ama hiç biri Türk olduğunu söyleyemedi…
Ve o kadar araştırma yapıldı, Hocalı Katliamının gerçekliği üzerinde tek kelime yalan bulunamazken hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…
Yazıklar olsun…
Atatürk bir keresinde, biz sadece millet değil adamların birliğiyiz gibi bir laf demiş. neyi kastettiği apaçık, bu derece barışa inanmış biri,.. ve gelmiş komutan olmuş, gene milleti bırakmamış; bu konuda kafalarını elleri arasına alıp düşünmeli aydınlar.
bu lafı 24 yaşında ilk ve tek şiirinde yazmış öyle okumuştum
harikaydı tek kelimeyle. böyle kurallı şiirlerde yaratıcılığın da dizelere damıtılması, en harika eserlerin çıkmasını sağlıyor....
sonsuz sevgiyle kal abi.
evet, ben de ortk oluyorum..
eline sasğlık dost gururuna ortak oluyorum tebrikler
Harika kutlarım
Bu şiir ile ilgili 100 tane yorum bulunmakta