(Bin dokuz yüz on dokuz samsun)
Bin dokuz yüz on dokuzun on dokuz mayısında
Bir vapur demirleniyor samsunun kıyısında
Bu vapur sahiler de umudu yaratmıştı
Bu umudun coşkusu sahillere taşmıştı
Bir coşku seli ki samsun kıyılarında
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kutluyorum Şiirleşen Yurtsever Yürek Sesinizi Sn Değirmenci..
Kaleminiz Daim Olsun Dileklerimle..
Saygılarımla..
''Anlaşılmaya başlanmıştı Mustafa kemal kararı
Esti samsun sahillerinden hürriyet rüzgarı
Yayıldı Anadolu’ya
Taşıdı hayır nidalarını
Dağa, denize ovaya...''
Yokluktan varlığı yaratanlar unutulmaz.
Kutluyorum.Yüreğine,şiirine saygılar,selamlar...
KUTLARIM SİZİ YURSEVER DOSTUM.yuvasız kuş
İngilizler ve Fransızlar işgal ettikleri Çukurova Bölgesinde Maraş, Urfa, Mardin ve G.Antep bölgesinde ellerine geçirdikleri mavzerlerin makanizmalarını söküp alarak onları kullanılmaz hale getirmişlerdi.
Mustafa kemal Havza'ya geldiğinde ona bir haber geldi. '50-60 kadar katıra yüklenmiş mavzer makanizmaları Havza yakınlarından kervan halinde geçerek Merzifon yoluyla Samsun'a gidiyor' haberiydi. Derhal gönüllü bir birlik oluşturuldu ve o gece kervana baskın yapılarak yüklü katırlar Havza'ya getirildi. Makanizmaların ele geçirilmesi Ulusal Kurtuluşun ilk hareketi olrak tarihe geçmiştir. Ertesi gün de Havza hayvan pazarında katırlar açık artırmayla satılmış, elde edilen para Türk Silahlı Kuvvetlerine aktarılmıştır. ( Küçük bir katkı olsun diye yazdım ) Paylaşım için teşekkürle Yusuf Bey...
Mustafa Kemal Atatürk Havza genelgesini yayınlarken işgallerin protesto edilmesi yönünde milli birlik ve beraberlik şuurunun uyandırılmasını hedeflemiştir ki , bu gayeyle ancak ve ancak işgallere karşı mücadele verilebilirdi.bireysel bilinçten ulusal bilince ulaşılmasıyla da düşmana karşı zafer elde edinilebilirdi.saygıalrımla hocam..+++10..ant..
Eşek sırtına bindirenler mi?
Ya da sırta binenler mi?
Yusuf bey, ne zaman ki ulus ve Atatürk düşmanları, mollalar, yobazlar ve gericiler ülke yönetimini ellerine geçirdiler, o günden başlayarak, bütün devrimleri bir bir yok etmeye başladılar, hala da devam ediyorlar.Bunlara rozet,gardırop, Atatürkçüleri ile dönme solcular da destek verdiler, bu günlere geldik.Dilerim sonumuz iyi gelir.Emeğinize, yüreğinize sağlık
Kisıncır ne demişlerdi Amerika niçin dünya devleti biliyormuşsunuz;Hiç bir siyasi Amerika çıkarlarına hainlik yapamaz, ters düşemez, düşerse kellesini kopartırız. Başka ülkelerin hainlerine de o ülkeleri yönetme görevi veririz.
Bunun üstünde söylenecek sözü olanlar varsa çıksın yanıtlasınlar.
Rahmetli Nazımın da çokça şiirlerinde, savladıkları gerçekler, Orta doğu devletlerini yönetenlerin cümlesi kendi ülkelerine hainlik yaptılar.Bu ülkelerde yaşayan halklar hala bu gerçekleri göremiyor, çıkarı olanlar da görmek istemiyorlar.Gerçek bu çözümde bu gerçeklerde aranmalıdır.Yüreğinize sağlık.
tarihi güzel şiirlerle milletimize anlatmak için büyük bir emek harcayan değerli şairimi yürekten kutluyor ve alkışlıyorum.. tebrikler yusuf bey
Yüreğinize sağlık,beğeni ile okudum.
Bir başka tutku idi Mustafa kemalin samsunda oluşu
Bir başka duygu idi güneşin kuzeyden doğuşu
-----Yusuf hocam çok çok anlamlı sizi ve eserinizi kutluyorum saygılar sunuyorum .
'Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz... ”
“ Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. ”
“ Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir! ”
“ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ” Mustafa Kemal Atatürk
Milli Mücadelenin başlangıcını çok iyi anlatan şiiri ve sizi kutlarım Yusuf Abi..
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta