Ben hep Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının bunca gezme, tozma içinde; günden üç dört kez ve saatler kez konuşma periyotları içinde; hangi ara düşünüp, kendisini yenileyip; hangi ara ülkeyi yönetip; ülkenin işleri ile haşir neşir olup; yönetsel sorumluluğa denk düşen hangi aksamalardan uykularının kaçıp; Fırat'ta kayıp olan kuzunun vebalini duyma nedenle manen çöktüğünü ve bu nedenle dinlenmeyi kendisine haram kıldığını merak etmişimdir.
Partiler sistemin çarpıklığını ve adaletsizliği birbiri ile yarışırcasına Kerbela olayıyla ya da Hz Ömer adaleti ile dile getiriyorlar. Bu ne dejenerasyondur. İyi de Dünya'da Japonya, Çin, Kore, Rusya, Brezilya, Kanada vs. gibi onlarca Kerbela'sı, Hz Ömer'i olmayan ülkeler adaleti düzeni nasıl sağlıyorlar? Bu soruları sormayan halk bunlara müstahaktır.
Atatürk olmasa başka kurtarıcılar olamaz mıydı? Buna cevap vermek olmuş bitmişlik bağlamında olanaksızdır. Tarihi bilinç bağlamında bir cevap ve anlayış oluşturmaksa pek ala olasıdır. Bu cevap ilerisi içinde bir seçme ayıklama kuralı oluşla çalışır. Bu cevap doğanın kullandığı mekanizmalarından sadece biridir.
Şu iki bağıntı hiç unutulmamalıdır. Koşullar olgunlaşmadan, koşulun gereği olan sonuç ortaya çıkamaz. Koşulun gereği olanın ortaya çıkabilmesi için de, koşulun gereği olacak tepkinin çevre içinde sesiz sedasız ya da işe yaramaz tuhaf mutantik sunum oluşla çevre verileri içinde bulunması gerekir.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta