___________Aramızdan ayrılışının 67.yılı anısına
Saldırmıştı onca düşman
Seyrindeydi bütün cihan
Teslimdeydi en son vatan
Atatürk’üm olmasaydı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Duyarlı ve asil yüreğe saygılar.Ben de benzer bir şiirimle katılmak istedm sayın hocam.................halilşakir
Anlayamadık Atam
...................................................Atatürk'le hasbihal.
Sana ağlamak değil, seni anlamak gerek..
Onlarca kasım geçti, anlayamadık Atam.
Kimi hezeyan kustu, kimi oldu engerek..
Bir nesl-i asım geçti, anlayamadık Atam...
Kimisi putlaştırdı, kimi peygamber yaptı..
Kimi yere kapandı, sureta sana taptı.
Sen öyle istemezdin, yapılanlar azaptı,
Tekmil-i kısım geçti, anlayamadık Atam...
Tek Türkiye bıraktın, biz kırk parçaya böldük.
Düşman elinden değil, kardeş kardeşe öldük..
Dosdoğru iz bıraktın, ihanet edip sildik.
O kadar hasım geçti, anlayamadık Atam...
Kızarmadı yüzümüz, döküldük tutam tutam..
Dilden söyleyip durduk, -sen kalk artık ben yatam-
Her on kasımda tuttuk, riyakarca bir matem,
Pek çok on kasım geçti, anlayamadık Atam...
On yılda onbeş milyon gençlik yetiştirdin sen..
Onları birbirine nasıl kırdırdık bilsen! ..
Artık iflah olmayız, kendin de kalkıp gelsen..
Binlerce masum geçti, anlayamadık Atam...
Düşmanların öyle zor, o kadar da çoktular..
Yedi düvel önünde, diz bükerek çöktüler.
Ardındaki liderler o kadar küçüktüler,
Günlerce resim geçti, anlayamadık Atam...
Ne mutlu Türk'üm diye, söylerdin ya derinden,
Bir tatlı huzur geçer kalbimin üzerinden..
Meğer senmişsin yeri, oynatan hep yerinden,
Bilmem kaç mevsim geçti, anlayamadık Atam...
Antalya-20.10.2008
Halil Şakir Taşçıoğlu
'O' ARTIK BEDENEN YOK !
EMANETİNE İYİ BAKTIK MI ?
ŞİMDİ BAŞIMIZIN ÇARESİNE BİZ BAKMALIYIZ !
EY TÜRK GENÇLİĞİ !
BİRİNCİ VAZİFEN;............................................
......................................................................
..................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
?????
Dursun hocam bu şiirini dünkü köşemde yayımladım.
RUHU ŞAD OLSUN ATAMIN. ONU ANLAMAK İÇİN OKUMAK GEREKİR. KİMİLERİ KENDİNE YORUMLUYOR...AMA HAKİKAT ONUN BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİ OLMASIDIR. O OLMASAYDI HALİMİZ NİCE OLRDU.. HOCAM MUHABBETLE..
Bu günlerde butür hatırlatmalara ihtiyaç var.
Sağ ol...Gardaşım
Milli düşünen yüreklere su serptiniz, yüreğinize sağlık üstadım...
Kutluyorum
Yüreğiniza sağlık.
Saygılarımla
Atam sen rahat uyu.Bu şiiri yazan ve okuyanlar,seni ananlar oldukça cumhuriyet payidar olacaktır.Atam a yazılan her şiir övgüyü hakeder.
Rahat uyu Atam
senin emanetçilerin bizleri,bizleri emanetçileri çocuklarımız var gücümüzle koruyacağız.
Çok teşekkürler çok güzel bir şiir...
Umarım bir gün okullarda öğrenciler on kasım törenlerinde okur bir şiiri...
Selam ve saygılarımla...
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta