AHMET KEMAL ASYA ŞİİRLERİ

AHMET KEMAL ASYA ŞİİRLERİ

Ahmet Kemal

Eğitim Üzerine yazılar

:
YABANCI DİL ÜZERİNE
3


Yabancı dil deyince batı dillerini anlayan anlayış artık tedavülden kalkmalıdır. Doğu dilleri de en az batı dilleri kadar gereklidir. Yeni eğilim doğu dilleridir ve başta Arapça olmak üzere Farsça ve uzak doğu dilleri batı dillerinden daha fazla gereklidir.
Türkiye’nin batıya olan bağımlılıktan kurtulması doğuya açılmasıyla mümkündür. Batı 150 yıldır bizi aldatmakta ve sömürmektedir. Bu sömürünün sürmemesi için gerekenlerin başında zorunlu dil derslerinin batı seçeneği yanında doğu seçeneğinin de olmasıdır. Batı bizim dostumuz değildir. Amerika bizim dostumuz değildir. Zaten ülkelerin dostları yok menfaat birlikleri vardır.
Müslümanlar kardeştir ve dil birliği içinde olduğumuz Türk devletleri yayılma alanımızdır. Araplar ve Hintliler tarih birliğinde olduğumuz aynı dine inanan kardeşlerimizdir. Osmanlı coğrafyası bizim tarihi hinterlandımızdır. Öncelikle onların dillerini öğrenmek, sonra Çin, Japon, Kore, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerle yakın ilişkiler ekonomik ve sosyal ve kültürel birliktelikler kurmak için onların dillerini öğrenmek zorundayız.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

BU ZULÜM DAHA NE KADAR SÜRECEK


Bir el sürekli dünyayı karıştırıyor. Dünya bu el yüzünden hiç rahat yüzü görmüyor, göremiyor. Dün neyse bu gün de öyle. Şöyle bir düşünün dünyanın hiç rahat bir günü oldu mu? Her zaman bir olayla çalkalanıp durdu dünya. Dün el kaide bu gün Işid belası sardı tüm dünyanın ufuklarını. Dün Esad zulmü bu gün Sisi zalimiyle kan ağladı durdu dünya.
3, 5 senede bir Filistin’e saldırarak yakıp yıkan İsrail barış zamanlarında da adım adım Filistin’i yok ediyor, masum insanların başına evlerini yıkıyor, dünyanın bu zulme sesi çıkmıyor, hatta bazı zalimler bu zulmü tasvip ediyor, zalimi mazlum gösteriyor, mazlumu zalim. Çin her fırsatta Doğu Türkistan’da zulmünü tekrar ediyor, zavallı Türkmenlere hayatı zindan ediyor.
Avrupa’nın hapishane kaçkınları gemilerle Amerika kıtasına çıkınca oradaki çiftliklerin sahibi olan Kızılderililere jenosit uygulamış, koca bir ırkı yok etme dercesine varmıştır. Yok, edemediklerini de dönüştürmüş, zulüm sisteminin bir parçası haline getirmiştir. Kızılderililerden boşalan toprakları ekip biçmek için kölelere ihtiyaç duymuş, bu köleleri bakir topraklar ola Afrika’dan hayvan gibi avlayarak gemilerle yük gibi taşımış, gayr-i insani şartlarda nakledilen zavallı zencilerin yolculukta çoğunu telef etmiş, cansız bedenlerini okyanusta vahşi balıklara yem yapmıştır.
Bakir Afrika daha önce de hem Fransızlar, hem İngilizler tarafından sömürülmüş, zavallı yerliler hiçbir zaman batılıların zulmünden kurtulamamıştır. Rusya ise ezel ebed tahakküm ettiği halkalar jenosit uygulamaktan geri durmamış, Stalin’in Sibirya’ya sürdüğü Kırım ve Ahıska Türklerinin acıları bir türlü sona erdirilememiştir. Komünist ihtilalin Romanya, Çekoslovakya ve Polonya’da yaptığı zulümler hep söylenegelmiştir.
Hindistan’ın Keşmir’de sürdürdüğü zulüm düzeni, Arakan Müslümanlarına Myanmar’da Budistlerin yaptığı katliam ve zulümler daha yakın zamana dek sürmekte, masum Müslümanların çığlıkları ve çaresizliğin ıstırabı böğrümüzü yakmaktadır.
Yakın zamanda Amerika’nın başlattığı zulümler en çok da Asya kıtasında ve Müslüman coğrafyasında olmaktadır. Önce Afganistan, sonra Irak ve Suriye ve Arap baharıyla karıştırılan ve iç isyanlarla boğuşmaya itilen Müslüman halklar…
Bunca zulüm ancak Cahiliye devrinde vardı ancak. Amma bu Cahiliye eskisini aratmıyor 21. Yüzyılın cehalet ve zulmü ayyuka çıkmıştır. Dünya bu zulüm ve cehalet içinde inim inim inlemekte, kan, gözyaşı ve masum ve mazlum halkların çığlığıyla zindana dönmüştür. Bu gün Polonya, Tunus, Yemen, Irak ve Suriye tam bir cehenneme dönmüştür. Bu Cehennemin baş zebanisi Amerika’dır. İçinde yananlarsa mazlum dünya milletleridir. Yeni Roma dediğimiz bu büyük zulüm devletleri dünyayı kana boyamaktadır. Mazlumların gözyaşları sel gibi akmakta, kan oluk oluk akmaktadır. Masum ve mazlum halkların çığlıkları arşa çıkmaktadır.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

Sana Yalnız Sana

seni gözlüyorum Sevgilim
doğacak günlerimin neşvesi olarak
güneşin kızıllığı yüzüme yansıyarak

seni arıyorum Sevgilim seni arıyorum
ayın parıltısından işaret alarak
iyi günler diliyorum güzel günler diliyorum

..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

BÜYÜK İHANET


Dün akşam TV’ler bir haber geçti. Biz abimin bahçesinde Yatsı namazı için cemaat yapma hazırlığındaydık. Boğaz köprüsü asker ve bazı polislerce tutulmuş, Avrupa’dan Asya’ya geçişi engellemeye başlamış ve bunu da başarmıştı.
İkinci haber Ankara semalarında F 16’ların uçuş yaptığını, Genelkurmay başkanlığının etrafında ambulansların yer aldığını bildiriyordu.
Biz önce bir terör saldırısı ihbarı olduğunu düşündük ilk haberin etkisiyle. Yorumlar yaptık. Demek ki bomba ihbarı Avrupa yakasından Asya yakasına yönelik olacaktı ve bu önlem bu nedene dayalıydı.
Ama 2. Haber bize gerçeği gösterdi. Bir darbe başlangıcında olduğumuzu hemen fark edivermiştik. Yatsı namazına başlamıştık ama kulağımız TV haberlerine kesilmişti. Farzı bitirir bitirmez yorumlara başladık. Bu Fetö örgütünün kalkışmasıydı. Ve Genelkurmay’ın içinde bir kargaşa vardı. Ambulanslar bunun işaretiydi.
Hemen cep telefonlarına sarıldık sosyal medyaya baktık. Face yavaştı, Watsap’tan ilk bildiriler gelmeye başladı. Tahminlerimiz doğruydu. Abimin kızı korkmuştu. Başbakan açıklama yaptı. Ordunun genel hiyerarşisinden kaynaklanmadığını lokal bir kalkışma olduğunu söyledi. ‘boyun eğmeyeceğiz’ dedi. ‘bertaraf edileceklerdir’ dedi. Halkın silahlarını halka çevirmek olacak iş değil’ dedi. ‘En kısa zamanda bertaraf edilecekler’ dedi.
Bu arada gelişmeler devam ediyordu. İstanbul Ak parti merkezinin ele geçirilmek istendiğini, Ak parti yetkililerinin burayı teslim etmeyip direndiğini haber aldık. Durum vahimdi.
Uçaklar bomba atıyor, Ankara sokaklarında tanklar geziyordu. Daha sonra yurt genelinde durumun aynı olduğunu, her vilayette tankların caddelerde olduğunu öğreniyorduk. Atatürk hava limanı işgal edilmiş, uçakların kalkmasına izin vermiyorlardı.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

İSTANBULİSTAN 3

Gümüş tenli kızlar yeri ürkütmeden gelir
Sen minberden gülüşürsün
Ben mihraptan kâh kâh kâh
Bölüştün bir ekmeği kaç yoksula

Sarhoştum
Oturup beni kırk parçaya böldü
Kaynattı eritti ve pişirdiler
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

IŞİD ABD VE ŞER ÜÇGENİ

Işid ABD ve AB’nin bir maşası. Bu maşa oldukça ABD, AB ve ÇİN şer üçgeni daha çok çorap örecektir İslam dünyasının ve özellikle Türkiye’nin başına. Bir bu şer üçgenini bir yazımızda yeni Roma diye tarif etmiş, ABD’yi Batı Romanın Batısı AB’yi doğusu, Rusya’yı doğu Roma’nın batısı ve Çin’i de doğusu olarak vasf etmiştik. Doğrusu da buydu. Evet, yine aynı görüşteyim.
Yalnız şimdi şer üçgenini bu ikilem dışında aramak gerektiğini düşünmekte, şerrin üçüncü odağının da Pers imparatorluğunun yeni uzantısı İran’da aramak gerektiğinde ısrarcıyım. Hint imparatorluğu ve Japonya bunun neresindedir, şimdilik bir şey diyemeyeceğim. Amma bildiğim bir şey varsa Afganistan ve Pakistan’ı istediği gibi elinde tutan ve yeraltı, yerüstü kaynaklarında sömüren bu yeni Batı Roma’nın El-Kaide gibi bir paravan örgüte ihtiyaç duyması, aklımıza bu Işid’ in de Ortadoğu’da sömürünün sürmesi için gerekli bir paravan örgüt olduğu duygusunu uyandırmıyor değil.
Yıllardır Türkiye’yi PKK ile elinde tutan, güçsüzleştiren, aşırı silahlanmaya sevk ederek sömüren, beri yandan borç batağına batıran Yeni Roma onun görevini son zamanda yeterince yerine getiremediğini düşünerek daha yakın ve büyük tehlike olarak dünya gündemine koyduğu bu örgütle Ortadoğu’daki sömürüsünü güçlendirmeye çalışmakta, borç batağından çıkan ve kendi silah sanayisini kurarak batı silah sanayisinin ekmeğini elinden alma ihtimalini gündeme getiren Türkiye’yi yeniden dize getirme, boyun eğdirme ve çok yönlü bir sömürü çarkının ortasına yerleştirme hamlesine koyulmuştur.
Ayrıca Müslümanı Müslümana kırdırma palan ve projesini işleten yeni Roma, önce Şii, Sünni ayrımını kışkırtmış, sonra bu ayrımlaştırmaya İslam ülkelerini bölüp parçalama yoluna gitmiş, daha sonra da paravan radikal örgütlerle bu projeyi korkunç boyutlarda tehlikeli olarak yürürlüğe koymaya inat etmiştir. Batı Roma tam bir mütecanis yapıya kavuşturulmuş, İslam dünyası ise gayri mütecanis bir yapıya zorlanarak paramparça edilmiştir.
Önce İran Irak’ı az savaştırılmış, on yıl Müslüman kanı dökülmüş, sonra Saddam Kürtlere saldırarak
Onlarla bitmeyecek bir husumete zorlanmış, daha sonra Kuveyt’e saldırtılarak ABD’nin hem Kuveyt’i, hem Arabistan’ı, hem de Irak’ı işgal ederek derin bir sömürü mekanizması kumuş, o da yetmemiş, Saddam’ı devirerek Irak’ta bir Şii zulmü başlatmış, başlatılan suni Arap baharıyla İslam dünyası tam bir kaosa mahkum edilmiştir.
Libya’da Kaddafi devrilmiş, yerine bir düzen tesisi edilememiş, ama koalisyon güçleri havadan yaptıkları harekât karşılığında Libya petrollerinin altın damarına el koymuşlardır. Mısır’da gelen kısa bahar e bir el çabukluğuyla kukla iktidara devredilmiş, Katil Sisi ülkeyi demir yumrukla yönetmeye, özgürlük hareketlerini doğmadan ölmeye mahkûm etmiştir.
Suriye ‘de başlatılan Arap baharı uzun bir karakışa teslim edilmiş, orada bir cadı kazanı kurularak Türkiye’nin başına belalar açılmaya başlanmıştır. Gezi hareketleri ve daha öncesinde muhtıralarla yenilemeyen iktidar, 17 Aralık ve 27 Nisan darbeleriyle alaşağı edilmeye çalışılmıştır. Burada da başarılamayan kirli oyun yeni algı operasyonlarıyla zora sokulmaya çalışılmakta, bu hain tezgâhlarla hizaya sokulmaya çalışılmaktadır.
..

Devamını Oku