O yerler…
Unutulmuyor, bir türlü “o yerler”
Ne yaparsak yapalım, mantık mahkûm oluyor duyguların isyanına ve o yerler hep çekiyor bizi; “gel, geçmişi gör…” der gibi…
Kendi ruh haliyle düşen bir yaprağı birleştiren, kendi yalnızlığıyla dümeni kilitlenmiş rotasız bir gemiyi eşleştiren bir anılar diyarı…
İstenmeden yaşanılan birliktelikler…
Yağmur taneleri misali hatıralar denizine akan gözyaşları…
Kaldırımlarda kimsesizliğin ayak izleri…
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan