Ata'nın İzinde Şiiri - Orbay Eken

Orbay Eken
304

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Ata'nın İzinde

Çağlar aşan halk türküleriyle
Ülkemi düşlerim en taze sevinçlerle
Bir kuş çırpınır yüreğimde
Konar ucuna yolumun
Bir çiçek açar
Binbir renkte
Düşlerimin içinde halk olurum
İnancın zaferi Çanakkale'yi hatırlar
Emperyalizme karşı destanları
Dinler dinler yaşlara boğulurum..
Ana baba kardeş bacı..
Gözlerimin içine baktıkça
Kanımda onuru bulurum
Ben bir aydınlık izcisiyim
Özgürlük meşalesini taşıya taşıya
Savrulurum
Dünümüzün yarınımızın devamı
Ata'nın çizdiği bu coğrafyada
İnsanlık için
Halkım için
Bağımsızlık için
Anadoluma kurban olurum! ..

Orbay Eken
Kayıt Tarihi : 9.10.2006 01:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik

    ELLERE GÖNÜL VERME
    GÖZLERİM ÜSTÜNDE ANKARA

    Nasıl yazgı nasıl kader
    Bendin yıkan sele döndük
    Gelen budar giden budar
    Hazan vurmuş güle döndük
    ***
    Emeği çar çur etmişiz
    Yoksulluğu yar etmişiz
    El âlemden ar etmişiz
    Evimizde ele döndük
    ***
    Küstü Hoca’nın gülüşü
    Mevlana’nın gel deyişi
    Şeyh Bedreddin’in ölüşü
    Ot bitmeyen çöle döndük
    ***
    Çiçeklerken yüreğimi
    Sevdanın yedi rengi
    Kinden kandan
    Kanayan yürekten
    Katledilen kentlerden
    Çalınan emekten
    Faili meçhul cinayetlerden
    Karanlıklardan beslenip
    İçimize sağılan
    Param parça kırılıp dağılan
    Geceye ve gündüze
    Sâri gibi yayılan
    Adı konulmamış korkulara
    Yüreğe yuva kurmuş korkuluklara
    Teslim olmuş sokaklar
    ***
    Dört yanımızı kuşatmış yasaklar
    Ve her yasak
    Bir zalimin günahını
    Mazlumun bir ahını saklar
    ***
    Sırtımızda taşıdık
    Deve hörgücünce
    Habis bir ur gibi
    Bin ton acıyı ömrümüzce

    ***
    Saray avazıyla havlayarak
    Karanlıkta sırtlan dişi gibi
    Gülümserken ihanet
    Güle diken olmuş
    Pusu atar aşkın
    Sevdanın
    Ve barışın yollarına
    Kin ve gıybet
    ***
    Gözaltında ana kucağı
    Baba ocağı
    Ayıp görülür yasaklanır
    Bir öpücüğün sıcağı
    ***
    Yarıda kalmış
    Kitaplar satılır sahaflarda
    Kimi yanık
    Belli ki yangınlardan kurtulmuş kimi
    Solmuş sararmış
    Kıran artığı belli ki
    ***
    Yarısı yırtık
    Müebbede mahkûm kitaplardan
    Her sayfasında kan
    Zalimin mührünü
    İşkencenin ve zulmün izini
    Mazlumun gözyaşını taşıyan
    Saçma sapan tutanaklardan öğrendik
    Faili meçhul cinayetlerin katilini
    ***
    Oysa
    İstemedik
    Kan değsin ellerine sevdanın
    İster miydik
    Göğsünde yanardönerken
    Yedi rengiyle evrenin
    Kırılsın kanadı güvercinin
    ***
    İster miydik
    Dağlara düşsün sevdamız
    Karabulutlar çöksün üstüne
    Bahara durmuş
    Güneşe uyanırken dünyamız
    ***
    İster miydik
    Adımız eşkıyaya
    Adımız asiye
    Adımız sakıncalıya çıksın
    ***
    İster miydik
    Sevdamız yüreğimizden alınsın
    İster miydik
    Düşlerimiz elimizden
    Yavrumuz yuvamızdan çalınsın
    ***
    İster miydik
    Hasada durmuşken tarlamız
    Yansın da harmanımız
    Eli koynunda kalınsın

    ***
    İster miydik
    Sevda türküleri yerine
    Adımıza ağıtlar
    Yâdımıza yakımlar yakılsın
    İster miydik
    Kanayan yüreğimizden
    Parmak izimiz alınsın
    ***
    Söyle bacım
    Anam babam söyle
    Buz gibi namluyu kucağında
    Yavuklu yerine
    Hangi yiğit yeğler
    Söyle hele söyle
    Bu ne iştir böyle
    ***
    Bir tetiğe dokunur el
    Bir göz kırpımıdır gayrı ömür dediğin
    Ve bir '' Ahhh! '
    Bir nefes susar
    Bulanır gök mavisi gözleri
    Takılı kalır bakışı
    Donar nehrin akışı
    Donar gökte kuşlar bulutlar
    Suda balıklar kalır öylecene
    Kanar gülüşü dudaklarından
    Çiğdemler öper yanaklarından
    Bir kuş dolanır semah semah
    İsyan eder de genç ölümlere
    Yaşanmamış sevdalara
    Bir çığlık olur umutlar
    Eyvah
    Eyvah düşer göklere
    Tut tutabilirsen göz yaşlarını
    ***
    Söyle
    Anam bacım söyle
    Güller neden ağlar
    Karanfiller neden kanar
    O yiğidin yârini kim eğler
    Söyle hele söyle
    Sevmeye yaratılmışken
    Yürek neden yanar
    Bu ne yazgıdır böyle
    ***
    Gözyaşıyla sular
    Çiğnenen çiçekleri bulutlar
    Nakışlamak varken
    Sevdanın yedi rengiyle
    Gözyaşı ıslatsın istemedik
    Güllere dönüşmüş yüzüyle güzel
    Işığa düşmüş gözüyle aydın
    Kundaktaki bebeği
    ***
    Gülüşü güle
    Bakışı ateşe
    Gönlü güneşe benzerken
    Ülkemin oğulları kızları
    Biz mi çürüttük kozasında kelebeği
    Biz mi koyduk kucağına
    Çiğdem gibi barken
    Bakışı bulut olmuş bebeği
    Biz mi besledik büyüttük
    Ağzından salya akan köpeği

    ***
    Dedik ki
    Sevgililer ayrılmasın
    yere düşen
    salkım taneleri gibi gibi
    ***
    Avcılar vurmasın yuvada kekliği
    Ana vurulup da yazıda
    Yetim kalmasın yavru yuvada
    Kalmasın sevdaları
    Kazılmış ağaç gövdelerinde
    Siyah beyaz resimlerde
    Çürümesin çiçekler dallarında
    Bahara karışsın
    Fidanların gençlik gülüşleri
    Yar göğsünde bir dizi inci gibi
    Açılsın dişleri

    ***
    Dedik ki
    Takılmasın umutları
    Zümrüdü Anka’nın kanadına
    Soğumasın öpücükler
    Yârin yanağında
    Hep sıcak kalsın
    ***
    Kapanmasın kapılar
    Köprüler yıkılmasın
    Hep açılı bir kucak kalsın
    ***
    Dedik ki
    Can vermesin canlar darağacında
    Gülücükleri solmasın dudağında
    ***
    Yani sevgilim yani
    Şeytandan gayrı
    Tüm yaratılmışların
    Secde ettiği insan
    Dedik ki
    Ar etmesin fukaralıktan
    Düşman karşısında
    ***
    Ülkem ki
    Üşüse sonbahar
    Sevinse bahar olur gözünde
    Yeter ki bir tohum düşsün bağrına
    Sevda semah durur gökyüzünde
    Kızları
    Salım salım salınan çınar
    Oğulları bir deli rüzgâr olur
    ***
    Bir adım at yeter ki
    De ki bir ‘Merhaba! ’

    Gözlerine sevdan düşer nehar olur
    Her biri can verir yoluna
    Kara sevdaya tutulur
    Ya can
    Ya da yar olur
    ***
    Çaresizliğin
    Naçarlığın
    Yüreklerine lök gibi çöktüğü
    Zulmün
    Fukaralığın
    Güz yaprakları gibi döktüğü
    Oğulları ve kızlarıyla
    Neden ve niçin kahrolur
    ***
    Söyle anam babam söyle
    Neden sevdamız
    Saçlarda kar olur
    Bu nasıl olur
    Böyle yazgı
    Böyle de kader mi olur..

    ***
    Onlar ki
    Duruşuyla destan yazar
    Gözleri ak deniz mavisi
    Gülüşleri Isparta’da gül tarlası
    Saçları çukur ovada
    Başağa durmuş buğday tarlası
    Savrulur rüzgâr olur
    ***
    Sevdası firari kalır yarınlara
    Sevdası düşmüş dağlara
    Adları yadigâr olur
    Bir güzel ülke koymuşken
    Hayallerinin orta yerine
    Zehirli oklar saplanır
    Düşlerinin can evine
    Sevdaları bergüzar olur
    ***
    Onlar ki
    Dolaşık yolların uslusu
    Sevdanın namuslusu
    Onlar ki mazlumun,
    Ezilmişin, sevdası
    Yarım kalmış sevdaların
    Çığlığı, sesiydiler
    ***
    Onlar ki
    Aç kalmışların nefsi
    Esaretin kırılan kafesi
    Düşenlerin son nefesiydiler
    ***
    Onlar
    Barışın
    Kardeşliğin
    Yarının
    Yaşanılası düşüydüler
    Onlar ki
    Dünyanın gidişi
    Baharın gelişi
    Umudun gülüşüydüler
    ***
    Yani bir tanem
    Onlar kavuşum
    Onlar devinim
    Onlar eytişim
    Onlar değişim
    Onlar
    Devrimin ateşiydiler
    ***
    Her biri İsa
    Her biri
    Bir Musa kadar usta
    Yarınlar güzel olsun diye
    Sevdalar özgür olsun diye
    Her biri bir havari olup
    Işık taşıyıp karanlıklara
    Yıldızladılar geceyi
    ***
    Peki
    Kırıp da kanadını
    Kim attı kapımıza bu ölü serçeyi
    Kim boynunu bükük koydu
    Kim soldurdu yüreklerde biten menekşeyi
    Kim kararttı yüzümüzde
    Papatya gibi açan neşeyi
    Hangi kahpe geçirdi
    Bileklerimize bu kelepçeyi
    ***
    Oysa
    Kesildikçe fışkıran köklerimizle
    Kırıldıkça çoğalan üretkenliğimizle
    Ay doğmuş gibi gülüşlerimizle
    Ne kadar da sevdalıyız hayata


    ***
    Şeytanın aklına gelmezken
    Ayetlerle çerçeveleyip
    Yalan ve ihanet tohumlarını
    Satır aralarına serptiler
    Okulda mabette ve sokakta
    Bir ders gibi okutuldu
    Yalan gıybet
    Yediveren gül değil
    Yetmiş veren kindir tohumlanan
    Burç verir nefret
    ***
    Oysa
    Dört güvercin yuvalanmıştı
    Dört gözüne kalbimizin
    Sevişirdik odamıza giren ışıkla

    ***
    Diyorlar ki eğil
    Yerlerde sürünür insanı kamil
    HANİ EĞİLMEK DE ADAMLIK DEĞİL
    Dinden
    İmandan çıkmamak elde değil
    ***
    Alkışlayıp soysuzluğu
    Mayınlandı yollarımız
    Sağ göz düşman edildi sol göze
    Onun için böyle şaşı ve
    Hasım bakar gözlerimiz
    ***
    Fesat fidanına
    Can suyu oldu akan kanımız
    Siğil gibi
    Ur gibi uç verdi sevgisizlik
    Onun için kan damlar kalemimiz
    Kin eker dillerimiz
    ***
    Hoyratlığın önünde
    Diz çöktürüldü
    Ar namus
    Ve sevgimiz
    Utancından yere girer
    Töremiz terbiyemiz
    Tarihimiz
    Ve milletimiz
    ***

    Pazara çıkarılıp
    Haraç mezat satıldı
    Harami ellere düştü sevgi ve aşk

    İpinden kemendinden kurtulup
    Özgürlüğünü ilan etti gecenin hırsızları

    Adı konulmamış korkulara teslim yüreğimiz
    Onun için böyle düşmandır
    Onun için böyle huysuzdur ellerimiz
    Dost sesine hasretken
    Neden ürperir yüreğimiz
    ****
    Diyorlar ki eğil
    Bu nasıl yazgı
    Bunası kader
    Dinden
    İmandan çıkmamak elde değil
    Zalime
    Zulüme
    Ölümüne direnmektir adamlık
    Eğilmek değil

    ****
    Ama tadı kaçsa da hayatın
    Gülleri solsa da sevdanın
    Bir şiir asılı kalmış gibi
    Gökkuşağının orta yerinde
    Yalanlar çerçevelense de
    Kutsal sözler içinde

    Bir umut uç verir
    Bir tohum çimlenir
    Toprağın can evinde
    Açacak elbet
    Açacak günün birinde

    ****
    Taa Orta Asyalardayken biz
    Adını güzelliğini duymuşuz
    Vurulmuşuz gönül koymuşuz
    Iraklardan gelip
    Yapışıp emmişiz memesinden kana kana

    ***

    Düşün ki
    Bu topraklarda sevmiş
    Mevlana Hacı Bektaşi Veli
    Ferhat ile Şirin Şeyh Bedrettin
    Bu toprağın sevdasına yanıp
    Hapislerinde yatmış Nazım
    Şu yaylagüzellerine sevdalanmış
    Türkü yakıp söylemiş Karacaoğlan
    Bu topraklarda gülmüş Hoca Nasreddin
    Bu toprağın oğlu Sinoplu Diyojen
    Bu toprağın kızı Nene Hatun
    Troya’lı Helen
    Bu topraklarda ölmüş Pir Sultan

    ***
    Sevdasıyla mührünü vurmuşuz Alparslan
    Mührünü vurmuş
    Çıngı saçan atlarının nalıyla
    Fatih, Yavuz, Kanuni bir nice sultan
    Ve Anadolu demişiz adına
    ****
    Daha dün
    Dumanı üstünde henüz
    Kuvvayi Milliye Çanakkale Sakarya
    Devrimleriyle şaha kaldırmış
    Gazi Mustafa Kemal Başkomutan
    Ve Deniz
    İbo Mahir Çayan
    İsimsiz nice kahraman
    Bu topraklarda yazılmış bir nice destan

    ***
    Hanıyla hamamıyla
    Göğe uzanan minareleriyle
    Mührünü vurmuş Koca Sinan

    ***
    Yerden göğe
    Gönülden gönüle
    köprüler kurmuş
    Bir nice aşık
    Bir nice ozan

    **
    Masalı ve ninnisiyle
    Eğin Türküsü
    Ney üfleyen nefesiyle
    Halay dönen
    Horon tepen
    Dadaşı efesiyle
    Mührünü vurmuş bir nice insan

    ***
    Oğlum kızım eşim yoldaşım
    Bir tanem güzel kardeşim
    Sevdalara kapama yüreğini
    Öldürme içindeki keşişi
    Tüm acılara inat
    Yitirme yaşamından gülüşü
    Yollara
    Dağlara düşür yüreğindeki dervişi

    **
    Usul usul anlat
    İnsan olmanın emek
    İnsan olmanın nefsini erteleyebilmek
    İnsan olmanın dünü bugünü yarını
    Gideni geleni gelmekte olanı
    Görmek olduğunu
    ***
    Usul usul anlat
    İnsan olmanın vermek
    İnsanın olmanın alıç gibi dökülmek
    İnsan olmanın
    Hesapsız kitapsız sevmek olduğunu

    ***
    Satılmışım
    Sırtlanların önüne atılmışım
    Utanırım ar ederim fukaralığıma
    Vurgun yemişim öz dölümden
    Yüreğimde koskoca bir yara
    ***
    Bakma öyle sessiz
    Bakma öyle susta kaldığıma
    Bakma öyle ele elemete karşı
    Kan kusup kızılcık şerbeti dediğime

    ***
    Bakma öyle kuytularda
    Bakma öyle geceleri
    Bakma öyle gizli gizli ağladığıma
    Yüreğimde bir kara sevda
    Yüreğim yanan bir çıra

    ***
    Susta değil pustayım
    Kara karanlıkta
    Kara sacın üzerinde
    Kara karıncayı görürken ben
    Söz geçiremem
    Cehalete
    Kör yalana

    ***
    İmrenirim ellere
    Su geçmez boğazımdan
    Tuz basma yüreğime
    Yüreğim paramparça
    Yüreğim kapkara

    ***
    Ellere gönül verme
    Gözlerim üstünde Ankara

    Mahmut NAZİK 2006 MERSİN

    Cevap Yaz
  • Emine Aksoy
    Emine Aksoy

    Vatanımız, Türk Milleti'nin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını sürdüren eserleri ile bugünkü yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez ve bütündür.

    NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

    HOCAM VATANIMIZ İÇİN HERŞEYE DEGER BU ŞİİR ÇOK GÜZEL..

    Cevap Yaz
  • Resul Üstün
    Resul Üstün

    İngilizler, Fransızlar, Avusturyalılar her yıl onlarca kişiyle Çanakkaleyi ziyaret ederler. Neden mi? Orada yatan ölülerini ziyaret etmek ve sahiplenmek için elbette. Ama kimse sormaz ki 'ey emperyaslist paylaşımcılar! Binlerce kilometre uzaklardaki topraklarda ne işiniz vardı da gelip öldünüz' diye. Şiiri okuyunca yüreğimden bu tümceler döküldü işte. Selam ve sevgilerimle.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Orbay Eken