ardı ardına bitimsiz bir süvari ordu
yeri değil çevirmişlerdi göğün yurdunu
hangi ufka bakarsan bak hep bir keder
güneşsiz sabahlara uyanmış yorgun gözler
çatılardan damlayan yağmur değil
katran karası petrol, bin yıllık keder…
ürkütmesin seni
o hüzünlü şarkılar
o kara bulutlar
birazdan diner yağmur
ve çocuklar
sokaklara yeniden dolar
düşer ruhlarına yorgun gölgeleri
kimi dağlar ardında yitirmiş kuzuyu
kimi deniz kıyısında bekleşir durur
uzak bir maviliğe açılan geleceği
gülüşleri belirince yanık yüzlerinden
dağlar bana ne çok güldüler
bulutlar bile benden şendiler
avucuma doldurup yalnızlığı
İstanbul’a yalnız gönderdiler
Düden, Manavgat bir de Side
yusufoğlu dedim gel yapma
seni sever o güzel sanma
aşığı çok sen bana inanma
o sürmeli kara gözlere kanma
ben bir aşığım aşkım sermaye
bazı vakitler görünür hayalin
bir ışık demeti içinde bedenin
gel dersin de bana ahu gözlüm
utanır, erişmez sana garip gönlüm
bazı vakitler ruhum kömür karası
Bulutlara dek sinmiş bir melankoli
Ağladı ağlayacak
Ve düşen yapraklarla bir
Bu sonbahar
Sanırım kiraz tadı yazları unutturacak
gözlerinin ala şafağında
çığlık çığlığa uyanır martılar
bir telaş ki devinimsiz
bitmek bilmez kaygısı
yaşamak dediğimiz rüyanın...
yağmurum, karımsın her mevsim
her nerde istesem orda beklersin
kimi bir başına bir köşe başında
kimi de yüreğimin ıssızlığında
güneşin ışıltıları senin saçlarında
doyum olmaz senin o endamına
Ne hos bir siir severek okudum kutlarim guzellikler sizinle olsun saygilar *** Tam Puan ***