Er meydanında bir at, budur at dedikleri
Aslan gibi saldırır, parçalar çelikleri
Şahlandı mı şan yazar alnında parlar şeref
Bir başına dağıtır binlerce birlikleri
Bir o yana atılır bir bu yana davranır
Yanardağ gibi tüter burnunun delikleri
Kabarmış yeleleri, kişner kükrercesine
Hançer hançer dizilmiş âhûca kirpikleri
Kalkan gibi göğsünden oklansa da aldırmaz
Yaraları andırır al al gelincikleri
Bırakmaz yiğidini sever canından öte
Ürküp de kaçmaz geri kül olsa kemikleri
Önünden kaçan olmaz şimşek gibi yetişir
Kovalarsa çâre yok tutar en çevikleri
Ovalarda rüzgârdır, yaylalarda uçan kuş
Sarp dağları aşarken şaşırtır geyikleri
Şâhinlerle yarışır ceylân misâli koşar
Altındır toynakları gümüştür incikleri
Şimşek şimşek nalları yanında, değersizdir
Gelinlik genç kızların altın bilezikleri
Tozlanmış yelesinin bir kılına denk olmaz
İpek saçlı kızların bezenmiş belikleri
Boynu hayran bırakır süzülen kuğuları
Sekişi kıskandırır kınalı keklikleri
Aç kalsa cenkten kalmaz, yemi otu düşünmez
İstemez çayırları, mis kokan kekikleri
Harbte yılmaz yorulmaz, ter döker ışıl ışıl
Bedeninden süzülür inci tânecikleri
Baskın verir tan vakti, gürler yıldırım gibi
Sesiyle yankılanır göğün derinlikleri
Yeri sarsar yürürken yürekleri titretir
Heybetini görenin buz keser ilikleri
Al, yağız, kır, boz atlar, saf bağlamış ardınca
Her biri sâhibinin sâdık biricikleri
Ak, kula, doru, ala, nûrlu uğurlu atlar
Hepsi bir başka yaman, parlar güzellikleri
Hakk’a adanmış nûr at, Son Elçi’nin emrinde
Allâh yolunda bir at, budur at dedikleri
Kayıt Tarihi : 2.5.2017 15:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!